Ticaret Borsası Başkanı sayın kaya Üzen paylaştı.
Ticaret Borsası Başkanı sayın kaya Üzen paylaştı. Ne yalan söyleyeyim, pek hoşuma gitti paylaşılan..
Ne de güzel özetleniyordu aslında konu..
Üstelik, Çanakkale markasından söz edilerek..
Nedim Abi idi paylaşan.. İDA Bakliyat idi görselde yer bulan..
O vakit gecikmeden aktarayım, paylaşımda geçen ifadeleri..
“Arabanın, telefonun, ayakkabının en pahalısını alıp bununla övünenler, beslenmeleri için en düşük bütçeyi ayırıp ucuz, en ucuz, daha da ucuzun peşinde....” vurgusu ile geliyordu bence hayli okkalı ilk ifade..
Sonrası da geliyordu elbet. Şöyle ki; “Oysa yeterli proteini alamayanlar hem vücut hem de akıl sağlığını kaybeder.” diye…
Ne mi anlatmak isteniyordu bu paylaşımda? ben çözemedim sanki.. Belki de yeterince proteini almadığımdandır.. Kim bilir..
Nedim Abi, “Biz buna beslenmeye bağlı zeka geriliği diyoruz.” dese de paylaşımında, sonrası da pek güzel ifadeler ile geliyordu, yalan yok…
“Son yıllarda, gıda perakende mağazalarının tekelleşmesi halkımızı tek tip beslenmeye yöneltti ve mecbur etti.
Fiyatlara yukarıdan aşağı doğru baskı kalite ve besin değerlerinin düşmesi ile doğru orantılıdır. Fiyatı aşağıya doğru asılırsan kalite de ona göre eksilir.
1 litre Bir yağ, ay çiçek yağı alın bir de zırt marka alın yapın kızartma göreceksiniz farkı ama kötü mal kullana kullana birçokları kaliteyi unuttu.
İda baldo mesela Gönen malı, ida osmancık ise Trakya malı bir pilav yapın yıllardır unuttuğunuz lezzeti tekrar yaşayın.”
Bence de yaşamak gerek.. Tat aldığımız o günlere geri dönmek..
ŞİMDİ DE GÜLEMSE EN İNSAN…
Böyle dememin nedeni, yine bir paylaşım.. facebook bazen ne de güzel gülümsetiyor bizleri..
Bazen de düşündürse de, facebook.. bir alem bu book…
Bahsedeceğim paylaşım; “Biraz Tebessüm...” başlığı ile geliyordu..
Ve başlıyordu anlatımlar; -Mezarlık girişinde, “ Biz de gezerdik siz gibi, Siz de geleceksiniz biz gibi..” yazıyor.
Bir başka anlatım, bu anlatıma ilişkin; -Adam ölmüş hâlâ laf sokuyor.
Gülümsedik değil mi bir anda.. Ne de güzel bir anlatım..
Şimdi de kebapçı üzerine denilenler…
-Kebapçıya, “Abi Urfa ile Adana arasında ne fark var? “ diye sordum.
“300 kilometre” dedi.
Sustum, lahmacun söyledim, yiyorum.
Bakın bu da kahkaha attıracak bir söz;
-Ben sineği öldürmemek için camı açıyorum. O gidip arkadaşlarını getiriyor, şerefsiz.
Vallahi, her yaz ayı yaşadığımız aslında, tam da bu.. Değil mi..?
Bakın hele.. Bir de bu söze bir bakın hele .. Ne de komik..
-Mantara bile kültür veren Rabbim, sana vermediyse, vardır bi bildiği..!
Kültürsüzlük elbette önemli bir şey.. Küfür coğrafyasında küfürsüzlük gibi yani…
Neyse ne.. Bir gülümseten söz daha.. Buyurun;
-Doğru insanı bulduğunuzda beni de çağırın ne olur.
Neye benziyormuş şu, bi bakıyım. Meraktan çatlayacağım valla..!
“Erkeklerin hepsi odun” diyen kızlar, sabah o kadar makyajı ormana gitmek için mi yapıyorsunuz?
Vallahi pes dediğinizi duyar gibiyim.. Bizler böyle bir milletiz.. Yoktur dünyada bir eşimiz..
-Doktora gittim, “Ağrı nerde?” dedi. Doğu Anadolu Bölgesinde” dedim.
Oksijen tüpüyle kovaladı beni.
Denilerek noktalanan o paylaşımda geçenler, sanırım gülümsetti az da olsa sizi.. İyi ki varsın Çanakkale…
Bu arada, aslında bir anlatım daha vardı. Nokta dedim lakin, daha bitmedi.. Bu Son söz, aslında hepimize gelen..
“Bir erkeğin en lezzetli yeri başının etidir. Milyonlarca kadın yanılıyor olamaz…!!!”
Haydin hoşça kalın.. Sağlıkla kalın bir de..