İnsanlarımız kısa söylemli “ağızlardan” hoşlanıyor mu diye sorsam
İnsanlarımız kısa söylemli “ağızlardan” hoşlanıyor mu diye sorsam, “evet” yerine “HE” diyenleriniz, olduğu gibi “okey” diyenleriniz de olur.
Dil anlaşma vasıtası olduğuna göre; hemen nasıl olsa anlaşıyoruz diyenler, hemen söze atılırlar da sözün gerisini getirmekte zorlanır dururlar… Bu zorlanan, zorlandığının farkında olmayanların, nasıl horlandığını bir görseniz…!?
Dili bilmeyenlerin, dilim dilim olduğunu görünce, utancımız olur ya, dedi-kodu-ya başlarız ya ! Biz de o zaman onu gruptan atmanın-dışlamanın zamanı geldiğini görünce KAKTIR-GİTSİN der, işi bitiririz… Bu söylem İç Anadolu’da, Kıbrıs Türkleri’nde çok sık kullanılır… Açamadığı kapıya, istemediği adama, iş yapmayan hayvana, değer vermediği-beğenmediği tiplere bu çok söylenir; kaktır-gitsin…
Alış-veriş merkezlerindeki, kafelerdeki, lokantalardaki zor açılan kapılar için İTİNİZ-ÇEKİNİZ yerine kullanılır.
Kaktırmak fiilinde istemeyen-arzulamayan-benimsenmeyen anlamı yatar, önemsemediğiniz ortaya çıkar, o kişiye veya nesnelere bakış tarzınız değerlendirilir. İşte, tam da bu noktada sizin de değeriniz-kişiliğiniz tartışmaya açılmış, ONUR kırcı bir ifadenin neresinde olduğunuz gözlemlenmiş olur…
Bu onur kırıcı ifadenin karşıtı olarak da söylenen ÇEKTİR-GELSİN’deki her iki söylemde de karşı tarafa kişilik kazandırma yoktur…
Kullandığımız kelime veya kelime grupları kişilik kazandırmada çok etkindir…
Dili kullanmanın üç şartı olmalı:
Sesini kullanma, kelime bilgisine sahip olma ve beden dilini iyi bilme. Bunu kendinde sorgulayan, Türkçe’nin kuralları ve kullanımıyla ilgili okulda edindiği bilgileri günlük hayatta uygulayan kişilerin, ne iletişimde, ne de yaşadığı süre içinde sorunu olacağını düşünmüyorum.
Yalnız, bu üç şartın İLKOKUMA-YAZMA öğretimi yapanların çözümleme tekniğini uyguluyorsa SES tanıma çalışmalarında, SES TEMBELLİ yöntem (harf yöntemi) uyguluyorsa, çocuklara sesler verilirken, öğretmen tarafından kullanılmalıdır. Bunu beceremeyen öğretmenler olursa, yapılacak eylem belli KAKTIR-GİTSİN, beceren öğretmen arkadaşlar varsa ÇEKTİR-GELSİN… Lâkin, burada da öğretmen, maalesef kendi olamıyor, halbuki biz KENDİ OLAN öğretmenden yanayız…
Okula gitmeyip de dilini çok iyi kullananlar değil, okula gitmesine rağmen dilini kullanmayanların da çoğunlukta oluşları bizleri korkutuyor, düşündürüyor; bir eğitimci olarak yanlış kullananları eleştirme gibi hakkımız olduğunu hem öğrencilerimiz hem de iletişim içinde bulunduğumuz topluluk için zorunlu görüyoruz.
Dil ile derdimiz çok, dili kullananlarla işimiz çok; hele bir de eğitimli-eğitimsizler var ki !.. Biraz önce genel ağda gezerken (ınternette sörf yaparken), adamın biri (teki desem olmuyor, canlı-cansız) güç noktasında (power point) –LAŞ diye bir ekten söz ediyor, -LAŞ diye bir EK yok; -la isimden fiil –ş fiilden fiil (işteşlik-karşılıklı) eki var. Örneğine baktım “telefon-laş” bizim geçmişte bayram günlerinde yazdığımız bayram -la-ş fiilinde “-Ş” sesinin önemini belirtmiş, bireysellikten uzak, karşılıklı anlamında toplumsal değerini de açıklamıştık…
-LA, -Ş eklerini –LAŞ diye kullananlar, kendilerini LEŞ ettiklerinin farkında olsalar ya !?..
Bunu bilip de kullananlara teşekkür etmek, bilmeden kullananları da ÇEKTİR-GELSİN demek, onda işlenecek cevher olduğunu bilmek ve ona da bunu hissettirmek hoş bir görev olur…
Bu gün dile takmadım, ama taktırlar… Hele bir de unvanları böyük, kendileri küçük olanların MESELÂ-ÖRNEĞİN kelimesiyle anlatım yapanları var ya !.. bilgi yüklerine de hayran olmamak mümkün değildir…
Yabancı dille konuşanların bilhassa İngilizce konuşurken, karşısındaki kişiye yerli-yersiz kendi söylediklerini onaylatmak için OKEY demesi, OKEY oyunundan farksız değildir. Bizde bunun karşılığı olarak ANLADIN MI diyerek, anlatamadığını saklayanlardan FARKI var mı ? hayır.
Her anlatımın sonunda OKEYYY olursa, karşı taraf anlamayan APTAL olur. Bir cevap edatı olarak kullanılan bu kelimenin EVET için mi, ZEVK için mi kullanıldığı karıştırılır. .?!
Kaktır-gitsin, çektir-gelsin; Girne’de LAVASH denilen yemek yerindeki kapılarda yazılı olup müşterilere farklılık yaratmak isteyen bir Türkçe AĞIZI kullanılmıştır diyerek hoşgörüyle bakınca, gülümsersiniz. Sürekli kullanılırsa -tır,-tir eki, birilerini farklı çağrışımlara götürür…
Biz, yarın KKTC’ de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir dilekle, yazımızı noktalayalım mı?..
KKTC seçmenleri, Kıbrıs Türk’ü için hayırlı-yararlı olacağına, inandığı adayına ÇEKTİR-GELSİN, güvenmediği adayı için de KAKTIR-GİTSİN-i nezaketle yapması dileğiyle !..
11.10.2020
Dr. Hayrettin Parlakyıldız
Kıbrıs İLİM Üniversitesi
E-posta: hparlakyildiz@mynet.com