Hayata başladığımız andan, aklımızın erdiği 13-14 yaşlarımızdan itibaren duyduğumuz, evlerimizde babalarımız tarafından çok kullanılan, ezileni hiç düşünmeden ortaya çıkan, satıcının yüzünü....
Hayata başladığımız andan, aklımızın erdiği 13-14 yaşlarımızdan itibaren duyduğumuz, evlerimizde babalarımız tarafından çok kullanılan, ezileni hiç düşünmeden ortaya çıkan, satıcının yüzünü güldürürken, alıcının yüzünü buruşturarak düşündüren, TEK HECELİ, üç harfli söylenmesi kolay, hazmedilmesi zor kelime ZAMMMM !?..
Her yönetimde sıkıntı yaratan, üretim olmayınca, can simidi haline gelen tek kelime ZAM…Zam gelince arkasından gelen kelime GAM oluyor, bir de bakıyorsun, kelimelerde ritmik öğeler baş gösteriyor, al sana TAM kafiye..!?
Tüketiciye EL-CEP yaktıran, yoksulu GAMLANDIRAN zam !?.. Geçmişteki tüm iktidarların baş belâsı olan kelime ZAM ! Bu kelime telâffuz edilince vatandaş titriyor, duvar yazıları devreye giriyor, ama ödeme güçlüğü olmayanlar için, NE GAM !?
“Cep delik, cepken delik” diyen Orhan Veli hatırlanıyor;
“Cep delik, cepken delik,
Kol delik, mintan delik,
Yen delik, kaftan delik,
Kevgir misin be kardeşlik !
Edebiyat anlayışımızdaki mizah, ritmik kelimelerle buluşunca, vatandaş bir müddet sonra ZAM-I, gam-la-n-ma fiili içinde içkiyle bütünleştiriyor, olduğu yerde sızıyor, ayağa kalktığında her şeyi unutuyor; hayat yeniden başlıyor, ama evdekilerin israfından BABA ara ara çocukları haşlıyor…
Bu ZAM işi toptancılardan başlayıp perakendecilere yansıyan, PARA SENDE anlayışıyla alıcıya laf bırakmayan, yaşamasını zorlaştıran bir bakış açısı yüklüyor…
Korona deyip geçmeyin, kendisi MİKROP ama ANLAMI çok büyük;
korona
isim, gök bilimi, İtalyanca corona
Güneş tacı. TDK
Bu kör olasıca-nın bir de anlamı var ki !.. Hepimize TAÇ giydirip, herkesi götürecek, İtalya’yı götürdüğü gibi ?!..
Anadolu’da böyle musibetlerin kötülüğe devam süresinde vatandaş;
“Kendi başını YE inşallah !..” diye BEDDUA eder… Bir bilinen BEDDUA da bizden gitsin;
Koronayı çıkaranların, tüm ülkeleri soyanların, insanlığa biyolojik silah sunanların, “Allah evlerine ATEŞ salsın !..”
Yukarıda yazdıklarımız, KORONA ve BAYRAM sonrası bizlere pişkin pişkin merhaba diyebilirler… Bizler bu merhabaya nasıl KARŞILIKveririz, bilemem !..
Yukarıdaki TEK hecelik kelimelere karşılık, aşağıda iki heceli kelimelerden oluşan ONUR ve VEFA içerikli bir ANIYI paylaşıyorum…
Türk kadınındaki anlayışı sergilemesi bakımından ÖNEMLİ !?..
YOL PARASI
(Her okuyuşta gözlerimin dolduğu bir öykü)
“ Hastane tıklım tıklımdır. Yaşlı kadın içeri girer, doktor hanım teyzeyi muayene eder; fakat hastalığından emin olamaz. Kadına dönüp:
-"Teyze şu şu tahlilleri yaptır gel, der."
Yaşlı kadın başını öne eğer. Doktor, yaşlı kadının duymadığını düşünerek tekrar söyler. Yaşl...ı kadın başını yerden kaldırarak, ağlamaya hazır gözlerle:
-"Kızım, benim köye dönecek param yok, tahlilleri nasıl yaptırayım?" der.
Doktorun yapacak bir sürü işi olmasına rağmen, bırakır işini, tutar teyzenin elinden koridor koridor dolaştırıp tahlilleri yaptırır. Tahlillerin sonucunda doktor hastalığı belirler, gerekli ilaçları da alıp teyzeye verir.
Yaşlı kadın tam odadan çıkacakken, doktor hanımın aklına "YOL PARASI" gelir ve teyzeye köye gitmesine hayli hayli yetecek para uzatır. Yaşlı kadın önce almak istemese de daha sonra 'mecburiyetten' parayı alır.
Sonra:
-"Allah senden razı olsun kızım. Köye nasıl döneceğim diye kara kara düşünüyordum, çok sağol" diyerek odadan çıkar.
Aradan bir saat kadar bir süre geçer. Doktor bakar ki yaşlı teyze kan ter içinde, kalabalığı yarmış, oflaya puflaya geliyor. Doktor şaşırmış bir halde "herhalde giderken bir şey unuttu" diye düşünür ve:
-"Ne oldu teyze" diye sorar.
Teyzenin yüzünde kocaman bir gülümseme vardır bu sefer:
-"Kızım ben anayola çıkınca bir köylüme rastladım. Meğer o, minibüsle zaten köye dönüyormuş. Beni köye o götürecek; sen al paranı!.."
KORONAYLA göğüs göğüşe çarpışan , İNSAN sağlığının moral gücü, tüm sağlık PERSONELİNİ saygıyla-sevgiyle selâmlıyoruz…
03.05.2020
Dr. Hayrettin Parlakyıldız
Kıbrıs İLİM Üniversitesi
E-posta: hparlakyildiz@mynet.com