.
SOSYAL MEDYA YALANLARI, KORONA’DAN DA TEHLİKELİ. Bunu bir ben değil, aklı selim herkes söylüyor.
Böyle diyorum çünkü, her yazılıp çizilene inanmada rekora koşar olduk milletçe.. Örnek vereyim mi diyeceğim, diyeceksiniz ki, hangisini..?
Yahu, yok dedikçe, yemin verip;”Varmış öyle duydum..” demek, nedir Allah aşkına..!
Sahte evrak düzenleyip, sosyalden yayan zihniyet, Halkı Paniğe körüklüyor, yetmedi inanılması güç senaryoları yazan bu zihniyetin yaydığı gündem oluyor.
WhatsApp’ dan birbiri ardına yayılan yalanlar öyle büyüdü ki, insanın doğruyu bilse de bu uçuk yalanlara inanası geliyor. Şizofrene bağlamaya neredeyse çeyrek kaldı.
Bakanlıkların, Resmi Yazışma Dili içerikli görselleri sosyal medyadan yayıp, zerre doğrulu bulunmayan konuları işiten bir arıyor; “Duydun mu?” diye de soruyor.
Hele bi; “Duymadım, görmedim” demeye görelim, başlıyor okkalı fırça;“Sen nasıl gazetecisin..?” sorusu eşliğinde..
Kimse, alınması gereken kişisel tedbirleri ezberleyip, konuya komşuya, çoluğa çocuğa aktarmıyor, varsa yoksa dillenen sosyal medya yalanları.
Koronavirüs’ e dair; “Hastanede tedavi edilen şu kişi ölmüş, bu kişi meftaa” şeklinde hızla yayılan dedikodu, aklıma üç beş yıl öncesini getirdi. Bir ara, “Cuma pazarında canlı bomba yakalanmış..” asılsız bilgi ne de çok yayılmıştı, siz de hatırladınız mı o günleri?
Komple teorisi yazmada, üzerimize rakip çıkacak bir başka Millet asla olamaz yeryüzünde. Böyle iken durum ve de bunu biliyoruz iken, inadına nasıl inanıyoruz asılsız bunca bilgiye, hakikaten kafayı tır lat ma mak elde değil.
Alınan önlemler, hiç de uygulanamayacak türden değil. Basit ve de kolay.
14 önemli kural içinde en önemlisi elleri sık sık yıkamak. Güreşe tutuşur pehlivan gibi, sarmaş dolaş olmamak da en can alıcı, lakin bir o kadar da hayata bağlayan önlem. Tokalaşma, sarılma, öpüşme yanak yanağa. Selamlaş öyle uzaktan. İki değil, üç metre öte de dur. Ölür müsün..?
Hele hele, aksırıyor, tıksırıyor, burnun akıyor ise bildiğin nezle, olmadı gripsin.. O vakit ne yapıyordun; “Aman agacım, yaklaşma hastayım. Sana da satmayayım..!” diye konuşuyordun. Yine öyle yap..
Bu, zaten yaptığındı, aldığın tedbirdi. Değişen bir şey yok, yine yap.
Asılsız olduğunu bildiğin bilgiyi paylaşma bir de.. Paylaşma ki, sonunda sen de inanmayasın dediklerine..
Kalabalık ortamlara girme, çatlar mısın? Okul tatil diye, çoluk çocuk sinemaya da gitme misal..!
Tatilin nedeni, olası virüs çevrende gözükmüş ise, okula da girmiş ise, çocuklar yoluyla evlere, oradan da her yere yayılmasın mantığı ile geldi.
Üniversitelerde de aynı durum.. Aynı karar tatil.. Peki ya biz ne yaptık..?
Üniversite öğrencisi çocuğumuzun, okuduğu ilden ayrılmasına göz yumduk..
Yetmedi, Yangından mal kaçırırcasına, gençler toplu taşıma araçları yani otobüsler ile evlerinin yolunu tuttu. 45 genç aynı otobüste, biri hapşırıyorsa, muhtemelen varış noktasına ulaştıklarında diğerleri de kapacak şifayı. Hepsi sonunda hapşıracak..
Daha ne çılgın işlere imza attık ayrıca.. Şimdilerde, Umre’den dönenler karantina altında. Peki ya, öncesinde gelenler..?
Onlar daha bir şaka..! Duyduk ki umre’den gelen mevlit okunacakmış, hat ta belki de biz de katıldık. Kutladık, Allah kabul etsin diye de daha bir sıkı sıkı sarıldık.. Öptük elini, avucunu.
Örnek verecek daha çok konu var. Hangi birini anlatayım ki..? Ekmek bitmiş evde. Eşiniz arıyor, iki ekmek al gelir iken diye..
Alış veriş edeceğiniz market muhtemelen evinizin yakınında. Mini ya da süper market.. Her zaman ki gibi, ekmek dolabını açtık, bir de ekmeği yokladık. Taze mi, bayat mı diye..! Haydi geçmiş olsun.. Belli ki bizden önceki müşteri de aynı tavrı sergiledi.
Ev gezmesinde dahi, tutulan kolonyayı reddeden bizler bu aralar pek mi taktık kolonyaya. Hele hele 80 derece limonlu olanına.. Sanki, bir kullanımda bitti gitti her şey . Mikrop sevmez ya kolonyayı..!
Önlemler daha çok aslında, 14 dedik, bir ikisinden söz ettik. Hepsinden söz eden TV’ ler evimizin baş köşesinde iken, ben anlatsam ne olacak, anlatmasan ne.?
Kimide diyor ki; “Ecel gelmiş ise, baş ağrısı bahane..” Senin başın zırt pır ağrıyor ise, ecel ne yapsın be dostum..! Hazır kabul gören bahane var iken, geliverir çat kapı..
Önlemler, daha doğrusu önlem diye alınan kararlar da yok değil. Misal; son bomba, köy hayırları iptalmiş.. Köylü hep bir arada, tıpkı biz şehirliler gibi. İnsanlar köy hayırlarında da aynı şekilde. Sarmaş dolaş, yanak yanağa. Tek fark, kazan kazan pilavlar, kazan kazan keşkekler. Yoğurt ve bi de tulumba tatlısı. Okunan dualar. Haa unutmadan kolonya yerine, gül suyu.. Peki ya, bitti mi bu mu yani..?
Örf adet, anele kalmıştı bir tek sonlanmayan, onu da korona halletti.
Korona’ ya, Kolonya.. Sür gitsin, limon bulamadın, tütün..
Demeden edemeyeceğim bir diğer sözüm. Utanmadan, iki ye üçe katlamışlar fiyatları. 2004 kışı düştü aklıma. Hani o kar tufan. 25 kuruşluk mumlar, olmuştu 10 lira.. Sarraftan küçük altın mı alıyorduk sanki.. Aldığımız bir mumdu, o nu dahi abratmıştı birileri.. Yine yoklar mı bence hep varlardı, fırsatını koruyorlardı. Buyurun işte size fırsat, insafsız Koronacılar..
Kısacası, tedbir çok. Peki ya denetim..? Yaşadığımız, tanık olduğumuz katmerli fiyat durumundan şikayetçi olup, gereğinin yapılmasını sağladık mı bizler..?
Her evin baş köşesindeki TV’lerden, onca duyuru yapılır iken fırsatçılara dair, hangimiz gereği yapılsın dedik..?
Önlemlere eyvallah.. Tedbirleri de alalım.Lakin, fırsatçılara da aman vermeyelim.. 14 kuraldan birine muhalif edene, kesiverelim selamı sabahı. Nasıl fikir ama..?
Kolonyasız günlerdeyiz malum. Fiyatlar ortada. Benim dileğim: Koronasız günler hepimize..!