Bir büyük şehirden genel bakış mı desem acaba..!!!

Bir büyük şehirden genel bakış mı desem acaba..!!!
Yazıya dökülen düşünceler, bir sanayi şehrinden gelince, haliyle odaklandık ifadelere..
Konuk yazarımız diye sık bahsettiğim, Kayseri’den Mehmet Uzel ağabey döktürmüş yine.. Kendisi mesleki büyüğüm.. Henüz çok olmadı tanışalı, bir yıl kadar.. Lakin, meslek üzerine frekanslarımız acayip örtüştü kendisi ile..
Sanayi, Ekonomi ve Lokomotif ilişkisi üzerine kaleme alıklarını bir solukta okudum Mehmet ağabeyin..
Attığı başlık pek çarpıcıydı bence.. Şöyle geliyordu vurgusu;
“İNŞAAT SEKTÖRÜ FELÇ…”
 Sonra da başlıyordu aklından geçenleri yazıya dökmeye, düşünceleri kaleme almaya..
“Ekonominin lokomotif sektörlerinden olan inşaat, son zamanlarda sıkıntılı günler geçirmektedir.” diye altını çiziyordu gözlemlediklerinin. Ardından da açık sözler geliyordu Mehmet ağabeyden.
Şöyle diyordu yazısında; “Özellikle kamu yatırımlarının önemli ölçüde durması, sektörü de darboğaza sokarken, işsizliğin de artmasına yol açıyor.
Mühendisten vasıfsız işçiye kadar sektördeki herkes işsiz kalma tehlikesi yaşıyor..
Bu konuyu yakın dostum olan Türkiye'nin en büyük inşaat ve mühendislik firmasının,  konunun da uzmanı bir isimi ile yaptığım görüşmede irdeledik.
Her yıl üniversitelerden 12 bin inşaat mühendisi mezun oluyor. Eskiden genç mühendisler iş arar iken, şimdi 15-20 yıllık mesleğinde çok başarılı mühendislerin bile işsiz kaldığını söyledi..
 Türkiye'nin mühendis ihtiyacının planlanarak, üniversitelerin kontenjanlarının ona göre belirlenmesi gerektiğini ifade eden Mühendis dostum, İkinci Öğretim bölümlerinin derhal kapanmasını istiyor.
‘Üniversite giriş sınavında 4-5 matematik sorusu çözülerek mühendis olunamaz.’ da, diyor mesela..
 Evet.. Etrafımda 15-20 yıllık başarılı inşaat mühendisleri iş arıyor.. İnşaat sektörünün anladığım kadarıyla 2 temel sorunu var.
Birincisi, özellikle kamu yatırımlarının büyük ölçüde durmasından kaynaklanan sıkıntılar.
Diğeri de, üniversitelerin inşaat mühendisliği bölümlerinin her yıl 12 bin mezun vermesidir.
Her yıl bu kadar mühendise nasıl iş bulacaksınız?
Eskiden genç mühendisler iş arardı, şimdi 15-20 yıllık başarılı mühendisler bile işsiz kalabiliyor.
Son zamanlarda kamu inşaatlarının ödenek sıkıntısı nedeniyle durması konusunda çok yakınan mühendis arkadaşlar var.
İnşaat sektörünün büyük bir kısmı kamu yatırımlarından oluşuyor.Kamudaki inşaatları durdurmak belli bir orana gelmemiş inşaatlarda  ödeneklerin durması müteahhitlerde ciddi sorun yaşatıyor.” İfadeleri ile ikili sohbet sırasında irdelenen konuyu özetleyen Mehmet ağabey, devam ediyordu daha da açık anlatımlarına.
Mesela, şöyle bir cümle kurmuş yazısında; “İnşaat yarıya gelmiş ama ödenek kesiliyor.
Bu durumda mühendisi, işçisi, formeninden şantiye şefine kadar işsiz kalması anlamına geliyor.
Sektörde çok ciddi şekilde işsizlik var. Kamu yatırımları böyle devam eder ise, sektörden ekmek yiyen çok vatandaş işsiz kalacak.
Yaşanan sorun zincirleme olarak herkesi etkilediği gibi 120 sektörle iş yapan firmaları da etkileyecek..”
Denilebilir ki, bu bir öngörü.. Peki ya, ya öyle olur ise..?
Sonrasını, yaşayıp görürüz ya, neyse.. Benim şu an odaklandığım, Mehmet ağabeyin kaleme aldıkları. Her ne kadar buram buram öngörü içerikli olsa da, bence bunları da bir düşünmek gerek.. 
Yazısının kalın bölümünde; “Son 10 senede inşaat sektörü çok büyüdü.
Para da kazandı. Hep büyüdü konut fiyatları da hep arttı.” diyerek söze başlıyor ve ekliyordu Mehmet ağabey;
“Piyasada o zamanlarda herkesin yaşam kalitesi daha yüksekti. Bu on yıllık süresinde,15 yıl önce 100 bin TL olan 4+1 lüks dairenin fiyatı 1,5 milyon TL ye dayandı. Normal orta halli bir daire 900 bin TL civarında,Bu şartlarda kimsenin ev alma şansı kalmadı. Ancak bu süreçte banka kredileri düşük olduğu için,sektör canlı olduğu için,müteahhit de para kazandığı için,artışları sektör kendi içinde absorbe edebiliyordu.Şu an faizler yüksek.Sanayi ve ticarette eski karlılık yok.Şu an herkes şikayetçi,hayat pahalılığından..” diye…
Hayatın büyük bir bölümünü pahalı kılan bir başka sektör var aslında bence..
Diyebilirim ki, fırsatçılık sektörü.. Haksız mıyım..!!!
Bu sektörü, sabahtan akşama dek eleştirenler var sokakta. Ben de dahil, fırsatçıları çok iyi görüyor ve tanıyoruz..Bu günler geçecek ebet.. Benzeri fırsatçılığı, Çanakkale’ yi vuran bir kış gününde, günlerce hayatta tutmuştu birileri.. 10 kuruşluk mumu, 10 liraya satanlar vardı misal o günlerde..
Daha da uzatmayayım meseleyi.. Herkes farkında ve herkes güzel dualar ediyor o fırsatçılara..
Güne noktaya atmadan evvel, yine diyelim; “Maske, Mesafe ve Hijyen..” diye. Haydin hoşça kalın, sağlıkla kalın..