Dilimizdeki tamlamalarda daha çok tamlayan etken ve anlam belirtici olur
Dilimizdeki tamlamalarda daha çok tamlayan etken ve anlam belirtici olur. Sıfat tamlamalarında ise sıfat durumuna giren isimler durum belirleyiciliği yapar. Başlıktaki tamlamada sıfat olan kelimenin etkili olduğu görülür. Tamlananın “kapı” olduğu açıktır. Buna benzer deyimler de söylemlerimizde çoktur.
Birkaç örnek:
“Kapısı açık, açık kapılı, kapısı belli değil, iki kapılı bir han, iki kapının iti, kapanmayan kapılar, kapalı kapılar arkası, kapalı kapıyı açar, Allah bir kapıyı kapatır, diğerini açar, açık kapı buldu mu hemen içeri geçer, suiistimalde (görevi kötüye kullanma) açık kapı olmaz, kapıyı aralamak, açık kapı bırakmak, her kapıya gider, arsızın-hırsızın kapısı olmaz.,.” vs gibi !..
Bizim burada ele alacağımız “kapatılmayan kapılarda” hem mecazi bir söyleyiş hem gerçek anlamda bir deyiş var…
Günlük yaşantımızın içinde “kapı” kelimesi hem anlam hem kavram olarak çok etkili bilinir-bulunur. Günümüzde gerçek anlamda açık olması gereken kapılar kapalı, kapalı olması gereken kapılar açık… Bunu nedenini düşünüp tartışan oldu mu bilemem…
Evlerimizde-binalarımızda-çalışma yerlerimizde bulunan kapıların bir işlevi olduğu kesin… Mutfak kapısı, oda kapısı, oturma salonu kapısı, yatak odası kapısı, makam kapısı tuvalet kapısı, sokak kapısı, bahçe kapısı,..
Bu kapılardan hangisi genel, hangisi özeldir… Genel olan kapılardan evdeki veya işyerinde yaşayanların girmesi-çıkması doğaldır, ama ya özel olan kapılardan girip-çıkmada bir kural vardır ya izin alma ya da kapıyı tıklatma kuralı.
Bir de insanlarımızın yaratılışında anatomik yapısında bir nevi kapılar vardır, bunlar da duyu organlarımızdır. Bu organlarla görülen-duyulan-tespit edilenler herkese açık olamaz; onların da geneli-özeli vardır.
Özel olanlar mahremiyetin kurallarına, genel olanlar aleniyetin kurallarına uyar… Evlerde mahremiyetin iki kapısı vardır: Biri tuvalet-helâ, ayakyolunun, diğeri anne-babanın veya misafirin yatak odasınındır.
Kapatılmayan kapılar vardır ki önemlidir; iletişim, sohbet, samimiyet, ciddiyet, hakimiyet, arkadaşlık ve dostluk !?..
Günümüzde KAPATILMAYAN kapılar ise. maalesef çalışma yerlerinde okullarda, üniversitelerde erkek ve kadın TUVALETİNİN ana KAPILARIDIR !?..
Halbuki, bu kapılar özellik arz eden, MAHREMİYET (gizlilik) kapılarıdır. Bu kapılar neden AÇIK bırakılır? Bu kapılar şehirdeki TUVALLETLERDE , evdeki AYAKYOLUNDA açık mıdır ? elbette ki hayır …
Peki, öyleyse bu saydığımız yerlerde neden AÇIK bırakılır, tabii bu söylediğimiz tuvaletin dış KAPISI olup söylemimiz İÇ kapısıyla ilgili değildir...
Dış kapıdan içeri girdiğinizde lavabo var, ayna var; tuvalet içinde el temizliği gerek, ağız-burun temizliği, kıyafet düzeltimi, makyaj tazeleme işi vardır. Bu da özellik arz eden MAHREMİYETTİR.
Her iki cinsin mahremiyetinin esas olduğu yerlerde yıllardır bu iş yerleri, model olunması gereken eğitim-öğretim yerlerindeki 15-20 yıldır yaşanan- yaşatılan ŞIMARIKLIĞIN nedenini bileniniz-şu kapıyı kapatın diyeniniz, ayıp oluyor diye uyaranınız var mı ?
Var diyenlere saygımız, diyemeyenlere-demeyenlere saygısız-sevgisiz sözümüz ÇOK !...
Özel sohbetlerimizi süsleyen tuvalet edebiyatı mizahı, gülümsemelere yol açarken; tuvalet adabı düşündürmeye götürmektedir.
Kapatılamayan kapılarda aşkın, kapatılmayan kapılarda sohbetin, kapatılmayan kapılarda samimiyetin, kapatılmayan kapılarda resmiyetin, kapatılmayan kapılarda nezaketin, kapatılmayan kapılarda zarafetin GİZEMİ olmaz, GÖZLEMİ olur...
Gözlem de sizi DİLE düşürür, EL-e düşürür, eL-E (yabancıya) düşürür… Sonra, düşünür durursunuz, herşeye bir bahane bulursunuz…
Gönül zenginliğiyle kapınız AÇIK, mahremiyetin gizemiyle kapınız KAPALI olsun…
Girne’den, sizlere Covid-19’lu VAK’Asız dileklerimizle, SEVGİLER…
31.01.2021
Dr.Hayrettin Parlakyıldız
Kıbrıs İLİM Üniversitesi
E-posta: hparlakyildiz@mynet.com