Bizim imza attığımız bir haber değil. Özetle, o denilenleri bendeniz görmedim, duymadım.
Bizim imza attığımız bir haber değil. Özetle, o denilenleri bendeniz görmedim, duymadım.
Bana ne ki de diyebilirim.. Ne var ki, iktidar kanadından gelince açıklama, haliyle dikkat kesildim. “Ne olmuş acaba..?” diye..
“OVAYI SİYASETE ALET ETME ÇABASI” şeklinde bir anlatım eşliğinde geliyordu karşılık. AK Parti’nin İl Genel meclis üyeleri Av. Ömercioğl ve Şener’ dendi sözler.
“Son günlerde basında Kumkale-Batak Ovası ile ilgili “Sadece ovayı siyasete alet etme çabası” ile yayınlar- söylemler yer almaktadır.” İfadesi eşliğinde bir hatırlatma geçiyordu önce, sonra da şöyle deniliyordu;
“Türkiyemizde önemli bir zirai alan olan ovamızın; Su Meselesi ile gündeme gelmesi ; “SUDAN MESELELERİN” gündem konusu yapılması, siyasi rant sağlanmaya çalışılması gerçekten üzücü.”
Günden olarak tanımlanan, aslında o kadar çok sudan mesele var ki işittiğimiz. Buda ne ki? diyesim gelmedi değil hani.. Sokakta dilden dile dolaşıp, kulaktan kulağa yayılan tonla hikayeleri, ben gibi pek çok meslektaşım dinlemek zorunda kalıyoruz. Bu da bizim işimizin gereği. Sıkılıyor muyuz! Elbette ki..!!!
Neyse, ben denilenlere döneyim. AK Parti’nin Çanakkale İl Genel Meclis üyeleri Av. Tülay Ömercioğlu ve Şener Akçay; “Hepimizin bildiği üzere, yağışsız bir kış geçirildi. Ova ile ilgili planlama Mart ayında yapıldı” diye söze geriyor, Çanakkale ve Çevresi Nisan- Mayıs ayları da yağmur alan bir çevre olmasına karşılık; Kışın kar- yağmur- baharda yağmur gerçekleşmediğini anımsatıyordu.
Şehir merkezinin dışında, bahsedilen bölgelere pek gitmediğimden, ben sadece bize yağan yağışın tanığıyım. Ne çok bekledim, şöyle günler sürecek bir kar yağışı. Olmadı, bereket yağmadı..
Bahsedilen bölgeye de haliyle ne yağış düştü, ne de kar.. Bu konuda en şanslı ilçelerimiz, Biga, Çan, Yenice bir de Bayramiç.
Hazır Bayramiç aklıma düşmüş iken, sayın İl Genel meclis üyelerinin sözleri de Bayramiç denilerek sürüyor ve adeta laf çarptırılıyordu. Nasıl mı? Aynen şöyle;
“Bayramiç barajımız 1 Haziran 2019 yılında doluluk oranı %100 iken 1 Haziran 2020 de %76 dır.Doğa ile ilgili yaşanan olumsuzluktan, bir yerleri hedef göstermenin acizliğini de anlamış değiliz.”
Çarpıcı vurgular gibi, detaylandırılan örneklemeler de vardı dile gelen sözlerde, bahsedilen ir tarih de. AV. Ömercioğlu ve Akçay;
Bir önceki günden bahisle, dün ses veriyordu. “Dün” diyerek. Dedikleri tam da şöyle idi; “Dün, Truva Su Birlik Müdürümüzü ziyaret ederek, bölgemizdeki çiftçilerimizle bir araya geldik. Çanakkale’mizin bereketli tarım arazilerinden olan Kumkale’de bazı siyasilerin, üreticinin domates dikiminden olumsuz koşullardan dolayı(!) vazgeçtiklerine dair bazı söylemlerde bulunmuş olduklarını ve bu konuda da asparagas algılar yaratmış olduklarını üzüntüyle öğrendik.”
Asparagas, genelde biz basın mensuplarının doğruluğu teyit edilmediği ileri sürülen haberleri için dile gelen bir terim. Siyasetçiler için de aynı terimin kullanılması, binim neden ise ilgimi çekti.
Şaka bir yana, teyit edilmemiş bilgi, sıkıntılıdır her vakit. Bizim en çok korktuğumuzdur teyidi zor, teyide muhtaç bilgi,
Sayın Meclis üyeleri; “Hiçbir gerçekliğe dayanmayan, tamamen karalama politikası amacıyla oluşturulmak istenen bu algıdan vazgeçmelerini, daha adil ve gerçeğe dayanan politika izlemelerini tavsiye ederiz.” Diyerek, siyasete çağrı getiriyordu dün..
Bence de güzel bir çağrı. Lakin, benzer tutum ve davranış herkes için geçerli olmalı. Öyle değil mi?
Bu arada, Sudan mesele vurgusu günün bence manşeti olmalı. Neyse, ben döneyim denilenlere;
“İlgili alana gelen su” denilerek, bahsedilenlere atıfta bulunuyordu Meclis üyeleri Ömercioğlu ve Akçay, sonra da; “ Bayramiç’ den çıkıp 100 km. lik yoldan geçip; bu 100 km üzerindeki alandaki zirai alanı da sulayarak gelen bir alandır. Bu alan üzerinde tüm zirai alan sulanmaktadır.
Truva Su Birlik; Azalan su seviyesi ile tüm alanı, Ekim ayına kadar zirai hedefteki tüm ürünü somuna kadar alabilmek için planlı sulama yapmakta , tüm ürünü alma çabası ile ürüne yeterli sulama işlemini gerçekleştirmektedir.
Bölgemizde bu yıl üreticilerimiz çeltik 1778 hektar, mısır 3244 hektar, sebze 876 hektar, hububat 108 hektar, meyve 2337 hektar yem bitkileri 1264 hektar olarak üretime devam ediyor.. Bayramiç barajımız 1 Haziran 2019 yılında doluluk oranı %100 iken 1 Haziran 2020 de %76 dır. Öncelikle tüm siyasi görüşlerden azade, kişisel farkındalık her konuda olduğu gibi bu konuda da çok önemlidir. Suyun tüketiminde, israfa dair hassasiyetlerimizi belirttik. Bu belirtmeler bizim öngörüsüz olduğumuz anlamına gelemez, bilakis öngörülü davrandığımızı önümüzdeki günlerde hiçbir mahsulün sususuz kalmaması çabasına yöneliktir. Bölgemizde hiçbir mahsulün susuz kalmayacağı inancındayız ve çalışmalarımız bu yöndedir. Bizler dün olduğu gibi, bugün de konulara sahalara inerek hakimiz....” diyorlardı. Rakamlar vererek.
Dahası sözler de ediliyordu. Üreticiye dairdi bu sözler. Nasıl mı? Aynen şöyle;
“Çiftçilerimizin Bayramiç barajımızın önümüzdeki yıllara göre, su doluluk oranı için daha fazla hassasiyet göstermelerini rica ediyoruz.
Ayrıca bölgenin sulama kanallarının 10 yıl önce dikim şartlarının pamuk, domates üretimine yönelik olmasından dolayı şimdi ise bölgenin üretim olarak çeltik, mısır gibi üretime yöneldiğinden dolayı bölgemizde geçmişte açık sistem sulama projesini nasıl kazandırdıysak, önümüzdeki yıllarda da kapalı sistem çalışmaları üzerinde gerek vekillerimizle, gerek ilgili bakanlığımızla konuyu takip edeceğiz.” diye..
Bu arada, hiçbir meseleye, sudanmış gibi bakmamak gerek. Haksız mıyım? Sonuçta su hayattır.. Asla olamaz onsuz..