Günlük konuşmalarımız içinde “deyimler, atasözleri” öyle bir yere sahip ki, uzun uzun konuşmalara gerek kalmadan, hemen duyguyu veya düşünceyi netleştirir, zaman tasarrufu sağlar, ince kelime bilgisi
Günlük konuşmalarımız içinde “deyimler, atasözleri” öyle bir yere sahip ki, uzun uzun konuşmalara gerek kalmadan, hemen duyguyu veya düşünceyi netleştirir, zaman tasarrufu sağlar, ince kelime bilgisi, söz varlığı kıt olanları anlatmaktan ve anlamamaktan kurtarır… Bazen de yerin dibine batırır…
Yalnız, argo dediğimiz, her zaman kullanmadığımız sözler “pasif kelimelerimiz” arasındadır.
Deyimlerimizin çoğunda “cinsellik” yatar, bu cinsellik bazen anatomik, bazen zihinsel şekilde ortaya çıkar, ama anatomik de olsa, şüphesiz zihinsel anlam süzgecinden geçerek gelir. Kürler de bunun bir parçasıdır…
Tek başına işe yaramayanları, diğer bitkilerle karıştırır, olmayan işe yaramayan şekliyle, çok zarif-çok alımlı kavonoz ve paketler içinde iyi reklâmla pazarlarlar… Ticaret, paket gerektirir… Böylece işe yaramayan ne idüğü belli olmayan bitkiler, her yerde kullanılır şekliyle pazarlanır… Bu artık, her deva bokolog olur…
deyim
isim Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir. ( TDK )
Bazı deyimler, hem kullanıcının ağzında kirlilik hem de hitap edilende müptezellik yaratır. KKTC’de çok kullanılan deyimlerden biri var ki, her zaman güncelliğini korumakta, günümüz insanlarının bir kısmına sıfat olarak yakışmakta, o deyim söylendikten sonra önce gülüşmeler, sonra düşünmeler başlar… Bunlardan biri de “HER BOKOLOG” söylemidir…
İnsanların tanıtımında çok etkin bir yere sahip, hem söyleyenin gözlemlerini-eleştirel bakışını hem söylenenin çevresel-toplumsal statüsünü ortaya koyması, bu tamlamayı güçlü ve güncel kılar…
Bu tür insanlar, dün vardı, bugün de var, yarın da olacak… Olacak, ama bir bilen, alanı olan, rastgele konuşmayan etkili ve yetkili birileri bunlara önce sarı, sonra kırmızı kartı göstermeli, göstermezlerse, o bu dengesizliği, bilgisizliği, görgüsüzlüğü yarına taşıyıp duracak… Bunlar, TV’lerde her derde deva olduğunu söyleyen bitkisel-kürsel tiplerden farkı olmayan, kendini sertifikalarla-katılım belgeleriyle pazarlayan, herşeyi bilen;
her derse giren “ her derselog, her doktorolog, her konuşolog, her işletolog; whatsaptan gelen bilgilerle her bilgelog, her yerde görev almak isteyen görevlog, durumdan kendine vazife çıkaran vazifelog, yerinde susmasını bilmeyen dengesizelog, yasaklar çıkınca, onu takip eden yasaklog ! ”
Log oğlu LOG… Her log var, ALANLOG yok, intihalloglar da çok… Bir de sloganloglar vardır, bunlarda da lafazanlık çoktur; onlar da statüsünü ona bağlamış, iş götürüyor, mal bitiriyor…
Meğer bizim okullarımızda verdiğimiz öğretim ne kadar LOG yetişmiş, eğitim verdiğimizi sandığımız yerde bir türlü TERBİYELOG yetiştirmemiş…
Bir deyimin bize ne kadar LOG sıfatı oluşturduğunu yukarıya aldık. Sizler de bizim unuttuğumuz, yöresel logları tespit edip bize katkı verebilirsiniz…
Ülkelerimizde-yaşadığımız ve çalıştığımız yerlerde neden işlerimizin rayına oturup da yolunda gitmediğini, bu logların sonradan da SOSYOLOG olduğunu görünce anlıyoruz…
Peki, ne yapmalıyız, ÇÖZÜM basit;
dinlemeyeceksiniz, her log olanlara alanını soracaksınız, her log olanlara merhabayı azaltacaksınız, her log olanların hiçbir ŞEY olmadığını, olamayacağını vurgulayacaksınız… Siyasetten-ticarete, ticaretten-akademisyenliğe, bilgi kıtlığından bilgeliğe, bilim adamlığından-film adamlığına, kendi alanına saygısı olmayanların-başka alanlarda ne aradığına, bu tiplerin kişilerin zaaflarını yakalayarak, oradan kapı aralamalarına izin vermeyeceksiniz…
Her LOG olmamak, her LOGA yüz vermemek dileğiyle, Girne’den SEVGİLER…
10.01.2021
Dr. Hayrettin Parlakyıldız
Kıbrıs İLİM Üniversitesi
E-posta: hparlakyildiz@mynet.com