.
İthal etmede belki de pek haklıyız. Bazı meyve,sebze ve balık türleri ülkemizde olmadığından, yapı verirdik ithal..
Peki ya bu detay; “İthal Çevreci..” Hem de, Finlandiya ’dan..
Yakında başka meseleler için de görev alacak sözde kimlikler de ithal edilir ise sanırım şaşırmayacağım..
Geçmişten hatırlarım da, Finlandiya malı Nokia’ lar.. Kullanmayanımız kalmamıştır, öyle değil mi..?
Hele hele, 8110’ lar. Pek severdim ve halen kullanmaktayım..
Finlandiya’dan bir ithal konu daha.. Vallahi o’ da olmuş.. Hem de çevreci. Aile boyu çevreci.
Şöyle mi denmeli; en çevrecisinden ithal aile...
Geçen yazdan beri, Nöbetçiler üstelik. Aylarca gündemde kalan bölgenin nöbetçileri. Balaban’ ın misafir ikametçileri..
Onlara bir ihlalden ceza kesilince, sosyal medyadan verilen bir ses ile olay ortaya çıktı. Ne olayı, ithal çevreci olayı..!
Ben kalkıp gitsem Filandiya’ ya.. Misal..Bu aralar mümkün değil ya, neysee.. Tüm sınırlar kaplı.
Öyle bir şansım olabilir mi? Finlandiyalılar için, Finlandiya çevreciliği..?
İthal olunca, belki de olur.. Peki ya GFinlandiya’nın buna ihtiyacı olur mu?
Yok mudur memleketinin çevrecisi.. Çevreyi savunmak, Finlandiya dışından birine mi düşer..?
Neyse, conta yakmayalım şimdi, bunları düşünür iken.. Yeterince corona’ dan mütevelli, zaten yanık conta..
Günlerdir sokaktayım.. Sokakta der iken, görevim icabı.. İş yerine gelebilmek adına.. Rastladığım pek çok manzara var. Bazılarının umurunda olmayan şu gerçekler.. Önlem sıfır.. Maske var lakin, çenede..
Tıpkı, motosiklet kullananların, eğrelti şekilde kasklarını alnına denk gelecek biçimde kafalarında tutmaları gibi. Takma bari kardeşim, kötü örnek olma..!
İşte bu örneklerden çok var sokakta. Hatta araba kullananlar. Hadi onları anlıyorum, ben gibiler.
Maske içinde nefes alıp erir iken, gözlük kullanan sürücüler, diyorum ya ben gibi, buhar yapıyor gözlük camları diye, maskeyi azıcık burun altı hizalıyor. Araç kullanır iken, maske takmak belki doğru değil bu nedenle. Tek başına isek araçta, maske önlemi acaba kime..?
Önlemler önlemler. Bu ara çok bizde önlemler.. Peş peşe el yıkama. Sosyal mesafeye ayar.. Ve dahası..
Bir güzel sinir küpü oldu çoğumuz. Dokunduğu ne var ise, ardından el yıkama telaşı.. Ya da dezenfekte için ceplerden eksik olmayan sıvılar.. Onlar da pek bir pis kokuyor canım.. Aseton gibi kokanı var, çamaşır suyu gibi konanı da..
Ben gibi, sık sık elini burnuna götürme alışkanlığı olan arkadaşlarım, Allahtan maske takıyor da, kokuları pek alamıyoruz. Güzel oldu bee..
Maske demiş iken, herkes verdi mi siparişini..? Güçte olsa, ben vermişim.. O kadar uğraştım, tekrar tekrar denedim, meğer onlardan birinde başarılı olmuşum. Ne var ki, siparişiniz alındı uyarısı alamadığım için sürekli tekrar ettim, şansımı denedim sipariş için.. Bilmeden vermişim çok şükür..
Maskeler tek kullanımlık mı, çözemedim. Gelince bakacağız artık..
Maske piyasasından, rant elde edenlere kötü kararı işittiniz mi sizde..? Maske satmak yasaklanmış. Ooohhh. Canıma değsin.
Anlattım sanırım geçen gülerde. Şubat ayının ikinci haftası bir kutu maske almıştım. 50 tane vardı kutuda, 23 liraya. İki hafta geçti aradan, tek maske 7 ile 9 TL den atışta. Bu ne yahu..?
Başka başka ürünlere, başka başka fiyat uygulaması da yok değil hani. Standart satışı ile arasında 3 lira zamlı olanlar.
Misal, her satanın fiyatı aynı, birindeki farklı.. Bir tür direnci yükselten, kuyruğu dik tutan bir solisyon.. Soramadım tabii, niye bu fraklı diye. Bulmuş iken aldım.. En azından bulabildim. O solisyon da bu aralar kara borsa.. Ya üreticisi usandı üretmekten, ya da siparişlere yetişemiyor zaar..
Yarın bir gün, daha neler karaborsaya çıkacak merak etmiyorum da değil hani. Korona’ dan çok, bizi fırsatçılar öldürecek kardeşiiiim…!
Sahi, bu Korona fırsatçıları için top yekün bir karar çıkmayacak mı daha.. Hepsi de, şöyle bir Osmanlı tokadı yemeden akıllanmayacaklar diye düşünmeden edemiyorum.. Haksız mıyım sizce..?
Bu arada, rabbim Türk milletini, ya da şöyle mi demeliyim; Şehitler Coğrafyasının yaşayanı, Şehitleri komşusu bizleri pek seviyor.. Günlerdir bir Aralık Ocak havası. Güneş görmüyor, titriyoruz.. Bu sayede, sokağa çıkma ihtiyacı da duymuyor evinde kalan insanımız.
Yani; doğal ve şartlar bize ‘sokakta değil, evinde dur..’ diyor.. Haksız mıyım..?
’Evinde Kal’ günlükler diye bir dosya açmak için acele ediyorum aslında. Çok güzel paylaşımlar var bu duruma dair.
Yarın bir gün, ‘Karantina Günlükleri’ başlıklı bir yazıdan bahsedeceğim. Pek sevdiğim bir ağabeyimin yazdıkları. Sürpriz olsun..!
Karantina Günlükleri der iken çok sevdiğim ağabey, konuya atıfta bulunmuş da, mesele hayli ters.. Biraz sabır, meraklanın. Aktaracağım o günlükleri..
Şimdilik bu kadar, Haydin o hal hoşça kalın, tabiî ki de sağlıkla… !