Bunlar; kimilerinde huzur, kimilerinde zuhur (ortaya çıkma), kimilerinde fütur (umutsuzluk, usanç), kimilerinde bilinç, kimilerinde linç (hiddet-şiddet), kimilerinde güzellik-mutluluk yaratır…
Bunlar; kimilerinde huzur, kimilerinde zuhur (ortaya çıkma), kimilerinde fütur (umutsuzluk, usanç), kimilerinde bilinç, kimilerinde linç (hiddet-şiddet), kimilerinde güzellik-mutluluk yaratır…
Yıl içinde bir gün yok ki kutlanmamış veya anılmamış olsun. Bazı günler vardır ki, insanı anlamlı kılar; hayatına yön verir, ÖN verir, heyecan verir… Dünü anlamlı kılan bu güne anlam kazandıran bir özel günle MERHABA !..
3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER günü !...
Bu ifadeden şu anlam da çıkar mı, çıkar… Dünyada insan yaşamını ENGELEYEN engelsizlerle karıştırmayalım… En tehlikeli olanı da BU !... Bunlar, dünyayı BEŞ olarak kabul edenler olabilir, ama dünya BEŞTEN büyük ENGELSİZLERLE sanki, daha güzel mi olur bilemem, ama Engelsiz engellilerin, kalplerden sevgiyi, beyinden düşünmeyi kaldırdıkları kesin…
Biz dönelim, ENGELLİ, ENGELSİZLERE !?..
Yaratılışın içinde yer alan her canlı bizim baş tacımızdır. Yeter ki, hırslarımız bu öne geçmesin, yeter ki, duygusallığımızı-mantığımızı köreltmesin, yeter ki, bizi, BEN yapmasın…!?
ENGELLİLERİN ACINMAYA İHTİYACI YOK, ANLAŞILMAYA İHTİYACI ÇOK ..!
UNUTMAYINIZ Kİ, hepimiz POTANSİYEL engelliyiz ...?!
ENGELLİLER, ENGELLERİ aşarken YORULMUYOR da, biz ENGELSİZLER, ENGELLERİ niçin AŞAMIYORUZ, ACABA ?!...
Burada kendimizi de bir Türkçe Eğitimcisi olarak yargılıyor ve eleştiriye tabi tutuyorum…
Biz bu insanlarımıza (çocuklarımıza-gençlerimize) TÜRKÇEMİZİ ne kadar anlatabildik, biz bunlara İlkokuma-Yazma öğretimini ne kadar verebildik, bunlarda söz varlıklarımızı-dilin kurallarını ne kadar etkin kılabildik? diye düşünüyor; bu eksikliğimizi gidermek için bazı çalışmalara merhaba diyerek, 2011 yılının mayıs-haziran aylarından birinde Lüleburgaz’da bir REHABİLİTASYON Merkezinin konferans davetinde iki akademisyen olarak kendimizi bulunca, kendimi yargılama sürecimizin de o zamandan itibaren başladığını sizlerle paylaşmak istedik
Engellilerimizin, ENGELLERİNİ aşmada en önemli faktör; kişisel-ailesel-çevresel ACIMA-ÜZÜLME ve Allah size SABIR versin anlayışlı DUYGUSALLIĞI bırakınız. Onların bizlerle aynı kimlikte aynı kişilikte aynı beceride büyük başarılara İMZA attıklarını aşağıdaki bir ANIDA bulacaksınız…
Onların bizlerle beraber olan beceri-başarı gücü olduğunu unutmayınız…
Kalbinizde. BEYİNİNİZDE oluşan ENGELLERİ atınız, başarıyı kutlayınız ve SEVİNİZ !..
"ENGELLİLER Günü'nde" engelsizler DÜŞÜNÜNÜZ !!!...
HAYAT GÜZELDİR !...
“ Japonya’da bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş. Sol kolunu kaybetmesiyle bu hayali de yıkılan çocuğun babası, Japonya’nın ünlü bir Judo ustasına giderek yardım istemiş.
Usta ertesi günden itibaren tam on yıl boyunca çocuğa tek bir hareket öğretmiş ve her gün bu hareketi çalışmasını istemiş.
Çocuk zaman zaman hocasının yanına gitmiş.
“Bu hareketi öğrendim başka hareket göstermeyecek misiniz” diye sormuş.
Hocanın cevabı: “Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz” olmuş.
2 yıl, 3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10’uncu yılını doldurmuş. Bir gün hocası yanına gelip “Hazır ol” demiş “Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın.”
Delikanlı şaşırmış. Hem sol kolu yok hem de judoda bildiği tek hareket var. Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş ama hocasına saygısından ses çıkarmamış. Delikanlı ilk müsabakasına çıkmış.
Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. İkinci, üçüncü maç, çeyrek final, yarı final derken final maçına çıkmış. Maç başlamış. Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış. Rakibini yenmiş ve şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş ve;
“Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım” diye sormuş.
Hocası da:
“Bak oğlum, 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir, İkincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir” demiş.
“Bazen farkına varmasak da eksik gördüğümüz taraflarımız aynı zamanda en güçlü taraflarımız olabilir.”
“Ama yeter ki bu eksiklik ZİHİNLERDE olmasın!” (ALINTI)
Dünya Engelliler Gününde, ENGELLİ insanlarımızın eğitimine kendini hem meslek olarak hem sosyal kadın ve erkek olarak ADAYAN özverili çalışanları kutluyorum...
Biz öğrenciyken, hocamız Mehmet Ali TANYERİ’nin bize derse girişinde söylediği şu anlamlı söze, bu günde dikkatinizi çekmek istiyor;
hocamızı da rahmetle-saygıyla anıyorum !...
"ANLAMAK MI ?
YOK ÖYLE BİR ŞEY,
HAYATI YAŞAMADINSA !..."
KKTC’den SEVGİLER...
05.12.2020
Dr. Hayrettin Parlakyıldız
Kıbrıs İLİM Üniversitesi