Ey COVİD-19, sen GAZİ’yi tanıyor musun, ey kovulmak istenen İT, sen GAZİ nedir, biliyor musun, ey herkesi, her ülkeyi ESİR alan eli kovalı İT, sen GAZİNİN esir olmaya karşı verdiği mücadeleyi duydun
Ey COVİD-19, sen GAZİ’yi tanıyor musun, ey kovulmak istenen İT, sen GAZİ nedir, biliyor musun, ey herkesi, her ülkeyi ESİR alan eli kovalı İT, sen GAZİNİN esir olmaya karşı verdiği mücadeleyi duydun mu?..
Ey COVİD-19, sen GAZİ’nin 1920’de esarete meydan okuyarak, Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi açtığından haberin var mı, sen açılışa katıldın mı ?.. Katılamazdın, çünkü sen MİKROPLUK yapıyordun, herkesi birbirine düşürüyor, arkasından gülüyordun? Katılamazdın, çünkü herkese PEÇE taktırıp kendin MASKELİ dolaşıyordun…
Maske, tüm mikropların ortak yüz kapatma oyunuydu, sen de bunu iyi biliyordun, bu MİKROPLUĞU yaymak için adınıza GARİP dendi, Garipleri GRİP yaptın, covidciler kaymağa, COVİD pozitifleri toprağa gitti.
Sen bunları yaparken Ankara’da GAZİ, peçeleri takmadan, TAKIM elbise giymeden oturum yerleri için koşturmadan; kimileri evinde kimileri iş yerinde GİYİM özgürlüğü içinde SEMPOZYUMA katıldı, geçmişte aranan kıyafetler COVİDE bırakıldı, sakallı gençler bildirilerini bildirdiler…
Bunu neden yapıtlar ? XII. Uluslararası Dünya Dili Türkçemiz sana inat, senin uluslararasına tavır aldılar, seni ülkeden çıkarmanın yolunu TÜRKÇE’de buldular… Türkçe’yi kullananlarının SESLERİ iyi çıkarırlar, telaffuz ederlerse, COVİD-19 merhaba demeyecekler… Aşı yerine “Türkçenin Gizemini” bulmaya çalışıyoruz…
Evde karantinada olanlar bildirileri izlediler. Açılış töreni yapıldı, bizler törene katılmak için ZOOM aradık, geç bulduk, bereketki AÇILIŞ oturumunu izledik. Katılımcıların, konuşmalarından yaptıkları sunumdan BİLGİLENDİK… Bilgeler konuştu. Karabağ için coşuldu, Dünya Dili Türkçe’de buluşuldu. Prof. Dr. Ahmet Bican Ercılasun, yeni bilgilerle diller coğrafyasında gezerken ÜNLÜ-ÜNSÜZleri küsmemeleri için barıştırdı…
Oturum başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Güzel, dünden bu güne Türkçenin geliş yol haritasını çizdi, aynı masada olan kadim dostlar, GAZİ’nin otağında evdeki izleyicilerine heyecanlı anlatımlarıyla merhaba diyerek; ZOOMU yormadan, Prof.Dr.Celâl Demir sözü aldı, SÖZLÜKLERE selâm gönderdi…
Öğlen oldu, herkes evinde davetsiz DAVET içinde sofraya oturdu, Kıbrıs ağzıyla evciğinde yemekçiğini yedi…
Öğleden sonraki oturumlara yine koşturmadan, ama ZOOMLA buluşma telaşı içinde genel oturumlardan ÖZEL oturumlara kavuştuk… GENCE Salonunda 4. Oturuma oturduk, Girne rüzgârının ZOOMLA azizliği, oturum başkanımızın rahatlığı arasında konuşmamızı yapamadık. Genç akademisyenlerimizi dinledik, Türkçe anlatımları içinde konuşma hassasiyetlerine kulak verdik…! Yeni nesil (!) akademisyenler nasıl olur diye düşündük.
Sempozyum hazırlamanın zorluğunu biliriz, COVİD-19 pozitif korkusunu anlarız, zamsız ZOOMUN azizliğini tahmin ederiz de E-POSTA denen sempozyumla ilgili iletişim adabının önemli olduğunu da hatırlatmakta beis görmeyiz…
Başka bir oturumla da ikinci-üçüncü gün buluşma fırsatını bulduk, Yeni unvanıyla Prof. Dr. N. Kemal Şahbaz arkadaşımızın “KONUŞMA” eğitimi ağırlıklı toplantısına konuk olduk, vefalı karşılama içinde izledik, birkaç söz de bizler söyledik.
Girdiğimiz birkaç oturumda dinlediğimiz konuşmalarda, geçmişte yazdığımız “Bazı Kelimeler Neden Ayaktalar !?” köşe yazısının isabetini anımsadık. Eş anlamlı kelimeler hâlâ birbirine yer gösteriyor, kimin oturacağına karar veremeyince de beraber oturuyorlar..!
Genelde sunulan bildiriler, Türkçe Eğitimi bağlamlı olmuş, bu iyi gelişme. Düzenleme komitesi elbette yorulmuş, her sempozyumdaki gibi… Bunda COVİD -19 korkusu, bilgi-işlemini işletmiş… Oturumlara konan teknik sorumluların işlerinin kolay olmadığı da kesin; bu zorluğu aşan gençlere teknik desteğini aldığımız Ömer Çelik arkadaşın şahsında teşekkür etmek, biz katılımcılara düşmez mi?..
Sempozyum oturum salonlarına Azerbaycan ve Karabağ hassasiyetine isimlerle damgasını vurması, yaşanan bir olayla “iki devlet, tek millet” anlayışını güncelleştiriyordu. Önceki sempozyumlarımızda bu hassasiyetleri coğrafi-tarihi-kültürel olarak anımsamak da güzel olur.
Kapanış Oturumu, değerli ve tecrübeli akademisyen Prof. Dr. Leylâ Karahan başkanlığında yapılırken, oturuma güncel bir konuya dikkat çekerek, herkeste içselleşen Karabağ üzerine yazılmış olan dörtlüğü duyarak ve duyuran Karahan hocamızın paylaşımı da ayrı bir renk, ayrı bir tat, anlamlı bir mesajdı.
Değerlendirme konuşmalarında geçmişte yapılan çalışmalar hatırlatılarak, bu sempozyumla bütünleştirilmesi yoluna gidildi. Bir farklılık, Prof. Dr. Ahmet Buran’nın bu dünyada kullandığımız dilimiz ile ahiret diline olan İRONİK yaklaşımı dikkat çekiciydi…!?
Sonuç olarak; yapılan bütün çalışmalar bir emek ürünüdür, eksiği elbette olur, ama her yeni sempozyuma giderken, önceki sempozyumlardan edindiğimiz deneyimlere de hem katılımcılar hem düzenleyiciler olarak dikkat etmek, genç akademisyenlere yol gösterici olacaktır.
TBMM açılışının 100. yılında bu sempozyumu üstlenmek için Samsun’da danışma kurulundan, Gazi Üniversitesi adına dilekte bulunan eski rektör, kadim dost Prof. Dr. İbrahim Uslan ile bunun gerçekleştirilmesini sağlayan bugünkü rektör Prof. Dr. Musa Yıldız’a ; düzenleme kuruluna ve arka plândaki ADSIZ kahramanlara, bir katılımcı ve danışma kurulu üyesi olarak Girne’den selâm ve sevgilerimizi iletmek de bizim VEFA borcumuzdur.
Unutmayın ki, VEFANIZ olmayınca SEFA süremezsiniz…
XIII. Sempozyuma COVİD-19’u Ş.Karahisar-İç Anadolu ağzıyla evlerden HEYİKLEMEDEN (korkulu gözletmeden) katılmak dileğiyle !..
25.10.2020
Dr. Hayrettin Parlakyıldız
Kıbrıs İLİM Üniversitesi
E-posta: hparlakyildiz@mynet.com