Önce yeşil yanıyor, kavşağa giriyorsun, hooop kırmızı...

Önce yeşil yanıyor, kavşağa giriyorsun, hooop kırmızı...
SİNYALİZASYON sanki CAN ALMAYA ayarlı…!!!
Gerçi, mal da canın yongası.. Kırmızı ışık ihlali sonrası yazılan Ceza.. Para cepten çıkıyor…
Bu arada, yediğin kırmızı ışık ihlali cezası da bu aralar,  işin CABASI… Yer Dardonas…
Bahsettiğim noktadan, iddia ediyorum, her gün en az 50 araç, üstelik peş peşe, işe gitmek için geçiyor..
Dardanos güzergahından geliyor araçlar.. Çınarlı köy yoluna uzanan kavşağa geliyor önce, sonra ışık bekliyor, ışık yeşile dönüyor, araçlar ilerliyor.. Tam dönüş için kavşağı girdiğinizde, ışık çoktan kırmızıyı gösteriyor kavşak içinde.
Bu nokta, Çanakkale istikametinden gelip, Çınarlı köy yolu üzerindeki Sosyal Bilimler Lisesi ve Doğa Kolejine doğru yönelen okul servislerinin aylardır kullandığı güzergah..Dahası, Çanakkale kolej de aynı yol üzerinde.. Tehlike her anlamda kendini hissettiriyor.
Denilebilir ki; “Şimdilik, sürücülerin dikkatinden kaynaklı, istenmeyen durum, maazallah bir büyük kaza yaşanmıyor!!!”
Böylesi kavşaklar, o kadar çok ki şehirde, şöyle bir çıkıp alıcı gözle rutin incelense, sanırım dahası da fark edilecek..
Troya köprüsüne, Belediye istikametinden gelişte, tam da Çataltepeliler kavşağında, yeşil yanıyor, ileri istikameti kapsıyor. Vatandaş bir anlık dalgınlığa kapılsa, Tuğsavul caddesine doğru yöelecek olsa yeşil yandı diye, al sana bir büyük kaza.. çünkü, karşı istikamet için de Köprü yönünden gelen araçlara kavşak içinde ışık yeşile dönmüş..  Bu sadece bir örnek..
Sinyalizasyon önemli şey. Uyar isen kurallara, risk yok kaza için.. peki ya, bir anlık dalgınlık.. yandaki yeşil yandı ilerliyor, senin de döneceğin tuttu. Yandın gülüm keten helva..
Maksat, güvenli trafik.. Işıklı kavşaklar ve sinyalizasyon o yüzden var.. Peki ya, ilerle diye yanıp, sonra kavşak içinde, sola  dönüşe yanan kırmızı..???
Sol’a dönme yanarsın.. Öncelikle, ışık ihlali cezası var bu işin ucunda. Bir msonrası daha da vahim..
Işık bana yandı. Yeşili gördüm deyip ilerleme. Dalgınlık bu ya, kavşak içinde yanan kırmızıyı, geçtim ben diye es geçtin, İzmir yönün8denÇanakkale yönüne seyir eden süratli bir kamyon, otomobil, otobüs vesaire.. Kavşak içinde tam senin üstünde.. Hadi buyurun, sonrası cenaze namazı..
Trafik hakikaten, bazen değil sürekli şekilde Azrail ile burun buruna gelinen tek neden.. Yollar sona götürüyor aracı.. “Araç içinde yok isen sorun yok..” dememek gerek..
Diyeceksiniz ki: “Kıyamet tellallığı yapma. Şom ağızlılık yapma..”
Eyvallah. Haklısınız. Lakin, görüp görmemezlikten gelmek, insana vicdan azabı çektirir. Derdim, herhangi bir azap çekmemek.. Diyorum ya, “Demedi demeyin..!!!”
Ben kamu adına hizmet ediyor isem arkadaş, görevimi yerine getirmeliyim. Haksız mıyım.???
Gördüğümüz sorun ya da, sorun diye belirtilenleri aktaralım ki, doğrusunu elbet en etkili ve yetkili birimler bilir. “Bu normal, sorun yok” der, bizler gibi, sorunu dillendirenler de bir derin ‘ohhh’ çeker.. Rahatlar…
Yok hayır, denilenler, sorun diye aktarılanlar doğru ise:
“Gereği bir önce yapılır, ah, tüh, falan, filan denilmez sonunda…”
Kimse canını yolda bulmadı arkadaş.. Bir yerdeki belirgin yanlışlıktan, kimse de boş yere ceza ödememeli bence..
Yeşil yandı geçiyorum. Kavşak içinde kırmızı yanmış duruyorum. Ardında, hele bir de onlarca araç var ise bu durumda, kavşak yönüne hızla ilerleyen diğer araçların da vay haline.. Toptan katil olacaklar…
Şimdi yaz aylarındayız. Trafik yoğun bazı noktalarda.. Bahsettiğim iki nokta dışında, öyle çok ki panikleten uyarılar. Hızla gider iken, hız sınırına uyyım diye yapılan acil manevralar, şerit ihlalleri, ani frene dokunmalar..
İşti bu anlarda, buyurun size, arkadan çarpıp, yüzde yüz kusurlu olacağınız kazalar..
Adeta, gelecek okuyoruz direksiyon başında. Tahminlerimiz tutmasa;
“Bu sürücü, sinyal vermeden döner  şimdi..” diye düşündüklerimiz olmasa, her gün, onlarca kazayı kim yapmaz ki..???
Trafik ışıkları, levhalar ve benzeri uyarılar.. Kişinin kafası dalgın, derdi var belli.. Görmüyor ışığı, fark etmiyor levhayı.. Ya dönüşü ani, ya duruşu..
Hele bir de, ışıklı kavşaktan çıkmamak için adeta direnir gibi görülenler. Işık yanıyor, saniyeler içinde kırmızıya dönecek, vatandaşın umurunda değil…
Ardındaki kuyruk uzamış, o geçene kadar kırmızı yanıyor, sonra düdükler düdükler..
Önce yeşil yanan ve sorası kırmızıda bekleten kavşak gerisinde, durumun bilinncinde, ceza yazmak için beklemekten ise, kavşaklardaki kurul ihlallerini yaşayanları da birileri bir görüverse, ne güzel olacak trafik.. Akıp gidecek kendiliğinden..
Düdükler ve benzeri sesli tepkiler olmayacak, sıfır gürültü kirliliği.. Temiz çevre.. değil mi ama..!!!
Bir çoğumuzun dilinin ucuna kadar gelen ve bir türlü söyleyemediklerinden bahsettiğim için bugün, öncelikle affınıza sığınıyorum.
Ne var ki, kamu adına görev yapıyor isek, görevimizi de layığıyla yerine getirmeliyiz bence..
Dilimiz sürçmüş olabilir.. Pot ta kırmış olabiliriz. Öyle ya, biz de insanız..  Hatasız kul var mı koca alemde..
Ne güzel şarkıdır Orhan babadan gelen: “HATASIZ, KUL OLMAZ…!!!”
Hatalar da olacak, hatalı işler de.. Bence önemli olan, “ah be, tüh be”  denilmeden düzelmesi, düzeltilmesi hataların..
Yeni hafta, her birimize yeni mutluluklar getirsin inşallah.. Sağlıklı kalın, maskesiz gezmeyin..
Sosyal mesafeyi unutup, ışıklı kavşaklarda ki araçlar gibi, ard arda şekilde düzen alıp, sokaklarda dolaşmayın derim.. Hoşça kalın….