.
3 gün sonra 100. yıl
4 gün sonra 105. Yıl..!
Tarihten bir sayfa açayım bu gün.. Şöyle geriye gittim, az buz değil hem de, hayli geriye..
Kara Savaşları’nın 97. Yıl dönümü törenlerine.. Hey gidi hey.. Ne de uzun bir yol yürümüştüm, On binlerce izciyle..
Dahası, Askeri lise öğrencileri, dahası Üniversite gençliği. Dahası, öğretmenler, Oymak başları ve elbette ki gazeteciler..
On binlerce geç ile önce kırık buğday çorbası içmiştik.. Cephedeki Kahraman Mehmedin son tayını idi o çorba.. Ve biz de içmiştik..
Adımlar attık Atanın zinde..Marşlar söyledik.. Elde Şanlı Bayrak, dilde Tekbirler de vardı zaman zaman..
Hey gidi hey.. Yorulmuştum lakin, güzel bir yorgunluktu, kelimelere sığmaz o anki hissiyat..
Şimdi o günü anmaya sadece 4 gün kaldı. Ne var ki malum tedbirler nedeniyle, b yıl anlamlı tören yok. yürüyecek nesilde yok..
Bir ikinci önemli tarih. O’na da 3 gün kaldı. Yüce Meclisin, Egemenliğin adresinin çılışının yıl dönümüne, 23 Nisan’a.. Aynı zamanda,. Dünyada sadece Türk çocuğuna armağan Bayramın 100. Yılına, sadece üç gün kaldı..
Kimin aklına gelirdi ki bu durum. 100 yıl için tören yapamıyoruz.. Kutlama etkinliklerine kapsamında, coşkulu kalabalık oluşmayacak hiç bir yerde.
Ecdadın bize armağanı bir Zafer ve bir Bayram..Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramımız.
Bu yıl, belirlenen o saatte balkonlarda olacağız. Elimizde Şanlı Bayrak, dilimizde İstiklal Marşımız. Gür bir ses ile okuyacağız, tüm Türkiye bir ağızdan.
Saatler gösterdiğinde o anı, bir ilke İmza atacak Türk evladı.. Bayramını kısmi karantinada da olsa kutlayacak balkonundan, hem de tarifsiz coşkuyla..
Tarih yazacağız 23 Nisan akşamı. Türk vazgeçmez ki tarih yazmaktan. Şartlar ne olursa olsun, yazar geçer tarihi. Olmadı Not düşer, gelecekte gururla anılacak bir not.. Ve hep birlikte öyle yapacağız, bu 23 Nisan akşamı..
Tarihte bir yolculuk yaptım dedim ya: o gün kaleme aldıklarımı da paylaşayım istedim.
Çanakkale Kara Savaşlarının yıl dönümü. 97. Yıl.. Şehitler coğrafyasındayız. Kahraman Alayın cephe yürüyüşü yaptığı güzergahtayız, on binlerle birlikte.
Kahraman Alay, yani 57. Alay.. Tamamı Şehit düşmüş, Çanakkale Aslanlarının oluşturduğu o Alay.
Tarihte, bir başka Alaya o ismin verilmediği Alayın izinde yürüdük, 97. Yılda..
Şöyle başlamışım o güne, yani 97. Yılda, Ataların izinde yürüdüğümüz muhteşem tarihte.
“ÇANAKKALE cephesinin Yarbay Mustafa Kemal’i, 25 Nisan 1915 sabahı düşman çıkarmasını haber alınca savaşların kahraman birliği 57’nci Alayı Conkbayırı’na göndermesiyle başlayan ve tarihe, ‘Size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum’ sözleriyle geçen o gün, 97 yıl sonra yeniden yaşandı.”
Birkaç kelimeden oluşan bir cümleydi kaleme aldığım, lakin anlatılamazdı, o günün yaşanması lazımdı..
Kısacası, Atanın izinde olmak, yürümek lazımdı. Öyle de yaptık on binlerle birlikte, o gün..
Önce yürüyüp, sonra hedefe ulaştığımız noktada, Conkbayır’ da, laptopumu açmış ve başlamıştım yazmaya.
Şöyle geliyordu ilk satırlar; “Yürüyüş başlamadan önce Kızılay ve 2’nci Kolordu Komutanlığı tarafından hazırlanan ve tümü şehit olan 57’nci Alay askerlerinin son yediği yemek ’kırık buğday çorbası’ katılımcılara dağıtıldı. “
Kahramanların son aşından tatmıştık on binlerle birlikte. İlk değildi içtiğim Kırık Buğday çorbası ve son da olmayacaktı zihnimde. Bu yıl, içemeyeceğimi yeniden, nereden bilebilirdim ki..!
Sonra devam etmiştim yazmaya. O günü sözcükler yettiği kadar anlatmaya..
Misal, şöyle demiştim önce oluşan tarifsiz ambiansı anlatmaya ;” 57’nci Alay’ın kahramanlarının Mustafa Kemal ile birlikte yürüdüğü 10 kilometrelik güzergahta, ’Ata’nın izindeyiz’ mesajı veren Gelibolu 2’nci Kolordu Komutanlığı’na bağlı 18’inci Mekanize Tugay komutanı ve yanındaki onlarca yüksek rütbeli subay, sabahın ilk ışıkları ile ellerinde Türk bayraklarıyla yürüyüşe geçti.
Yürüyüşe 3 bin 500 izci, Türkiye’nin dört bir yanından 7 bini aşkın üniversite öğrencisi, 4 bin askeri lise ve Harp Okulu öğrencisi katıldı.”
Dahası da vardı yaşanılanların, Conkbayır’ daki anlamlı tören..
Fakat öncesinde, yürüyüşün başladığı noktadan bilgiler.. Yani tam da şu yazdıklarım;
“ Çanakkale savaşları sırasında, 57’nci Alay’ın çadırlarının bulunduğu Bigalı Köyü yakınlarındaki alanda 24 Nisan akşamı kamp kuran 3 bin 500 minik izci, yürüyüş sırasında patika kenarında koridor oluşturdu ve üniversite öğrencilerini ellerindeki Türk bayraklarını sallayarak selamladı.
Öğrenciler, 97 yıl önce 57’nci Alay’ın kullandığı 10 kilometrelik güzergahı yaklaşık 3 saatte yürüdü. Kırmızı cepken yeleklerinin sırtında ’Dedeciğim ben geldim’ yazısı bulunan minik izciler büyük ilgi çekti.”
Bu günden sonra, sayacağımız 4 günün sonunda, o çocuklardan bir tane olamayacak güzergahta. Hiçbir torun, “Dedeciğim ben geldim” diyemeyecek, o alanda..
Anıları akla düşen, içinden geçirecek.
Ve inanıyorum ki, yüksek bir sesle haykıracak:
“DEDECİĞİM BEN BU KEZ RUHUMLA GELDİM..!”
YILLARDIR, Başlarında Çanakkale Savaşları sırasında, Mehmetçiğin kullandığı ’Enveriye kabalağı’ olarak bilinen asker şapkası bulunan izciler, yürüyüş boyunca kahramanlık marşları söylerdi cephe yolunda. Biliyorum ki, sonraki yıllarda yine söyleyecek gençlik o marşları.
Dualarımız, Çanakkale’de tarih yazıp, Meclisi Kurup açmaya vesile olmuş ecdada. Ruhunuz Şad, cennet mekanınız olsun..