.
Bir konu düşünün. İlgi çekmek için, dikkat çeken bir başlık atar gazeteci.
Yetmedi, bir de ‘cuk’ oturan görsel ekledi mi, varılmaz konunun tadına.
Maksat, farkındalık yaratıp vurgulamak ise konuyu, akıl devreye girer. Aklın devreye girdiği noktada da, yorumlayacak zihinlere ilham sunan o çalışma tamamlanmış olur..
Çanakkale basını zaman zaman değil, aslında her zaman aklı devreye soksa, çözümsüz tek bir konu kalmayacak diye düşünüyorum.
Aklı devreye sokmak elbette ki zaman meselesi. Bir tek konuya odaklansa zihinlerimiz, neler çıkacak ortaya da, bizim günlük halimiz aklı yormaya genelde deymez işlerle uğraşmakla geçiyor.
Diyelim mi her konuya akıl yorduk, o zamanda aklımız başımızdan gidiyor. Fazla mı odaklanıyoruz ne…!
Sonuçta bizlerde birer insanız. Bizim de ailemiz, sorumluluklarımız var.
Zaman geliyor elektrik faturası, telefon, suyu düşünüyoruz..
Zaman geliyor, günlerce dile getirdiğimiz sorunlu meselelerin çözümsüzlüğündeki, birilerinin bariz şekildeki inatlaşmaları karşısında; “Yeterse yeter bee..!” diye isyan ediyoruz.
Hangi sorunu saysam ki, bir türlü çözümlenemeyen.. Ya da, hangi çıkıştan bahsetsem ki, buram buram bilim kokan..
Hani denir ya; “Bir kulaktan giriyor, diğerinden jet hızıyla çıkıyor..”
Bazen böyle meseleleri gündeme taşırız, diyenin ağzından.
Bazen denilenleri düşünür iken, “nasıl kaleme alsam” diye, bir güzel cozutur zihnimiz. Ürkütür bazen sözler, vurgulu ifadeler. Kara kara düşünürüz, yarını akla getirip.
Akıl oyun oynar bazen.. Fazla düşününce, karışır akıl.. Karışıklık iyidir bazı zaman, bazen de çok kütü.. Karamsarlık çöker, aklı çalıştırınca içimize.
Bir mesele için, konuyu anlatmaya akıl yorar gazeteci. Hele şimdilerde, foto montajı da öğrendik bizler. Montajlı görsellerle, daha bir vurgulanıyor bazı sözler.
Misal, çoğu Çanakkalelinin; “Özbartun kardeşler” diye bildiği, aslında kuzen olan iki gazeteci Gökhan ve Volkan, geçtiğimiz günlerde bir haber konusu için bence de harika bir çalışmayla anlatmaya çalıştılar denilenleri.
Dünyanın en büyüğü olacak 1915 Çanakkale Köprüsü için, “iki fay üzerinde inşa ediliyor” çıkışına imza atan ÇOMÜ’ den emekli Prof. Dr. Doğan Perinçek’ in açıklamalarını taşırlar iken, sanal alemdeki sayfalarına, hayli dikkatimi çeken bir görsel kullandılar.
Ne yalan söyleyeyim; “Vay anasını bee” dedim, sosyal medyadan paylaşılan o çalışmayı görünce.
Çalıştırınca aklı, neler yapıyor gazeteciler. Saksı önemli şey. Çalıştırmak gerek. Hele hele, sürekli çalıştırılıyor ise saksı, vay ki vay..
Akıl oyunları, Ege’nin meşhur Çakal Çökerten Zeybeği gibi, oturtuverir zaman gelir insanı, olduğu yere.. Ya da Çökertir mi demeliydim..?
Neyse, ha oturtur ha çökertir. Sonuçta iki eylem de aynı kapıya çıkıyor..
Bu aralar aklı fazla çalıştırıp bazı meselelerin üzerine gitmek var da, “gitsek ne olacak, gitmesek ne olacak.” Dekten de yorulduk, en az akıl yorup düşünmek kadar.
“Adam sende” diyen o kadar çok ki alemde.. Ne yapalım biz haliyle..!
Oysa ki, kadın nüfusundan haylice fazla olmaktan bu adam sendecilik. (Tabii ki bana göre…)
Bir istatistik çalışmanın sonucunda kaleme alınmış bir tv haberini izledim ben geçenlerde. Haberin konusu, Türkiye’deki erkek nüfusunun, kadınlardan fazla olduğu şeklindeydi. Şaşa kaldım. Çanakkale’ de durum öyle mi ki..? Çoğu zaman, sokakta kadınlara daha çok rastlıyorum. Kafeler başta, özellikle de pazarlarda. Cuma, Salı ve Pazar pazarı..
Gün içinde, kafa yorduğum, aklı çalıştırmaya çalıştırdığım, öyle meseleye kafa yoruyorum ki, sırf bu nedenle emekliliğim artık bir gelse diye dua ediyorum..
Öyle çok ki meseleler, çözüm beklemekten adeta yorulmuşlar. Sessizler adeta Çanakkale’de meseleler.
Yorgunluk halimin başlıca nedeni çözümsüz kalan meseleler olunca, meselenin mesele haline ayrı bir tav oluyorum içten içte..
Sanırım diyorum, bu meseleler torpilliler. O nedenle sürekli mesele halde kalıyorlar..
Torpilli olmasalar, mesele olurlar mı hiç..? Öyle değil mi..?
Rabbin herkesin başnıa torpilsiz bir mesele musallat etsin ki, bir an evvel çözüme kavuşun gözlenen mesele. Nasıl dua amma..?
“ Amiiin..” demeyeniniz çıkar ise şayet bu duaya, torpilli meseleler musallat olur başınıza. Demedi demeyin..!
Meseleleri mesele etmekten ben ve meslektaşlarım bir güzel yorulduk, torpilli meseleler ise mesele olmakta direnmekte halen yorulmadı.
Fazla da mesele etmeyeceğim artık ben meseleleri. İyisi mi kalalım sağlıcakla her biriniz. Haydin hoşça kalın..