.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İpin ucunu asla bırakamayız” dedi dün Çankaya’da..
Ben gibi, muhtemelen herkes işitti bu sözü. Ve dahasını. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadelerihayli net ve açıktı.
“Ülkemizin Ağustos 2018 yılında yaşadığımız kur-faiz-enflasyon saldırısının etkilerinden yeni yeni kurtulmaya, işlerin tekrar yoluna girmeye başladığı bir dönemde ipin ucunu asla bırakamayız” der iken.
“Kovid-19 ile mücadele ederken sanayisi ve ticareti ile tüm ekonomin çarklarının dönmeye devam etmesini sağlamak elbette kolay değildir.” Vurgusu da yapıyordu ayrıca Reis. Ve ekliyordu;
“ Bunun için devlete düşen görevler yanında özel sektörümüzün de yerine getirmesi gereken sorumluluklar olduğu muhakkaktır”diye..
Uzunca süredir adı duyulmaz bir adresten geliyordu sözler. Çankaya’dan..
Gerçekleşen toplantı, tüm Türkiye’nin edilen sözlere kulak verdiği dikkat kesildiği bir toplantıydı.
Cumhurbaşkanı’nın; “Şayet önümüzdeki birkaç haftalık dönemi iyi yönetir, milletimizi iyi bilgilendirir, hastalığı sıkı bir şekilde kontrol altında tutabilirsek umduğumuzun da ötesinde güzel bir tablo bizi bekliyor” şeklinde, duyanı rahatlatan sözleri bence çok güzeldi.
Başkent gündeminin en önemli başlığını, Ankaralı meslektaşım Derya Yetim kaleme alıyordu.
Abonesi olduğumuz İHA ‘ nın flaş başlıklarındandı kaleme alınanlar.
Dilerseniz, özetlemeye çalışayım bahsedeceklerimi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Şayet önümüzdeki birkaç haftalık dönemi iyi yönetir, milletimizi iyi bilgilendirir, hastalığı sıkı bir şekilde kontrol altında tutabilirsek umduğumuzun da ötesinde güzel bir tablo bizi bekliyor” şeklindeki sözlerini, Cumhurbaşkanlığı Çankaya Köşkü’nde yapılan Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı'nda ediyordu.
Başkan Erdoğan, toplantının açılışında yaptığı konuşmasında, virüs nedeniyle ortaya çıkan ekonomik zorlukların üstesinden gelinebileceğinin altını da çiziyordu.
Toplantının ardından millete sesleniş mahiyetindeki basın toplantısında hastalığın dünyadaki ve Türkiye’deki sürecini detaylı bir şekilde anlatacağını aktarıyordu Reis.
Lakin toplantı öncesindeki ifadeleri hayli çarpıcıydı.“Önümüzdeki dönem için alacağımız tedbirlerin müzakeresine ağırlık vereceğiz. Bugüne kadar hastalığın kontrol altında tutulması ile ilgili sağlık önlemleri ve diğer tedbirleri peyderpey hayata geçirdik, geçirmeye de devam ediyoruz.
Gönüllü veya zorunlu karantina uygulamaları sebebiyle günlük hayatı adeta durma noktasına getiren böyle bir sürecin pek çok boyutu yanında ciddi ekonomik sonuçları da ortaya çıkacaktır.” Diyordu mesela Reis
Sonrasında ise; “Türkiye olarak hem bu hastalığın salgın haline dönüşmesini engelleme hem de üretimi, ticareti, istihdamı, ekonomiyi canlı tutma mecburiyetimiz var.
Ülkemizin Ağustos 2018 yılında yaşadığımız kur-faiz-enflasyon saldırısının etkilerinden yeni yeni kurtulmaya, işlerin tekrar yoluna girmeye başladığı bir dönemde ipin ucunu asla bırakamayız.” Vurgusu yapıyordu.
Kovid-19 ile mücadele ederken, sanayisi ve ticareti ile tüm ekonomin çarklarının dönmeye devam etmesini sağlamanın, kolay olmadığının altını çiziyor ve şöyle diyordu Reis;
“ Bunun için devlete düşen görevler yanında özel sektörümüzün de yerine getirmesi gereken sorumluluklar olduğu muhakkaktır.
İnşallah burada alacağımız kararlarla bu zoru birlikte başaracağız.
Ülkemizi sağ salim bu süreçten çıkardığımızda önümüzde eskisinden çok daha büyük fırsatların bizi beklediğini şimdiden görebiliyoruz.
Burada bir taraftan sabır, bir diğer taraftan dua ile biz bu süreci aşacağımıza inanıyorum.
Çin’deki salgın dönemi Avrupa başta olmak üzere tüm dünyayı üretim konusunda alternatifler aramaya itmiştir. Üretimde alternatif denince de ilk akla gelen yerlerden birisi Türkiye olmaktadır.
Ayrıca virüs salgını ve petrol fiyatlarının düşüşü ile bağlantılı olarak finans alanında yaşanan gelişmeler de ülkemize ilave avantajlar sağlayacaktır.
Şayet önümüzdeki birkaç haftalık dönemi iyi yönetir, milletimizi iyi bilgilendirir, hastalığı sıkı bir şekilde kontrol altında tutabilirsek umduğumuzun da ötesinde güzel bir tablo bizi bekliyor.
Önemli olan hastalığın bizi yenmesine fırsat vermemek. Bizim hem tıbbi olarak virüsün hem de bunun psikolojik ve ekonomik etkilerinin üstesinden gelebilecek dirayeti ortaya koyabilmemizdir.
Bu konuda ben sizlere güveniyorum. Bunu birlikte aşacağımıza inanıyorum”
Türk Milleti’nin aşamayacağı sorun olmadığı gibi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de üstesinden gelemeyeceği bir durum söz konusu olmamıştır malum. Hele ki, 18 Mart gibi önemli bir tarihte, Çankaya’dan verilen önemli mesajlar, bence bu anlamda ayrı bir kıymetli..
Görünen düşmana, tekme tokat.. Çapa kürek… Dalarız.. Malum.. Görünmeyene ise, gereken tedbirlerle karşı koymayı biliriz, öyle değil mi..?
Çanakkale’ nin sokaklarındaki boşluk, halkın kararlılığının en güze göstergesi bence.. Herkes uyuyor kurallara. Bu bir sınav ise şayet, sınavı ilk günden verdi Çanakkalem..
İnanır ve tedbirleri sürdürür isek, Korona da neymiş be kardeş.?
7 Düvel’e geçit vermemiş Çanakkale’de, düşman görünse de, görünmese de ne yazar, öyle değil mi Çanakkalem..!
Tüm Çanakkale’ ye, Koronasız günler dileğiyle. Kalın sağlıcakla..