Hakikaten ‘’Yok artık ‘’ dedirten durum...
Hakikaten ‘’Yok artık ‘’ dedirten durum...
Ağaçlar kesiliyor, doğa katlediliyor diye bar bar bağır, sonra sen de bir maden arayıcı çık.. Defineleri oluşturan, kullanılan madeni arayan ol. Yani Altını.. Öyle değil mi..???
Vallahi şaka gibi.. Tek başına eylemlerin imzacısı ol, madeni dert edin çevreci kesil, sonra gel Define avında yakalan.. Yoksa bu durum karşısında, ‘’Bu ne perhiz, ne lahana tuşsusu” mu denilmeli..!!!
İnsanın gönlü kırılıyor.. Samimiyetle çevreci olanlar, böyle hikayeleri öğrenince, birden Sıtkı sıyrılıyor, soğuyuveriyor meseleden.
Hadi uzatmamayım. Olan olmuş bir kere.. maden karşıtı maden avında yakalanmış..
Soran olsa, ne der, bahanesi “Su arıYordum..” demek mi olur yine, merak etmemek de elbet mümkün değil..
Samimiyet elbet önemli mesele. Pek fazla samimiyet her ne kadar başa iş çıkaracak olsa da, fazlalaşınca samimiyet, gülü seven dikenine katlanır hesabına döner bilinen.. Hadi heybse, uzatmayayım.. Bana ne ki...
KAPALI KAPILAR ARDINDA, NEDEN DİR Kİ, İKİLİ BAŞ BAŞA…
Günlerdir, haftalardır ve hatta aylardır çok çarpıcı bir takım Subliminal mesajlar havada uçuşuyor. Sözde laf çarptırmalardan tutunda, ustalıkla işlenmiş, ifadelerle süslenmiş vurgular, falan filan..
Ben de düşünüyordum; “Ne güzel benzetmelerle, altı çiziliyor. İnsan hem gülüyor, hem düşünüyor, okuyunca paylaşılanları” falan diye..
Sanırım çözdüm, bu ustalığı..
Genelde, konsantre olmak için yumulurum klavyemin başına, etrafı hiç duymaz kulaklarım.
Bu sayede, daha bir odaklanırım meselelere. Asla biri var iken yanımda, düşünmem önemli konulara ilişkin yazmayı. Kafam dağılır gider. Yalnızlık işidir odaklanmak..
Birileri, şehrin çok önemli diye servis edilen meselelerini, birlikte yol yürüdükleri ile değil de, kapalı kapılar ardında, baş başa neden masaya yatırma gereği duyarlar, hep merak etmişimdir..
Sahada kol kola, uygulamaya gelince birlikte.. Peki ya karar alınır iken, niçin savaşçılar ‘es’ geçilir..
Komutan ve yardımcısı edası, sadece Askerlikte olur sanırdım. Meğer, benzeri konsept birilerinin hep uyguladığı imiş. Hay Allah…
İkili görüşecek baş başa, ikili alacak kararı. Başka ses duymayacaklar, Kendileri de belki konuşmayacak ve öylece not düşülecek kararlar.. “Tam benlik” dinelecek türden aslında yaşanan...
Hani o anlar bir şekilde yazıya dökülse, sanırım harfler şöyle dizilir peş peşe;
“Konuşma yok, ses yok.. Gözlerin konuşsun, ben anlarım yoldaş…”
SARIÇAY PEK DELİ BU ARALAR…
Sarıçay, adı üzerinde sapsarı.. Bu aralar hem daha da sarı hem daha da deli..
Sanırsını, suyun akışını hızlandıran bir makine var, makineye yol verilmiş, daha bar hızlı akıyor delice bizim Sarıçay..
Adı gibi olmuş rengi. Sanki kendini bulmuş, delice akıyor Sarıçay.
Mevsimler iki ay gecikmeli yaşanıyor. Yoksa, mevsim zaman mı değiştirdi..? Nisan yağmurları şimdilerde etkisi altına aldı şehri, farkında mısınız..?
Sanki aylardan Haziran değil de, Nisan’ dayız.. Yanlış mıyım..!!!
Eskiden, eski der iken 90’lrdn söz edeceğim. Bilirdik Nisan yağmurlarını. Derdik hep, güzeldir Nisan yağmurunda ıslanmak.. şimdi öyle mi, ya..??? Nisan geçeli aylar oldu, yağmuru gecikmeli de olsa nasibimiz..
Kimine göre, Nasip kimine göre Kısmet.. Sahiden de ne güzel olmalı böylesi nasip kısmet..
GEL VATANDAŞ GEL…
Pazar alanları pek keyiflendi. Meyveler bol bulamaç tezgahta. Bir de bar bar, bağıranlar olmasa..
Sanki, sen gel gel diye çığırmayınca, kimse gelmeyecek.. Git git de bakalım, kimler seni dinleyecek..
Ne gerek var gürültü kirliliği yapmanın. Hele, ağzında maske ile cigara tüttürmek ne..Yanacan…
Tezgah başında da aynı, yolda yürür iken de aynı fotoğraf.. Şimdi çekip paylaşsam, ceza yazılacak hayli gani.. yapmayın be vatandaş..
Bu arada, demeden edemeyeceğim.. O maske burun ve ağız kapansın diye takılacak.. Çene atında aksesuar olsun diye değil.. Öyle kullanmanın hiçbir yararı yo, hastalığa davetten başka..
Birden fazla konuya değinmesem bu gün, kendini durduramayıp,edindiğim bilgiler, öğrendiklerimden söz edecektim.. Gerçi, bulmaca bilmece gibi gelirdi benden ifadeler, kafalar karışırdı, okuyan bir daha okuyup anlamaya çalışırdı.. Kendini stoplayıp, bir daha bir daha okumanızı, algılama uğraşı verir iken yorulmanıza neden olmamakla, sanırım iyi bir şey yaptım. Hadi iyisiniz…
Sağlıklı günler, Nisan kıvamında Haziran yağmurlarında ıslanın agacım. Haydin hoş çakalın..