Hatırlıyorum da o yılları, korkardı içindeki pek çok kişi..
Hatırlıyorum da o yılları, korkardı içindeki pek çok kişi.. Korkardı, lakin kısa sürerdi. Etrafındakilerden güç alırdı korkan kişi.. Çünkü, bir çok yolcu gülerdi o anlarda yapılan esprilere.. Durumnormal havası yaratılırdı bata-çıka o yolculukta..
Ahşaptı o vakit, güvertesine önce tek, sonra üç ve dört ardından da 5 araç alabilen teknelerle ulaşım. Ben gibi, her Çanakkalelinin anıları ardır, tahta güverte üzerinde araçlar taşınan, içi buram buram mazot kokan ambarlarda, özellikle kış aylarında dip dibe yolcuların, bata çıka yaşadıkları..
Hey gidi hey.. Kilitbahir motorlarından bahsettim özetle.. Ne anılar ne anılar.. Yaz aylarında, Boğaz Gülü, Deniz Gülü, İlknur-1, İlknur -2, bir aralar da Sabır…
Hele hele, ‘Alınteri ‘isimli karinası tahta, yolcu salonu ve kaptan köşkü saç, muhteşem tekne.. Ne güzeldi be o yolcu salonu.. Çay bile içerdik kısacık yolculuklar sırasında..
Sonra mı? Sonra olanlar oldu.. Anlatmayacağım detaylar var da, çok uzun olacak..
GESTAŞ geldi.. Gemiler, TDİ’ den, Çanakkale’nin Şirketine geçti.. Güzeldi başlangıç.. En güzeli de, saati belirsiz seferlere ayar geldi Kilitbahir hattında.. Çeyrek kala, çeyrek geçe faslı..
Hatırlıyorum da, sert lodoslarda araba vapurları sefer almazdı bazen.. Sis’ li havalarda da benzer durum.
Bizim ahşap tekneler, köyümüze taşırdı yine de, inat ederdi sert lodos ilen, hele ki göz gözü görmez sis’ de..
Bu aralar, pek konuşulana döndü GESTAŞ.. Ben de filmi hızla ileri sardım, hafızamdaki anıları geçtim eski sistem üzerine… Boğaz hattındaki eski ulaşım yönteminden bu yıllara ulaşıyor zihnim.. Çağa ayak uydurdu şu an düşüncelerim.. Teknoloji ile gemiler de değişti, sistem de..
Konuşulan konular çoktu günlerce.. Öyle dendi böyle dendi.. Akla hatıra gelen bir konu da birden bire hayli dillendi..
O konu, Belediye Meclisinin de gündüm dışı sözü edileni oldu önceki gün.. Gazeteler manşetine taşıdı, bana göre de hayli çarpıcı o ifadeleri..
Misal gazeteniz VİTAMİN.. Manşet dahi, merak uyandırıyor değil mi?
Ekip arkadaşım Cuma Deren’in ayrıntılı şekilde konuşulanların yer aldığı ve sıkılmadan deşifre ettiği konuşulanların geçtiği ses kaydında yer alan sözleri, haberleştirmesi.. Sonrası da benim katlama şeklim; “Yaşa Cumpi yaşa..”
Başkan Gökhan, İl Başkanı Ural’ ın iddialı sözlerinin Mecliste hatırlatılması üzerine, bence de hayli manidar karşı çıkışa imza atmış.
Güne başlar iken, benim anılarımı tazeleten sözler ettim.. Bunun nedeni, Başkan Gökhan’ ın, Meclis konuşmasının sonlarında dile getirdikleri oluverdi..
Ondan da bahsedeceğim tam şekli ile, lakin öncesi denilenler..
“GESTAŞ’ın özelleştirileceği paranoyası diyeyim” diyerek söze başlayıp, daha da çarpıcı sözler eden Başkan Gökhan; “Bu paranoya Çanakkale’de var. Çanakkale’de ilgili kime sorarsanız sorun, GESTAŞ’ ın hareketlerinin özelleştirmeye başlandığı bir konusu var” der iken, bence haylidir gözlediklerini özetliyordu.. Ne de olsa, eski Çanakkaleli…
Bu sözlerin edilmesine yol açan bir cümle vardı elbet kurulan.. Belediye Meclisi’nin AK Parti Grup Başkanvekili sayın Esrar Yüksel, GESTAŞ’ ı anlatıp, başarılarından söz edip, diyordu ki;
”Bir de şehir de onu özelleştiren bir CHP İl Başkanı var.
Birden bire böyle bir açıklamada bulundu ve biz anlamadık. Siz de bir söyleşi yaptığınızda ve bu soru size sorulduğunda ‘Ben GESTAŞ’ ın yönetiminde değilim böyle bir gündem olmadı’ dediniz.
İfadeniz de ‘bu nerden çıktı’ der gibi idi, yani bir açıklaması yok.
Ben de sizden burada, bu konunun nereden çıktığını açıklamanızı rica edeceğim”
Bu sözleri ile, Belediye Başkanı Gökhan’ dan, durum değerlendirmesi istiyordu AK partili Yüksel.
Ve de sözler geliyordu konuya ilişkin, mislice..
GESTAŞ’ ın Çardak’ ta motorları iskeleye bağlatmaması, sözleşme süresi dolan gemileri satın almaya çalışarak tekelleşmek istemesinin özelleştirme belirtileri olduğunu ve bu paranoyanın kentte sık sık konuşulduğuna vurgu yapan Başkan Gökhan;
“Metin Ümit Ural’ ı çağırın açıklasın. Ben onun sözcüsü falan değilim. “ diye kuruyordu ilk çarpıcı cümlesini.
Sonra da devamı.. “GESTAŞ’ ın özelleştirileceği paranoyası diyeyim, bu paranoya Çanakkale’de var.
Çanakkale’de, ilgili kime sorarsanız sorun, GESTAŞ’ ın hareketlerinin özelleştirmeye başlandığı bir konusu var.
Bu konu meclisin konusu değil ama bir örnek vereyim, Çardak’ta motorcular vardır.
Motorların iki üç tanesini satın aldılar. Sahipleri sattı ve GESTAŞ aldı.” Şeklinde dile gelen ifadeler..
BU SÖZLERİ ETTİ BAŞKAN, BENDE ANILAR İLE GEÇMİŞE…
Başta bahsettiğim anılarım. Hey gidi hey. Kimin yok ki, boğaz hattında, ahşap teknelerle bata – çıka yolculukta bir anısı..
Ne ise ne.. Başkan Gökhan; “Bugüne kadar hiç konuşmadım ama bunu buradan söylüyorum.
Bakın arkadaşlar, Kilitbahirliler ve Çardaklılar, daha GESTAŞ olmadan yıllar boyu bu ulaşımı sağladılar.
Arabalılar çalışmazken motorlar çalışırdı. Tek arabalık motorlarla başladı bu iş, tek araba biniyordu. Bir saatte, iki saatte bir gidip geliyorlardı ve bunlar Çanakkale’nin insanıydı.
Kilitbahirli, Çardaklı insanlar ne olur çalışsa?
Ne zararı var? Mağdur edildiler ve gemilerini iskeleye bağlatmıyorlar” der iken, bence tarihsel süreçten örn9ek ile güzel bir noktaya da değiniveriyordu..
Gözlemler böyle idi, dile gelir iken özetlenen..Ne diyelim, büklerimiz bilir en iyisini..
Kafam karıştı, daha fazla karışıklın içinde kalmadan çıkıp kurtulayım şu sarmaldan..
Haydin hoşça kalın,sağlıkla kalın temennimi de yineleyivereyim, yeniden..