Diyorum ki; “demedi demeyin..!” Peki ne mi diyelim: “MASKESİZ ÇIKMAYALIM ABİ..!!!”


Diyorum ki; “demedi demeyin..!”
Peki ne mi diyelim: “MASKESİZ ÇIKMAYALIM ABİ..!!!”
Türkiye’nin birçok şehrinde geri gelen yasakları kesinlikle göz önüne almalıyız.
Bu günler de, bütün mesele maske. Bu kadar mı zor maske takmak?
Ciddiye almamamızın nedeni nedir Allah aşkına..? Kime bu inat..?
M.F.Ö.’ yü getirin akla. Nasıl diyordu üstatlar; “Şapkasız çıkmam abi..!”
Mashar, Fuat, Özkan’ ın dillerden düşmez o ifadesini; “Maskesiz çıkmam abi..!” ye mi uyarlayalım ve gece gündüz aralıksız sokak sokak mı seslendirelim, ne dersiniz..!!!
Devletin tüm kurularının, onca uyarısına rağmen, bizlerin hayli ciddiyetsiz davranmasının faturası, ‘sokağa çıkma yasağı’ ve ‘ sokak kısıtlaması’ diye çıkacak bunu mu istiyoruz sahiden..!
KİMİLERİ DE ÇOK ABARTIYOR..!
Hani bir ata sözümüz vardır: “Deliye tut dersin, yut anlar..!” diye.. Bazları da maske ve sosyal mesafeyi öyle abartmış durumda ki, insanın kızası gelmiyor.
Misal, dün bir kargo teslimi için bir bilindik adrese gittim.
Bir yetkiliyi arıyorum, adını bildiğim. Kendisi bir güvenlikçi. Ve bir güvenlikçiye soruyorum, “nerede bulabilirim”  diye..
Tabii bu arada, güvenlikçinin omzuna dokunuyorum..
“Bakar mısın ! Ben şu kişiyi arıyorum..” diye sormak için..
Aman tanrım. Gördüğüm tepki karşısında, kendimi resmen koronalı gibi hissediyorum..
“Dokunma.. Ne dokunuyorsun!!! Masken de yok!!!” diye alıyorum uyarıyı..
“Abartma be kardeş.. Dokununca sırtına geçmez bu illet… “
O’nca TV kanalında, onca uzman sabah akşam ekranda.
Anlatıyorlar nasıl bulaş olacağını.  Ne bağırıyorsun!!! Hiç mi izlemiyorsun TV haberlerini, korona sohbetlerini..!!!
Vatandaşa bu dille uyarı yapma.. İkazın ve uyarının nazik şeklini dene.. Kimin sana dokunmuş olacağından ziyade, ne amaçla dokunduğunu da hele bir düşün.. Belki, sana uzanan el yardım istemek için uzanmıştır. Koronayı bulaş etmek için değil..
Öyle ya, sen güvenlikçisin.. Dövecek gibi tepki verip, öyle haykırma.. Yanlış yanlış..
Biraz daha kibar oluver bence, lütfen..!!!
Sonra bir sorgulayan çıkar ben gibi. Yine bir ata sözündeki gibi  soruverir imalı; “Yalancı pehlivan gibi gezme o akit orta yerde.. Madem senden istenecek yardıma böyle tepkin olacak, yapma bu riskli işi..!!!”
Oysa ki, mesela PTT Kargonun çalışanları. Ya da, Aras, Yurtiçi, MNG,Sürat..Ve dahası..
O adamlar kelle koltukta, gülerdir internet üzerinden verilen siparişleri yetiştirmek için büyük yarışta..
Her gün dakikalarca insanla iç içeler. Yüz yüzeler..  Hele bir sor bakalım, maaşları ne..!!!
Bir de seninkini sorgulayalım ister isen..!!!  Öyle bildik türden değil ,asgarisinden siz de maaşlar..
Eline, yüzüne, gözüne dokunmadıktan sonra, ya da yüzüne yüzüne öksürmedikten sonra, bu ölümcül virüs sırtındaki gömleğe bir dokunmakla geçmiyor bilesin..
Vatandaş günlerdir evinde. Ve öyle daralmış ki vatandaş, hemen parlama derim kimseye..
Tedbirleri uygulamak için görevin bir yana, kapıdan girenlere de hele dön de bir bak..
Maskeli mi maskesiz mi..
Sana dokundular diye haykıracağına, en başta dikkat et ki, maskesiz girilmesin o mekana..
Hadi uzatmayayım daha fazla.. Dilin de kemiği yok sonuçta. Kimseye de işini öğretmek değil işimiz. Lakin,  tutum, davranış önemli elbet. O’nu da az çok biliriz..
Biz yetişkinlerin, ezber yaptığı şu korona illeti konusundaki detayları, bugünlerde 6 yaşındaki çocuklarımız dahi kazıdılar zihinlerine. Kumaş gömleğe dokunmakla bulaş olmuyor bu mikrop..
TATLI DİL, YILANI DELİĞİNDEN ÇIKARIR..!!!        
 Hadi bu söz de gelsin, bitirelim ata sözlü değerlendirmeleri.. “ne kaa ekmek, o kaa köfte”   de derdim de, şu an ruh halim müsait değil..
Tatlı dilli olmak gibi si var mı yahu..!!!