.

Yok yok, tatil gelmesin aklınıza. Öyle, bayram günleri ile öncesi ve sonrası birleştirilip, 9 gün tatil yok.. Bildik lay-lay-lom , yok yani..
”Gündem öyle imiş, böyle imiş bana ne ki? kafasındakiler gibi düşüneceğim bu gün. O nedenle bana lay-lay-lom..
‘Düşünce’ diye başlamış iken; ‘düşün’ce..’ diyeceğimi de düşünmeyin. Düşmüş birinden söz etmeyeceğim. Üstelik kendi düşen ağlamaz demiş atalar.O halde bana ne ki..!
Düşünce durumu herkeste var. Az da olsa var, çok da olsa var. Düşünce mi önemli, düşüncenin ne vakit gerçekleştiği mi? Düşünmek için vakit gerek ayrıca öyle değil mi?
Hele bir de nakitte var ise, ne keyifli olur düşünmek bu sayede de düşündürmek.
Vakit var, kafam da yerinde olunca, ben de pek düşünürüm; ‘bu da ne demek?’ diye, misal…
Aradan bir harf kalkar ya da eklenir ise, düşünce hali de bir hayli olur tuhaf..! hadi gel de birde bunu düşün..
Mesela; ‘düş’ kimine göre hayaldir.. Kimine göre rüya.. Anlamı, kelime içinde geçtiği ana göre değişir.
Düşünce, bir harf değişince ne de emir yüklü oluyor baksanıza… Misal ‘c’ yerine, ‘m’ 
Al sana emir şekliyle, sakın ha ‘düşünme..’
Nereden mi taktım ben bu gün ‘düşünce’ meselesine, ya da, ‘düşünme’ me durumuna..
Bir ben miyim diyorum zaman geliyor, böylesi konulara kafa patlatan, vakit ayıran, dahası çay kolik hali alan. Çay tek başına da gitmez, yak bir cigara..  Haliyle de, yaşamdan bir gün eksiltme hali.. Bir de bunu düşünüyorum zaman zaman.
Birilerinin umurunda mı dünya..? Tuzları kuru, keyifleri her daim yerinde.. Bir de onların yerine düşünce hali vasıl oluyor ki, işte en acısı da bu.. Sanki üzerimize vazife..!
Hal bu ki, en mantıklısı lay-lay-lom hali..
Yani; ne etliye ne tuzluya.. Keyifler hep gıcır, ne de olsa birilerinde. Bize gelince de hep aynı dert. 

Önce elbette ki DEVLET..!
EN ÖZEL TARİHE, KALDI BİR HAFTA…
Deniz Zaferimizin yıl dönümünü, şan ile şeref ile kutlayacağız malum.. Törenler olacak hem Çanakkale’de, hem de Şehitler diyarı yarımadamızda.. Bir hafta kaldı, en gururlandığımız tarihe, 18 MART’ a..
 O kutsal Ruh’tan söz edeceğiz, onurla… Çanakkale’ yi Geçilmez kılan Ruh’ dan, ÇANAKKALE RUHU’NDAN..
Binlerce vatandaşımız törenlerin coşkusuna ortak olacak, hem bu yaka da, hem karşı kıyılarda..
Güneş, biliyorum ki yine ayrı bir hüzünle doğacak Çanakkale’nin üzerine.. Belki de Rahmet dökecek bulutlar,  kefensiz  yüz binlerce Şehidi bağrına almış Çanakkale üzerine..
Sağanak ile ıslanan toprağı, her daim Şüheda kokan Çanakkale’ de, top tüfek sesleri duyulmayacak, barut kokusu belki hissedilmeyecek lakin, ecdadı ziyarete gelenlerin bedenlerini, inanıyorum ki hiç  çıkmamak üzere saracak yine kutsal Çanakkale Ruhu..( inşallah..)
İçimi kaplayan, tarif edemeyeceğim heyecanın adı olmuştur 18 Mart.
Gazetecilik bu gün de ayrı bir zordur da, dayanırız yorulmayız. 
Misafir çoktur bu tarihte, Devlet erkanı da..  Korumalar, alınan önlemler vesaire. Ya da, caba sı mı desem, oluşan yorgunluğa eklenip, tuz biber oluveren..
Ne masajlar verilir dünyaya, geçmişten örnekle, yazılan eşsiz destanla dile gelen..
Her santimetre karesi,  Şehit Mehmetlerin kanı ile sulanmış toprağında,  kefensiz yatan Aslanların da bence gururlandığı gündür 18 Mart. 
Edilen dualar, okunan Fatihalar armağandır Şehidimin ruhuna,  bu sayede ayrı bir anlamlıdır Çanakkale Semaları.
O günde, Mehter ayrı bir vurur, Marşlar ayrı bir heyecanlandırır . Anlatamazsın içinde kopan fırtınayı.
7 Düvel’e “dur, geçemezsin” denilen boğazı, ayrı bir akar sanki Çanakkale’nin her 18 Mart’ ta..Tuzludur suyu içilmez,  derindir dibi görülmez.  Lakin verdiği mesaj nettir ve de tek;

“ÇANAKKALE, ÖYLE KAFANA GÖRE GEÇİLMEZ..”
Şanlıdır Ruhu, Çanakkale’dir çünkü özü.. Vatan’ dır, Bayrak’ tır.. Ezan’ dır ve de Şahadet..
Ruhu, önce anlayana, sonra da taşıyana özeldir ve de kesinlikle güzel..
Bir kere tat, vazgeçemezsin.. Bir kere hisset,  terk edemezsin.. Vücudunu kaplar, zırhlanırsın..
Bu sayede tek savunduğun olur DEVLET, çünkü sen  ÇANAKKALE RUHU’SUN..!