Örneği adım başka bir sektörde atılmış olsa idi, neler olurdu?
Örneği adım başka bir sektörde atılmış olsa idi, neler olurdu?
Ağaçları ben kessem mesela.. Burası hoşuma gitti. Buraya konteyner yerleştireceğim, ya da prefabrik ev oturtacağım deyip kessem ağaçları, alan açsam kendime.. Hem de, bir başkasının kullanımındaki araziye..
Adam eline silah alıp, çekse vursa beni, sanki vallahi haklı.. Öyle ya, nasıl iş bu..
Bizim apartmanın bahçesine, hiçbir sakine sormadan, kedi köpek yuvası konuşlandırmaya kalktım, dünya laf işittim ve surat çektim.. Keşke, pervane taksaymışım. O dönerdi öyle kendi kendine, bakardım bende, vakit geçerdi..
Hele, enerji üretecek şekilde bir de dinamo eklesem, oturtsam şöyle pervanenin bir kenarına, 12 volt kadar elektrik üretsem, geceleri bahçede ve ya apartman içlerinde yanacak lambaların tüketimini bedavaya getirtirdim ya neyse..
Bu ne suskunluk şimdi? Çevrecilerin de sesi çıkmıyor, vallahi çok grip..
Bir maden sahası içine, 10 küsür tane tribün kuruluyor, sanki hiç ağaç kesilmediği gibi, doğanın bir kısmı da hiç betonlaşmıyor gibi..
Lafın tamamı, anlamayana anlatılır. İyisi mi çok da uğraşmayayım anlatmakla.. Anlayan anlasın ne yapayım şimdi..!
Bir kuytu köşede yükselecek pervanelere bakar bakar, “başım döndü, oh ne güzel..” deriz mesela, kötü mü..!
Baş dönsün diye, onca alkol tüketip, masraf etmekten iyidir, dönen pervanelere öyle bedavadan bakmak.. Ne de olsa, doğal kafa yapar dönen pervane.. Hem de beyaz enerji üretecekmiş oh ne ala..
Şaka falan demiyorum, şaka da yapasım hiç yok ayrıca.. Herkesin derdi kendine sonuçta..
Ben tepki verecek değilim ya hep, azıcık da başkaları koysun taşın altına elini. Öyle hoş geliyor davulun sesi, uzaktan uzağa çalınca, yaklaş bak nasıl da kafa şişiriyor vurulan, üstelik ritimsiz her tokmak..
LODOS GELDİ LÜFER YATAKLAR ARTIK…
Pek hoş gelen bu anlatımı işitti dün kulaklarım. Lüferi severim, tutmayı da, yemesini de..
Palamut birden kesinci, ustalar söylemişti geçende: “Lüfer girmiş boğaza, palamut şimdi firarda” diye.. Sonra iyici kulak verdim dile gelen usta sözüne..
Tutmasına bayıldığım Lüfer için ediyordu tahminini.
“Bu yıl fazla olacak bereket.. Kıyıları basacak, Sarıkanat, Lüfer..” vurgusu ile gelen tahmindi hayli beğeni toplayan..
Lüfer avcısı ayrı bir keyif alır, tuttuğu anlarda.. Oltaya takılan öyle bir dellenir ki, kıyıya varana dek su üstünde sörftedir yakalanan her lüfer.. Ne keyiflidir işte o anlar.. Düşünsenize koca Lüfere, Denizin padişahına sörf yaptırıyorsunuz uzaktan uzağa..
Aklıma ne sohbet konuları geldi şu an.. Şunun şurasında, 2000’ li yılların başında, her akşamki adreste, Donanma ile Şakir’ in arasındaki lüfer oltalarının takıldığı dileklerin başında, ne gırgır ne şamata.. Yok senin ki büyük, hayır benimki diye, karşılıklı ele alınıp gösterilen koca koca Lüferler..
Bu arada, kaza buya oltaya takılan Kuyruğu ölüler, Vatozlar ve de Ahtapotlar.. Ahtapot deyip geçmemek gerek, zordur kıyıya çekmesi. Yapışır taşlara, hadi çek bakalım çekebilirsen..Hadi çektin, kurtar bakalım şimdi yapıştığı taşlardan..
Sezon açıldı açılacak yani, Lüfer avı hem karadan hem denizden.. Kimi olta ile sandaldan, kimi karadan kamış.. Bekle bakalım saatlerce, çek ayazı içine..
YAĞMURLAR OLMASA..
‘Gittiğin yağmurda gel’ diye başlayan o şarkı..
Yahu hanidir yağmur yoktu, giden nasıl gelsin ki?
Tuhaf olacak belki, kar yağmadan dolmazmış baraj.. hani şu sıralar çok dile gelen, “Baraj kurudu” tespitlerine istinaden söyleyeceğim, zormuş yani sağanaklar ile barajın dolması..
Suların yürümesi lazımmış yer altına.. O’nun için de kar lazımmış.. Yani, dua etsek de yağmur için, anlaşılan nafile.. O halde, kar duası yapalım. Var mı sahi kar duası bilen..!
Yağmur duası olduğuna göre, kar duası da olmalı yalan mı..
Bugünlerde bir tuhaflık var bendenizde.. Aklıma gelen her konuyu, ayırmadan yazasım var..
Öyle çok ki meseleler, hangi birinden söz edeyim ben..!
Sıralamaya kalksam, öncelik sırasına göre, bence hepsi de hayli önemli.. Sıralaması mı olur meselenin. Mesele.. adı üzerinde..
Öyle çok ki aslında bahsedeceğim meseleler, vurdum duymazlıklarla başlayanlardan mı bahsetsem acaba.. Vuruyorsun duymuyor, hissetmiyor. Sahi, bu nasıl mesele..!
Alışmış demek ki, arsızlaşmış. Vuruluyor da, işitmiyor, hissetmiyor, tınlamıyor..
Güzel haber, Lüfer akını başlayacakmış..
Kötü haber, dönen pervanelere dikkatle bakma, baş döndürüyormuş..
Lüfer narları irileşmiş, şöyle ızgara Lüferin üzerine sıkılacağı vakti bekliyormuş.
Sonrası mı? Afiyet olsun..!