Diyeceksiniz; “Ne diyorsun..?”
Diyeceksiniz; “Ne diyorsun..?”
Uzun hikaye aslında. Özetlemesi, bence hayli güç.Lakin, “Devlet ve Belediye karşı Karşıya..” da denilir ise, sanırım pek yanlış olamaz.
Cumhurbaşkanlığı iletişim başkanlığı, Çanakkale’ yi konu alan bir projeye onay veriyor, Projeyi tamamlayacak parçalar bir TIR’ ın dorsesinde, Çanakkale’ ye geliyor. Ve ön görülen adrese indirilmek isteniyor.
Sonrasında, o sözler; “”Burası, Çanakkale halkının meydanı. Sayın valide olabilir, sayın cumhurbaşkanı da.
Lütfen TIR’ı geri çıkarın. Çanakkale halkına ait olan İskele Meydanı’nda 875 metrekare alanda 9 metre yüksekliğinde çadır kurulacak. ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nin kuruluşunun 100. Yılı dolayısıyla tanıtım merkezi yapılacak’ diye bize yazı yazıldı.
Biz itiraz ettik. Şuanda idare mahkemesine yürütmeyi durdurmayla ilgili başvuruda bulunduk. Bu oturakları, çöp kutularını kaldırın dediler. Hangi alan kullanılacak, ne yapılacak hiçbir şey yok. Sadece bir satır yazı.
Biz de buna ‘hayır’ dedik. Şimdi emrivaki olarak gelmişler ve üstelik kamuya ait olan babaları kırmışlar ve TIR’ı içeri sokmuşlar. Ben de TIR’ı lütfen dışarı çıkartın diyorum. “ ifadeleri.
Dahası söylenilenler. Mesela; ‘Çadır’ benzetmesi..
Başkan Gökhan’ ın bu benzetmesi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Çanakkale Bölge Müdür Vekili Ali Güzel’ in anlattığı Dijital Gösteri Merkezine idi.
‘Ne mi ‘o Merkez.. Dilerseniz, Bölge Müdür vekili Güzel’ in ifadesiyle aktarayım.
“İl Anma Komitesi’nin almış olduğu bir karar var. Bununla ilgili olarak biz ilimizin tarihi, kültürel tanıtımının yanında ülkemizdeki diğer yerlerin tanıtımını yapmak amacıyla Çanakkale halkına hizmet maksadıyla buraya Dijital Gösteri Merkezi kurulması kararı alındı.
Bununla ilgili olarak sayın valimiz talimat verdi. İl Anma Komitesi bununla ilgili bir karar aldı. Belediyenin bu konuda katılan üyesinin imzası var. Biz buna istinaden bu işlemleri yürütüyoruz. Bunun dışında sayın valimiz talimat verir, başka yer uygun görürse biz oraya gideriz. Ama şuan için biz talimatlar neyse ona göre hareket ediyoruz. Bizim maksadımız Çanakkale halkına hizmet. Biz teknolojinin son imkanlarıyla birlikte gayet güzel, modern bir merkez kuracağız. Belirli bir süre burada kalacak. İstenildiği zaman yine buradan kaldırılacak. Buna belediyemiz niye bu kadar karşı çıkıyor anlamış değilim. Ben devlet memuruyum. Bana verilen talimat neyse onu yaparım. Bunu uzatmanın bir mantığı yok”
İletişim Başkanlığı’nın onayı buluna proje, sanki; ‘Çadır’ benzetmesi ile itibarsızlaştırıldı. Yok sa, ben mi yanlış düşünüyorum.
Neyse, geleyim başkan Gökhan’ ın o benzetmesine:“BU KENT MEYDANINDA BİR ÇADIR DAHA KURULMASINA MÜSAADE ETMEMİZ SÖZ KONUSU DEĞİL”
Güzel’in yaptığı değerlendirmeye karşılık verir iken Başkan Gökhan;
“Bir devlet memurunun bana karşı bu şekilde savunma yapmasını özellikle dikkatinize sunuyorum. Bu alan kentin meydanı. Burası imarlı bir alan değil. “”diyordu önce, sonra da;
“Bu kent meydanında bir çadır daha kurulmasına müsaade etmemiz söz konuş değil. ‘Yer göstermedi’ diyor. Yanlış, eksik söylüyor. Dedik ki bu Kale Grubu’nun şeyini alın oraya yapabilirsiniz. Tamda göbeğine, halkın gezinti alnında, duracağı alanda, istirahat ettiği, etkinlik alanında süresi belli olmayan, ne zaman kaldırılacağı belli olmayan ve belediyeye hiçbir bilgi vermeden sadece bir satır yazı ile bizden izin istenmesi uygun değil. Zaten burası sit alanı, koruma planı içerisinde. Kurulun bu konuda bir izni de yok. Çünkü burada ben bir tane sandalye koymaya kalksam kurul müdahale ediyor. Doğrudur. Dolayısıyla şu aşamada yasal prosedürler tamamlanmadığı için buna müsaade etmemiz söz konusu değildir” vurgusu geliyordu.
Aslına bakar isek, bu sözlerin içinde, Kale Grubuna ait, iskele meydanındaki projeye ilişkin de bir rahatsızlıktan söz ediliyordu ki, yarın bir gün onunla ilgili de açıklamalar gelir ise, şaşmamak gerek.
İyisi mi uzatmayayım. Kısa keseyim. Haydin hoşça kalın..