Uzunca bir zamandır tüm sosyal medya hesaplarımı dondurup, kendimi okumaya, yazmaya, yeni bir şeyler öğrenmeye ve kendime daha fazla vakit ayırmaya karar verdim.
Uzunca bir zamandır tüm sosyal medya hesaplarımı dondurup, kendimi okumaya, yazmaya, yeni bir şeyler öğrenmeye ve kendime daha fazla vakit ayırmaya karar verdim. Kafam oldukça rahat.
Eskide günümün büyük bir çoğunluğu sosyal medya hesaplarım arasında mekik dokuyarak geçirirdim. O zamanlar bunda hiçbir sakınca olmadığını zannediyordum. Ancak fark ettim ki gün geçtikçe kitap okumaktan, yeni bir şeyler öğrenmekten, film izlemekten, yazı yazmaktan ve daha birçok eskiden neredeyse her gün yaptığım şeyleri artık daha az yapmaya hatta bazılarını hiç yapmamaya başladığımı fark ettim ve vakit kaybetmeden tüm sosyal medya hesaplarımı dondurup kendime yeni bir sayfa açmaya karar verdim.
Bunu yapmak biraz çağın gerisinde yaşamak gibi bir şey ama bana bir daha geri getiremeyeceğim bu zamanlarda kimin kiminle nerede ne yaptığı, yüklediğim fotoğraflarımın kaç beğeni aldığı ya da o gün kaç takipçimin gittiğini ya da geldiğini bilmek değil, dünyayı gelecekte nelerin beklediği, acil durumlarda nasıl davranılması gerektiğini, teknolojinin nasıl boyutlara ulaşacağını ve buna karşın bizim ne yapıp yapmamamız gerektiğini veya ileride yapmak istediğim meslek ile ilgili bilgiler işime yarayacaktı ve ben tüm bu şeyleri öğrenmemdeki en büyük engel olan sosyal medyayı hayatımdan çıkararak çok doğru bir karar verdiğim düşüncesindeydim.
İlk başlarda bir hayli zorlanmış olsam da vermiş olduğum karara bağlıydım ve hiçbir şeyin beni döndürmesine fırsat vermeyecektim. Şu an bu hale yani çağın gerisinde yaşamaya alıştım diyebilirim. Her gün yeni bir şeyler öğreniyorum. Hikaye izleyeceğim vakitleri belgesel izlemeye ya da uzun zamandır izlemek isteyip sosyal medya bağımlılığım yüzünden izleyemediğim filmleri izlemeye ayırıyorum. Kimin kime ne yorum yazdığını okumak yerine kitaplığımdaki okuyamadığım her seferinde bahane bulup ertelediğim kitapları okuyor, o kitaplardan öğrendiğim şeyleri bir deftere not ediyorum. Kendime daha fazla vakit ayırıyorum ve hiç olmadığım kadar kendimi mutlu ve iyi hissediyorum.
Gelin siz de biraz çağın gerisinde yaşayın. O gün yediğinizi, içtiğinizi, gittiğiniz yerleri paylaşmak yerine ya da kimin fotoğrafı kaç beğeni, yorum almış bunlara bakmak, kendi paylaşımlarınızla kıyaslamak yerine gelin bu bir daha geri getiremeyeceğimiz zamanımızı yeni bir kitap okumaya, yeni bir dil ya da bilgiler öğrenmeye ayırın. Göreceksiniz kısa sürede kendinizi mutlu ve huzurlu hissedeceksiniz. Beğeni, yorum derdindense yarın hangi kitabı okuyacağınız derdinizin olması size mutluluk sağlayacak. Diyeceksiniz ki dert hiç mutluluk verir mi? Emin olun okuyacağınız kitaplar arasında kararsız kalmak size biraz tebessüm ettirecek...
Unutmayın bizi fotoğrafımızın aldığı beğeni, yorum sayısı ya da hesabımızda kaç takipçi olduğu değil, okuduğumuzun kitapların, öğrendiğimiz bilgilerin sayıları bir yerlere getirecek. Bizi ne kadar rt, fav aldığımız değil, ne kadar çok bilgili ve kültürlü olmamız kurtaracak.
İnsanın kendisinden başka gerçek dostu olmadığını ve sonunda dünün dünde kaldığını, yarının da güneş görmemiş olduğunu anladım. Hata yaptın, kaybettin, aradığını bulamadın, vazgeçtin, yoruldun, kızdın, korktun, kaçtın, yeniden denedin, aldatıldın, kandırıldın, hayal kırıklığı yaşadın; yani yaşadın. Şimdi ise geçmiş geçmiş oldu. Yüreğimde olana inanıyorum ve her gün insanın neler yapabildiğine, başarabildiğine tanıklık ediyorum. Yaşananlara ve kendimize empatiyle bakarak, özeleştiri yaparak, doğru sorular sorarak bulunan doğru yol ve kolayca çözülen sıkıntılar, bakış açısı.
Başka birisine dönüştükten sonra yorulmuş olmak fark etmiyor, yorulmaktan da yorulursun. Sonra yorulmaktan yorulduğunu unutur, gerçekten yorulduğunu anlarsın. Artık hep yorgunsundur. Ama bilirsin ki ayağa kalkmalı, ayakta kalmalısındır.
Önemli olan yaptıklarımızdan ders çıkarabilmek ve hatalara karşı hoşgörülü olabilmek ah dememek için. Ömrüm okumak ve çalışmakla geçti, gençken yapamadıklarımın şimdi zamanı geçti, insanlara bir şeyleri anlatıp anlamalarını bekleyerek zamanım geçti, başkalarının yükünü yüklenerek zamanım geçti. Bırakın kendi yüklerini kendileri kaldırsınlar, zorlamayın kimseyi, benim bunlarla zamanım geçti. Nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşıyoruz ve yaşayacağız.
Engeller bazen bir yerlere gelebilmek için itici bir güç olabiliyor, bir çeşit motivasyon kaynağı gibi. Düşünceler; geçmiş, deneyim ve zamandır. Zamanı kırpılan insan da taklit etmeye muhtaçtır. Birçok insan düşündüğünü düşünür ama yaptığı ön yargılarını gözden geçirmektir ve böyleleri genellikle güzel olan her şeye kötü bakarlar. Kitaba, resme, sanata; hatta hayata.
Hayatının yönetimini başkasına bırakan kendisini kuyunun dibinde de bulur, uçurumun dibinde de. Herkes gibi olmamak için kendimle barışık olmayı öğrendim ve kendime çok emek verdim. İnsan en çok kime emek verirse onu severmiş. Bende en çok kendime ve çocuklarıma emek verdim.