Hadi buyur buradan yak anlamı taşıyacak bu ifadeye, sizce ne demeli?

Hadi buyur buradan yak anlamı taşıyacak bu ifadeye, sizce ne demeli?
DR.KARAOĞLU;"86 YIL ÖNCE TÜRK KADININA İMTİYAZ VERİLMİŞ, 1935 DE 2 SIRADAYDIK, ŞİMDİ 135.SIRADAYIZ"
Aktaracaklarım Kayseri’de dile geldi.. Haliyle dikkat kesildim, sayfalarımıza konuk ettiğim,  konuk yazarımızın kaleme aldıklarına.  
“Birileri Kadınları Geriyor” diye giriyordu söze, sonra da ekliyordu;
“Bu sene gene 8 Mart’ı kadınlarımız yine sokaklara dökülerek, ellerinde pankart ve dövizlerle sesini duyurmaya çalıştılar.” diye..
Düne özel yaşanılanlardı bahsi geçen.. Konuk yazarımız, mesleki büyüğüm Mehmet Uzel, dahası sözler de ediyordu yazısında. 
Mesela, şöyle geliyordu sonraki bir diğer satır; “Ne acıdır ki ülkemizde kadınlarında katledilmediği bir gün geçmiyor.
Yıl 2020 de 400 e yakın kadın öldürüldü..
Cinsel şiddet uygulandı, 200 çocuğumuzda cinsel istismara uğradı.” Vurgusu ile..
Rakamlar resmi.. Yaşanılanlar ise acı verici..
Neyse, uzatmayayım.. Kendimce vurgularımı bir kenara bırakayım ve Mehmet ağabeyin yazdıklarını aktarmaya çalışayım.
“Her gun…” diyordu önce ve başlıyordu her günden söz etmeye. Şöyle ki;
“Her gün TV haberleri ve gazetede manşetlerinde, kadın ve çocuklara istismar yazılarını üzülerek okuyoruz.
Yavrularımız tehlike içinde.  
Yavrularımız sapık ruhlu şahıslar tarafından cinsel şiddete maruz kalıyorlar. Bana göre ülkemiz geliştikçe, uygarlaştıkça şiddetin boyutu daha da artıyor.
Her yer kamera ile donatılmasına rağmen, hiç kimsenin korktuğu yok, yine yapacağını yapıyor. İnşallah caydırıcı kanunlar, ağır cezalar gelir de bu tür pisliklerden kurtuluruz.
 
Oysaki kadın, Ana, Eş, Yar, Dost, Sırdaş,… Sıcak yuvanın adıdır….
Kadınsız yuva olmaz. Kadın yapandır, toplayandır. Birleştirendir, kaynaştırandır, uzlaştırandır, gözetendir, kollayandır, ailesine sahiplendirendir.
Yüreği yufkadır, şefkat doludur. Etrafına sevgi dağıtandır. Sabahtan akşama kadar evinin içinde koşup, çabalayandır.
Tek gayesi çocuklarına mükemmel bir anne, eşine iyi bir eş olmaktır.
Aşçıların en iyisidir. En lezzetli yemekleri yapmak için günün yarısını mutfakta geçirendir. Bu eli öpülesi kadınlar, hala erkekler tarafından hor görülüp, istismar edilip, öldürülmektedir.”
Mehmet ağabey bir isimden söz ediyordu. Kayseri’den bir kadından..
Ve tanıtıyordu o ismi. “Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği Başkanı Dr. Sema Karaoğlu” diyerek..
Sonra da, eli öpülesi o kadının, Doktor hanımın dedikleri ile devam ediyordu yazmaya..
”Kadın cinayetleri artık dursun, bu hakkı nereden buluyorlar, can hakkını size kim verdi.?” Şeklindeki sorudan söz ediyordu Mehmet ağabey.. Doktor hanımdan gelen, net ve bir o kadar da çarpıcı sorudan söz ediyordu yani..
Ve şu ifade geliyordu yazının kalan bölümünde; “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, 86 yıl önce Türk kadınına imtiyaz vermişti.
1935 te 2.sıradaydık, şimdi ise 135.sıradayız.
Nedense kadınların imtiyazı erkekleri rahatsız ediyor. Bazı bölgelerde hala kız çocuklarımıza gereken önem verilmiyor.
Çocuk gelinler, ailesi tarafından zorlanan kız çocuklarımız var. Oysaki kadın, erkekle yan yana, omuz omuza yürümekte. Kadının olmadığı toplumlarda uygarlığı, hukuku ve barışı tesis etmemiz mümkün değildir. Kadınlarımız sosyal ve siyasi hayatta yer almalı, ağırlığını koymalı, cinsiyet eşitsizliği ortadan kaldırılarak yaşamda söz hakkı sağlanmalıdır.
Erkekle eş ve eşit olmalıdır. Eşit olmadığımız takdirde, uygar, laik, çağdaş sosyal hukuk devleti olmamız mümkün değildir.” diye..
Ve gündeme özel, özet denilebilecek o ifadeler geliyordu sonra;
“Oysa ki kadın, Ana, Eş, Dost, sırdaş, sıcak yuvanın adıdır.. Kadınsız yuva olmaz. Kadın yapandır, toplayandır, birleştirendir, kaynaştırandır, kucaklayandır, uzlaştırandır, gözetendir, kollayandır, ailesine sahiplenendir.
Yüreği yufkadır, şefkat doludur. Etrafına sevgi dağıtandır..
Sabahtan akşama kadar evinin içinde koşup, çabalayandır.. Eşine iyi bir eş olmaktır.. Bu eli öpülesi kadınlar, hala erkekler tarafından hor görülüp, öldürülmektedir..
Evet... Bugün sesinizi duyurma günü..Tüm dünya kadınlarının günü kutlu olsun..” temennisi ile..
Gelelim yazıya noktaya koyacak bendenize.. Diyorum ki;  Bir yıl geçecek. Hem de, Jet hızıyla yine..
Gelecek yılın 8 Mart’ında da olası biz yine bunları konuşuyor, eleştiriyor olacağız.. Yalan mı..?