.

Ben bilmem, elbette ki uzmanı bilir. Kim diye sormayın,. Onlar kendini muhakkak ki bilir..!
Böyle dediğimiz ve eklediğimiz ne konular var hayatta.   Birinden bahsetsem, öbürleri darılır. Kıyamam valla.. İyisi mi abartmayayım, hatta susayım…
Aklın yolu bir diye tepki verdiğimiz durumlar, öyle çok yaşandı ki günlerdir, misal kapatılan kıraathaneler, çay ocakları, çay bahçeleri ve dahası..
Gerçi çay bahçelerinde oturmanın vakti değil di son günler. Soğuktu Mart, dedirttiği türdendi. Kapıdan baktırdı, neredeyse kazma kürek yaktıracaktı. Latife bir yana, ne soğuktu öyle yahu. Sanki kış yeniden geri geldi.
Soğuk havada, mikrop yaşar biliriz. Yada günlerce canlı kalır. Direnir canlı kalmak için. Biran evvel güneş yakmaya başlasa da, biz de hep beraber kurtulsak mikrobik durumlardan.
Günümüzün konusu, elbette ki lanet olası Korona.. Herkesin dilinde o ya da bu şekilde. Şakalaşmalarımız dahi, bu isimle oluyor ya neyse..
Mevzuu korona olunca, işitmedik söz, duymadık tedbir kalmadı günlerdir. Hepsi de on numara tedbir bana göre. Kurşundan, düşmandan  korkmaz bu millet, Koronadan mı korkacak, benimki de söz işte..
Bir uyarı gördü sosyalden. Bahsedeyim istedim hazır konuyu da açmış iken.
Başlık şu; “YETKİLİLERE UYARI…” Milliyetçi hareket Partisi (MHP)’ nin eski İl Başkanı Hakan Pınar’dan geliyordu bu önemsediğim ifadeler.
Bahsettiği  sektörden emekli olduğu için rahmetli babacığım, ayrı bir dikkatimi çekti bu denilenler.. Ülkeye, o binlerce mil uzaktan gelenleri ilk karşılayanlardandı babacığım. Rahmeti Agah kaptan..
O yıllarda, mesai arkadaşıydı bir koca Bozkurt, Komando…  Yani namı değer Komando Mustafa…
Bozkurt olunca şimdi ses veren, bir de bahsettiği iş baba mesleği olunca, aklıma düştü eskide kalan, hiç eskimeyen hiç unutulmayan o yıllar.
Uzatmayayım. Bahsettiğim konuya döneyim. Şöyle diyordu Hakan Pınar Başkan;  
“Bulaşma riskinin en fazla olduğu ve şu ana kadar Ülkemizde ki Virüs tehdidinin Yurt Dışı kaynaklı olduğu dikkate alındığında, asıl büyük tehlikenin Boğazlardaki yabancı gemi trafiğinde olduğu apaçık ortadadır.
Boğaz’larımızda seyrüsefer gerçekleştiren yabancı gemilere çıkan başta Acente Memurları, Gümrük Kolcu ve Muayene Memurları,  ayrıca Gümrük Muhafaza ve Sahil Sıhhıye çalışanları gün içerisinde bir çok yabancı gemi Personeli ile temas etmektedir. “ vurgusu ile.
 
Adından da, risk altındaki bu çalışanlardan bahisle geliyordu sözleri. Diyordu ki;
“Yurt dışından gelen yolculara gösterilen hassasiyet ve 14 gün kuralı ve daha bir çok hassas tedbir acaba Denizcilik hizmetlerinde çalışanlara karşı uygulanmakta mıdır?”
Kısa ve öz bir soru..! Ayrıca da hayli net..!
Sahil Sıhhiye önemli konu. Temas edilen geminin personeline sorulardan biridir, ‘hastan var mı?’Kaptan yok derse, yoktur.. Beyan geçerlidir…
 Peki ya var ise..? Ege’ den Çanakkale boğazına girilip, İlk temas edilen tekneye inilip, görevli ile görüşen gemi personeli, ya o görüştüğü ilk Türk’ e aktarmış ise taşıdığı görünmeyen tehlikeyi?
Akla deli sorular geliyor ya neyse..! Ben bilmem. Nereden bilebilirim ki bu meseleyi..!