.
Sanki kanun maddesi çıktı. Denilen bir söz. Kamu vicdanında yargılansa, belki fifti fifti çıkacak katılan oranı.
Örf adet vesaireler göz önüne alındığında, Sayın Başkanın dediğine kim “Hayır, olamaz..!’ diyebilir ki..?
Kim ister sahiden, etrafta yığınla eşcinsel ilişkileri..?
ELEŞTİRMEYE VE SARMAYA YER ARIYORUZ..
Günlerdir, yok efendim şu partinin iktidarında olsa ne olurdu, yok efendim, şu iktidarın döneminde okutulmasaydı ne olurdu? Şeklinde soruları sosyal medyadan sorun yumağına dönüştürecek şekilde sara dursun birileri, saki bayram ettiler, yeni bir neden arıyorlardı san ki, şimdi de adeta bulduk sevincinde.
Kimsenin görüşünü, düşüncesini, bakışını değiştirmeye, yine kimsenin gücü yetemez elbet. Değiştirme uğraşı da vermemeliyiz ya, neyse. Adam 7’ inde ne ise, 70’ in de de o.. Ne yapalım şimdi?
Suni gündem maddesi oluşturmada son derece başarılı isimler, zahmete kapılmadan kendilerince bir madde buldular.
Yok efendim dava açan mı ararsın, türlü türlü söz eden mi..? Yahu kardeşim burası Türkiye.. Denileni kabullenmiyorsa zihnin, dinleme.. Karıştırma daha da fazla zihnini.
Toplumun kabul gördüğü değer yargılarına dair edilmiş sözü oylamaya kalksak, belki %50 olacak, belki aşağısı, daha da yukarısı belki… Bu mudur yani mesele..!
Sanki edilen söz ardından bir kanun çıkmış gibi, bu nasıl bir tepkidir..!
Dinimizde yeri olmayan bir yaşam biçimini, kabul edip, onaylayıp, tavsiye etse ne olacaktı, o’ nu da merak etmemek elde değil ya neyse..
Mübarek günlerde daha da günaha girmeyeyim. Zaten, yeterince yüklüyüm bu anlamda..
Diyanet işleri Başkanının sözleri üzerine, denilenleri, tepkili birilerinin ifadelerin, bilmem ne tür çıkışları, işitmeyeniniz yoktur, biliyorum.
“Diyanetimizin de Başkanımızın daYanındayız” diyerek, Çanakkale’den ses veren bir isimden söz edeceğim. Herkes, bilmem kaç türlü tepkiden söz ede dursun, ben Çanakkale diyeceğim. Diyanet-Sen Çanakkale Şubesi Başkanı Şahin Aygül’ ün dedikleri diyeceğim.
Dileyen okur, dilemeyen okumaz.. Sayın Başkan Aygül; “Diyanetimizin de Başkanımızın da Yanındayız
Diyanet İşleri Başkanlığımız ülkemizin en köklü ve saygın kuruluşlarından birisidir. Kurumumuzun saygıdeğer başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın Cuma hutbesinde İslam’ın en temel yasaklarından birisi olan zina ve eşcinselliğin Kur’anda lanetlendiğini söylemesinden dolayı sözde İnsan Hakları Derneği tarafından suç duyurusunda bulunulmasını kınıyor, Diyanet İşleri Başkanımızın yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz” diyordu.
Vallahi, Prof. Dr. Erbaş, kişisel görüşünden öte, Kutsal kitabın derinliklerinde geçenden söz etmiş.
Ben de diyorum ki, naçizane; “kim ne den bu na bu den li öf ke le nir, şaş tım kal dım.”
Daha, neleri hecelemek geçiyor içimden de, yeterince günahlara gark oldum, fazlasını kaldıramayacağım şimdilik. Mübarek günler bir geçsin, o vakit dellenirim..
Uzatmayayım meseleyi ve genç Başkan, genç din adamı Aygül’ ün sözlerini payşarak, noktalayayım meseleyi.
Şöyle diyordu Başkan Aygül;“Diyanet-Sen olarak dün olduğu gibi bugün de ümmet coğrafyasına hizmet eden, mazlumların, çaresizlerin imdadına yetişen, iman ve hakikat ölçülerini her alanda ve herkese hatırlatmaya çalışan Diyanetimize ve onun saygıdeğer başkanına yapılan acımasız saldırılara karşı olduğumuzu tek dil ve söylemle dünyaya haykırıyoruz. İslam’ın en temel yasaklarından olan zina ve eşcinselliğin Kur’an’da lanetlendiğini Diyanet İşleri Başkanımız söylemeyecekte kim söyleyecek. Zinanın ve eşcinselliğin zararları ortadayken insan hakları bahane edilerek bunun söylenmesine bile tahammül edilememesi neyin şımarıklığı ve azgınlığıdır. Herkes tarafından bilinmektedir ki sigara sağlığa zararlıdır. Birilerinin sigara içmesi sigaranın sağlığa zararlı olduğu gerçeğini değiştirmez. Sigara sağlığa zararsızdır da diyemezler. Zinanın eşcinselliğin ferdi ve toplumsal zararları ortadayken birileri zina yapıyor diye bunu normal görmemizi bizden kimse beklemesin. Kanunda bu yaptığınız suç olmaya bilir ancak bunun zararları ortadayken siz rahatsız oluyorsunuz diye başımızı kuma gömmeyeceğiz.”
Güzel vurgu, nokta söz.. Bence de başlarımızı kuma gömmemek gerek..!