.
ASLINDA DİYEMEYENLERİ, NE DE ÇOK AKLIYORUZ ULU ORTA.
Başkent’ten çok ses veren oldu dün. MHP Genel başkanı sayın Bahçeli’nin dedikleri için, iki ara bir dere, abuk sabuk değerlendirmeler oldu gözlediğim.. Diyemeyenlere tek sözü olmayanlar vardı gözlemlediğim..
Bahçeli: "Görev düşsün, ihtiyaç olsun, bayrağımı alır, silahımı kuşanır, besmelemi çeker koşa koşa cepheye gider, mevziye girerim" diyordu. Net bir ifadeyle.. Ya diyemeyenler..?
Olacak elbet, denilemeyecek içten hiç gelmeyenler. Zorlasak ne..!
Yorum yapmaya doyulmaz, öyle değerlendirmeler oluyor ki bazen, hayli yüksek sesle dile gelen Memleket meselelerine ilişkin.. İnşan şaşa kalıyor. insan kala kalıyor, nutku tutuluyor, aklına türlü senaryo düşüyor.. Bu akıl almaz yorumları edenlerin, uyruğu acaba nedir diye de soru takılıyor zihnine..
Örnek vereyim desem, saymakla bitmeyecek. İsim vereyim desem, kime ne faydası olacak..?
Kökten bitmiş ise içinde vatan aşkı, ya da zaten hiç olmamış ise, konuşsak ne, konuşmasak ne..? Sorgulasak ne, sorgulamasak ne..?
Hayli net ve açık iken ifadeler, halen birileri işin makarasında nasıl olabiliyor, hayret etmemek hakikaten elde değil..
İçinden geçtiğimiz bu sürecin sonucuna dair, öylesine beklentilere kapılmış ki birileri, ön görüleri tam bir felaket.. Hani şöyle diyesi geliyor insanın: “Alayım sana bir kilo kına..”
Duyanın sinir katsayısını arttıran, sözüm ona çok bilmişlerin o değerlendirmelerinin hayli yanlış olduğunu bir değil, bin kez kanıtlasak bile hep nafile.. Çünkü onlar bildiğini okuyor.
Sinir katsayımı, 10’ dan geriye doğru, ardı ardına üç kez sayıp, düşürmeyi başardım..
Şildi döneyim MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ nin sözlerine.
Başkent gündeminin öne çıkan başlıklarını, abonesi olduğumuz İHA’ nın bülteninden okudum.
"Hatay’ı tartışmaya açmak, Hatay üzerinde kuşkular uyandırmak cinayettir, hıyanettir, rezalettir" diyerek sesini yükselten Bahçeli’nin sonrası dediklerini, haliyle soluksuz okudum.
"Evimizin önü yanarken omuz silkersek milli onurumuzdan ve milli ömrümüzden mahrum kalırız" diyordu MHP lideri..
Anlayana türünden bu ifadeleri, Partisinin Grup toplantısında kullanıyordu Devlet Bahçeli.
Dahası da vardı sözlerinin. Başta bahsettiğim en çarpıcı çıkışı, tam da şöyle idi;
"Görev düşsün, ihtiyaç olsun, bayrağımı alır, silahımı kuşanır, besmelemi çeker koşa koşa cepheye gider, mevziye girerim"
İfade net, eylem açık. Ele alınacak silah ve girilecek mevzii. Peki ya, bu fikirde olmayan, olamayanlar..!
Onları şuan sorgulamaya kalkışsam, kim bilir kimlerden ne küfürler yiyeceğim. Gerçi çok ta tın..
Erkeğinden kadınına, gencinden yaşlısına Türk milletinin her mensubunun metin, mert, merhametli, sabırlı, imanlı olduğunu ve yüreğinin vatan sevgisiyle yoğrulduğunu vurguluyordu Bahçeli.
Ekliyordu sonra. Şöyle geliyordu sözleri; "Erkeğinden kadınına, gencinden yaşlısına aziz milletimizin her mensubu; metindir, merttir, merhametlidir, sabırlıdır, imanlıdır, yüreği vatan sevgisiyle yoğrulmuştur.
Doğudan batıya, kuzeyden güneye büyük bir aile şuuruyla kenetlenip, birbirimize dayanarak, birbirimizden güç alarak, milli birliğimizi perçinleyerek bu zor dönemi atlatacağız.
Eğilmez başımızla, yenilmez irademizle biz büyük Türk milletiyiz.
Hiçbir habis ve hain emel Türk milletini pes ettiremez, taviz verdiremez.
Hiçbir zalim, hiçbir zorba Türkiye’ye kanlı dişlerini geçiremez. “
Ankara’dan, Şehit Mehmetlerin son sözlerinden örnekler veriyor, insanın içini ürperten o sözleri tekrarlıyordu Bahçeli.
Misal Çorlulu Şehit Uzman Onbaşı Birhan Er’ in, 9 Ekim 2013’de sosyal medya hesabından yapıtğı bir paylaşım örneği ile; “Şehidimiz bir mesajında aynen şunları söylemişti: 'Biz yedi yaşında yağmurun altında, soğuktan titreyerek ‘Varlığım Türk varlığına armağan olsun’ derken şaka yapmıyorduk'
Tekirdağ’ın Saray ilçesinde toprakla buluşan şehidimiz Piyade Uzman Onbaşı Nihat Kara, 'ne işimiz var Suriye’de' diyen köksüzlere tokat gibi cevap vermiş ve şöyle seslenmişti:
'Sizden ricam sakın Suriye’de ne işimiz var diyenlerden olmayın, gittim gördüm tam da olmamız gereken yerdeyiz.
Yedi düvel bir olmuş, rejimi, Rusya’sı. Dua edin yeter, selametle' Bu çerçevede gönül tellerimizi titreten daha pek çok misal verebiliriz.
Sorarım sizlere; bu kadar asil ve soylu kahraman evlatları sinesinden çıkaran Türk milletine güç yeter mi, zor söker mi, kurşun işler mi, kahramanlar nöbetteyken ezan susar mı, bayrak iner mi, hele bir söyleyin kurumuş ve kudurmuş Esad hayranları, bu kutlu vatan bölünebilir mi?
Hayır, asla; ne ezan susar, ne bayrak iner, ne de vatan bölünür." diyordu MHP lideri.
Sahi, bunun aksini düşünenlere, ne desek anlarlar acaba.
Bu konuda var mı bir fikri olan..?
Vallahi katılıyorum meraktan.
MHP lideri, “Jeopolitik ve jeostratejik denklemin içinde bağımsız güç olarak var olmak zorundayız.” diyor, hayli çarpıcı şu ifadeyle noktalıyordu sözlerini;
“ Tarih bize diyor ki, mücavir topraklarda, komşu ülkelerde önü alınamamış krizler, iç kargaşa ve çatışmalar bir virüs gibi yayılıp eninde sonunda ülkemize bulaşacaktır."
Haydin bu günlük bu kadar. Hoşça kalın. Rabbim Ordumuzu her daim Muzaffer Eylesin.. Amiiin..