Korona illetine çözüm olacağına kesin gözüyle bakılan aşı müjdesi, dünyanın dört bir köşesinde heyecan yarattı malum.. Bizde de aynı heyecan..

Korona illetine çözüm olacağına kesin gözüyle bakılan aşı müjdesi, dünyanın dört bir köşesinde heyecan yarattı malum.. Bizde de aynı heyecan..
Lakin, bizdeki heyecanı kursakta bırakan bildik hamle gelmez mi hiç?
Geldi elbet.. Onlarca muhalif görüş ve düşünce..
Yahu, şunun şuasında, insanlar ruhen rahatlamıştı.. Nereden ürettiniz hemencecik, “yok efendim aşı güvensiz, güvenli olması için süre gerek..” falan filan sözlemlerini. Sanırsınız, herkes daha önce aşı üretmiş ve konunun uzmanı.. Bizde konu olsun yeter ki, tak diye yorum getiren milyonlarca uzmanımız olur an itibari ile.. Kader işte, hastalık öldürmese de, ileri geri söylenenler sinir katsayısını arttırır ve belki de şeker yüksekliğinden, tansiyon fırlamasından tangırt öte tarafa…
Birilerinin ya da bazı kesimlerin bile bile muhalif tutumlarına, bence yetkili bir ağızdan gelen bahsedeceğim şu sözler, en güzel yanıt olmuş..
Aktaracağım o sözleri, ancak; önce kendimce görüşlerimi ifade etmez isem, çatlarım orta yerimden çat diye..
Peki peki. Uzatmayacağım ve o sözlere dönüyorum hemencecik. 
Dışişleri Bakan Yardımcısı sayın Kıran: "Şu anda 16 aşı adayımız var" açıklaması ile, aşı beğenmeyen cuklara,  istemezuk çulara güzel laf etmiş öyle değil mi..!!!   
Daha da sözler etmiş sayın Bakan yardımcısı. Sadece aşı üzerine değil, bir başka mesele için de sözler yani.
Demiş mi mesela; "Mevcut ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi eğilimleri maalesef daha da artıyor"
Unutmadan, bir de şöyle bir başlık açmışlar kendileri.. "BM gibi uluslararası kuruluşlar bu sınamalara yeterince hızlı yanıt veremiyor."  Vurgusu beraberinde.
Ben bunları nereden mi biliyorum? Nereden olacak efendim, Başkent gündemine göz atmayı kendime vazife edinmiş olmamdan dolayı biliyorum..
Başkent gündemine, hemen her gün göz atıyorum. Neler oluyor, neler söyleniyor diye.. Özellikle de politik gelişmelere pek ilgiliyim bendeniz.
Abonesi olduğumuz İHA’ nın bizlere servis ettiği bültenlere, hemen her gün göz atmadan duramıyorum.
Ankaralı meslektaşım, Hülya Keklik’ in haberini okuyunca, Aşı üzerine denilenleri ve dahası sözleri detaylıca gördüm ve pek ilgimi çekti. Aşı müjdesi, hepimizi yakından ilgilendiren bir gelişme sonuçta..
İşte bu konuda, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, "Türkiye'de bilim adamlarımız milli aşımızı geliştirmek için çalışıyor.” vurgusu ardından,  
“Şu anda 16 aşı adayımız var. Bunlardan 13 tanesi Dünya Sağlık Örgütü listesinde yer alıyor.
Amacımız bu aşıları ihtiyaç sahibi tüm ülkelerle paylaşmak. Bu anlamda Balkanlar da dahil olmak üzere komşu ülkelere özel önem vereceğiz" diyerek, başka coğrafyalara da bir müjde vermiş aslında.
 Konuşmacı olarak, çevirim içi katıldığı "COVID-19: Balkanlar'da zorluklar ve fırsatlar” konulu Güney Doğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Çalıştayı' nın, Güney Doğu Avrupa İşbirliği Süreci çalışmalarına önemli katkılarda bulunacağının altını çizen Bakan yardımcısı Kıran;
”Türkiye, GDAÜ dönem başkanlığını Temmuz ayında üçüncü kez devraldı. Bize göre bu sürecin esas misyonu tüm Balkan ülkelerini aynı masa etrafında bir araya getirmek.
Bugünkü çevrimiçi toplantı aracılığıyla bu hedefe ulaştığımızı görmekten mutluluk duyuyorum.
BALKAN KÖKENLİ 15 MİLYON VATANDAŞMIZ VAR…
Balkan halkları olarak hepimiz zihnimizdeki ortak tarihimizle bu toplantıya katılıyoruz. Balkan kökenli yaklaşık 15 milyon vatandaşımız var. Güçlü tarihi, kültürel ve insani bağlar Türkiye'yi bölgenin ayrılmaz bir parçası haline getiriyor. Balkanlar, bize Avrupa'nın geri kalanıyla coğrafi bağlantı sağlıyor. Bölgemizdeki ekonomik ve sosyal bütünleşme, huzur ve refahı artıracak. Ayrıca entegrasyon bölgesel ve küresel zorluklara karşı ortak yanıtlar geliştirmemizi sağlayacak” diyerek, çarpıcı bir mesaj vermiş.
Salgının başlangıcından bu yana dünya çapında 70 milyondan fazla vaka kaydedildiğini de anımsatan Kıran, "1,6 milyondan fazla insan virüsün kurbanı oldu. Sadece geçen hafta 4,3 milyon yeni vaka açıklandı. Balkanlar'da COVID-19 vakalarında önemli bir artış var. GDAÜ üyeleri 3,5 milyon vaka kaydetti. Yaklaşık 60 bin kişi hayatını kaybetti. Bu istatistikler, salgınla başa çıkmak için açıkça uluslararası ve bölgesel dayanışma çağrısında bulunuyor. 156 ülke ve 11 uluslararası kuruluşa dostluk ve dayanışma elini uzatarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Bu çerçevede bölge ülkelerine de tıbbi yardım sağladığımızı belirtmekten memnuniyet duyuyorum. Covid-19, bir sağlık krizi olmasının yanı sıra, ülkelerin sosyal ve ekonomik yapısı üzerinde ciddi bir etki yaratıyor. Sosyal ve ekonomik eşitsizliğin artışına tanık oluyoruz" ifadelerini kullanmış.
Gelelim şimdi, bir diğer önemli başlığa.. Bizim kıyılırımız bir dönem Avrupa’ ya yasa dışı geçişlerin bir önemli adreslerindendi.. Bu nedenle, bizi de bağlayan bir konu bu bahsedilen..  
Sayın Bakan yardımcısı Mültecilerin ve göçmenlerin salgından ağır bir şekilde etkilendiğini dile getirir iken, "Mevcut ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi eğilimleri maalesef daha da artıyor.
BM gibi uluslararası kuruluşlar bu sınamalara yeterince hızlı yanıt veremiyor. BM Güvenlik Konseyi'nin Covid-19'u gündemine alması aylar sürdü. Bu sürdürülebilir değil. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu Covid-19 Özel Oturumu'nda 'Bu ölçekteki bir küresel kriz karşısında hepimiz güvende olana kadar kimse güvende olamaz' dedi. Bu bakımdan aşıların tüm insanlığın hizmetine sunulması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye'de bilim adamlarımız milli aşımızı geliştirmek için çalışıyor. Şu anda 16 aşı adayımız var. Bunlardan 13 tanesi Dünya Sağlık Örgütü listesinde yer alıyor. Amacımız bu aşıları ihtiyaç sahibi tüm ülkelerle paylaşmak. Bu anlamda Balkanlar da dahil olmak üzere komşu ülkelere özel önem vereceğiz. Aşı sertifikalarının ve PCR test sonuçlarının karşılıklı tanınması gibi yenilikçi bölgesel işbirliği yolları üzerinde de birlikte çalışmalıyız. Böylece sınırlardan geçişleri kolaylaştırmanın yanı sıra turizm sektörüne de katkıda bulunmuş oluruz. Aynı zamanda tedarik zincirlerinin faaliyetlerini sürdürmesine de katkıda bulunacaktır"  diyerek, pek açık sözler de etmiş.
“Başkent’ten aktaracaklarım bu kadar” diyerek, masa başında noktayı atayım bu günkü yazıma..  Evde kal, sağlıkla kal da diyeceğim. Bilindiği üzere, hafta sonu kısıtlama var.. Herkese şimdiden, aileleri ile hoş vakitler geçirmesi temennimi de sunuvereyim.. Hoşça kalın.. Sağlıkla kalın..