Sözü havada kalan bir isme çağrı geldi dün Başkent'ten, ABD' nin yeni başkanına idi edilen laflar.. 'SÖZÜNÜ TUT' der iken...
Sözü havada kalan bir isme çağrı geldi dün Başkent'ten, ABD' nin yeni başkanına idi edilen laflar.. 'SÖZÜNÜ TUT' der iken...
Diyecensiniz ki ne diyorsun.. Dediğim, Ankara'dan yükselen ses karndeşim. Ben demyorum, REİS dedi.. Kime, Biden'a...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biden'a 'sözünü tut' çağrısı yaptı dün..
" Batı, Türkiye’nin Suriye’deki iç savaşı bitirme çabasına yardım etmelidir" diye de ekledi ayrıca..
Bi de, Biden'a edilen ifade vardı. " Biden yönetimi, kampanya döneminde verdiği sözleri tutarak, Suriye’deki trajediyi sonlandırmak ve demokrasiyi müdafaa etmek için bizimle birlikte çalışmalıdır.
Türk milleti, Suriyeli komşularının çıkarlarına hizmet eden, bölgesel barış ve istikrara katkı sunan her girişimi desteklemeye hazırdır" vurgusu ile de, yek ten çağrı geldi Ankara'dan..
Cumhurbaşkanı ayrıca; " Gururla söylüyorum ki Türkiye’nin pozisyonu, Suriye iç savaşının başlangıcından itibaren hiç değişmemiştir"
Biz sözünü tutan Devletiz sonuçta.. tarih boyu ne dediysek o nu yaptık.. Hatılarsanız , geçen yıl, "Kapaları açarız" der iken, boşa söz etmediğimizi de gösterdik.. Komşu bir anda neye uğradığnı şaşırmıştı.
O günleri hatırlayınca, ayarları kaçıyor birilerinin. Yalan mı..?
Nese ben düne döneyim.. Basetitğim haberin detaylarını, Başkentli meslektaşım Hülya Keklik kaleme alıyordu.
Abonesi olduğmuuz İHA' nın bülteninrde fark ettim bu haberi..
Diyerseniz, ilk cümlesi ile başlayayım aktarmaya;
ANKARA (İHA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Batı, Türkiye’nin Suriye’deki iç savaşı bitirme çabasına yardım etmelidir. Biden yönetimi, kampanya döneminde verdiği sözleri tutarak, Suriye’deki trajediyi sonlandırmak ve demokrasiyi müdafaa etmek için bizimle birlikte çalışmalıdır. Türk milleti, Suriyeli komşularının çıkarlarına hizmet eden, bölgesel barış ve istikrara katkı sunan her girişimi desteklemeye hazırdır" dedi.
Konuyu anlatır haber bu cümle ile başylyordu. Sonra da dahasaı..
Tam da şöyle ; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'deki iç savaşın 10’ncu yıldönümünde ABD merkezli medya kuruluşu Bloomberg için bir makale kaleme aldı.
Makale, Reis'e ait.. Ve dahası ifadeler tam da şöyle geliyordu;
-Batı'nın Türkiye’nin Suriye’deki iç savaşı bitirme çabasına yardım etmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, Türk ordusunun geçtiğimiz yılın bu dönemlerinde Suriye’de muhalefetin son kalesi olan İdlib’e yönelik yeni bir saldırıyı durdurmak ve masum insanların yerlerinden edilmesini veya öldürülmesini engellemek amacıyla Suriye rejiminin pozisyonlarına müdahale ettiğini belirterek "Böylece milyonlarca hayat kurtardık.
Cümle alem gördü ve yaşadı.. Kimse, hayır öyle değil diyemez.
Evet tam da böyle yaptık.. Türkiye, milyonlarca hayatı kurtardı.. ddeiğini yaptı. Sözü hvada kalmadı.. Birileri mesela, Biden gibiler, söyle di ve öylece kaldı..
Cumhurbaşkanı, "Bu dönemde Türkiye’ye övgüler yağdıran ülkeler, kısmen korona virüs salgınının etkisiyle, Suriye’de yaşanan insani krizi unutuverdi.
İç savaş, Batı’nın bir sonraki vicdani krizine dek ‘bayat haber’ statüsüne geri döndü.
Demokrasi, özgürlük ve insan haklarının yeniden moda olduğu şimdilerde insanlığın Suriye’deki icraatları, samimiyetimizin nihai ölçüsü olacaktır. " ifadelerini de kullanıyordu makalesinde.
Ve oldukça yalın şekilde, anlatıyordu gözlenilenleri, "Bölgede barış ve istikrarın yeniden tesis edilmesinin, Batı’nın Türkiye’yi samimi ve güçlü bir şekilde desteklemesine bağlı olduğuna inanıyorum" der iken...
AÇTIĞI BAŞLIKLAR, HAYLİ NET Tİ...
"Suriye krizinin onuncu yıldönümünde, sadece demokrasi, özgürlük ve insan haklarını talep ettikleri için yüz binlerce insanın öldürüldüğünü ve işkenceye maruz bırakıldığını, milyonların ise yerlerinden edildiğini hatırlamalıyız" vurgusu yapıyordu Cumhurbaşkanı,
Ve ekliyordu; "Esed rejiminin ve destekçilerinin bu meşru talepleri yok etme girişimi, terör ve düzensiz göç gibi korkunç sonuçları beraberinde getirmiştir. Birçok ülke, çeşitli neden veya bahanelerle Suriye ihtilafına müdahil olmuşlarsa da yaşanan trajedinin çıkış noktasını ıskalamışlardır. Neticede Orta Doğu’nun en önemli ülkelerinden biri, asla bitmeyecek gibi görünen bir katliamın ortasında yapayalnız bırakılmıştır"
"Suriye halkının en temel insan onuru taleplerini karşılamayan tüm planları reddediyoruz"
Şekilndeki sözü de, bence hayli sertti.. Tabii anlayana.
Türkiye’nin pozisyonunun Suriye iç savaşının başlangıcından itibaren hiç değişmediğine dikkat çeker iken Sayın Cumhurbaşkanı;
" Türk milleti, tüm Suriyelileri temsil kabiliyetine sahip bir siyasi sistem kurulmasının, barış ve istikrarın yeniden tesisi için şart olduğuna inanmaktadır. Suriye halkının en temel insan onuru taleplerini karşılamayan tüm planları reddediyoruz. Zira bu tür seçenekler krizi ancak derinleştirecektir.
Aynı zamanda barışçıl ve kalıcı bir çözümün, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine saygı gösterilmemesi hâlinde mümkün olamayacağını vurguluyoruz. Hükümetim, geride kalan on yıllık dönemde sözlerini icraatlarıyla tahkim etmiştir. Türkiye, bir yandan milyonlarca mülteciyi ağırlarken, diğer yandan DEAŞ başta olmak üzere Suriye’de faaliyet gösteren terör örgütlerine karşı muharip güçlerini kullanan ilk ülke olmuştur. Terörden temizlenen yerlerde güvenli bölgeler kurduk; orada umudu yeniden yeşertmek için sabır ve kararlılıkla tüm gerekli adımları attık. Maalesef, yerel ortaklarımız olan ılımlı muhalifler, DEAŞ’ın ve bir diğer terör örgütü olan PKK’nın yenilgiye uğratılması sürecindeki emek ve fedakârlıklarına rağmen organize bir karalama kampanyasının hedefi olmuşlardır" diye de ekliyordu, net ifadelerini.
Türkiye’nin yerel unsurlarla birlikte oluşturduğu güvenli bölgelerin komşunun geleceğine olan bağlılığının kanıtı olduğuna vurgusu vardı birde Erdoğan' ın.. Ardından da açık açık ade ettikleri.
Şöyleki; " Bu bölgeler, hem barış ve istikrar adaları, hem de kendi kendine yeten ekosistemler hâline gelmiştir. Buralarda kolluk kuvvetlerini oluşturmak ve eğitmek, elektrik ve su gibi altyapı unsurlarını iyileştirmek, okullar ve hastaneleri yeniden açmak gibi temel projeleri hayata geçirdik.
Türkiye, aynı zamanda, 2019 yılında BM Genel Kurulu’nda açıkladığım plan uyarınca Suriye’de kalıcı barınma merkezleri inşa ederek, bölgede uzun zamandır yaşanan barınma sorununu ortadan kaldırmaktadır. Ülkemiz, tüm bu tedbirleri alarak, Avrupa’yı düzensiz göç ve terörden korumuş, NATO’nun güneydoğu sınırını güvence altına almıştır. Yaptıklarımız, değerlerimizi yansıtmakta; Türkiye’nin mazlumların umudu, masumların hamisi ve çözümün anahtarı olduğu iddiamızı desteklemektedir"
Uzundu edien sözler.. Makaleye konu mesele önemli idi, Uzun olacak elbet cümleler. Uzun , net ve sert...
Bugün Batı’nın önünde üç seçenek bulunduğunu kaydediyordu önce Reis, sonra da ekliyordu yine net şekilde,
Şöyleki; " İlk seçenek, Suriye’de yaşananları tribünden izleyerek daha fazla masum insan hayatını kaybetmesidir. Bu yaklaşım, yalnızca Batı’nın ahlaki iddialarını zayıflatmaz, aynı zamanda terör ve düzensiz göç gibi yeni tehditler ortaya çıkararak, uluslararası güvenliğe ve Avrupa’nın siyasi istikrarına zarar verir. İkinci seçenek, kalıcı bir çözüm için gereken tüm askeri, ekonomik ve diplomatik çabaları sarf etmektir. 10 yıldır hiçbir ciddi adım atmayan Batılı liderlerin böyle bir niyeti olduğuna inanmak için bir neden bulunmamaktadır. Son ve en makul seçenek ise Batı’nın Türkiye’yi desteklemesi, asgari maliyet ve azami etkiyle Suriye’de çözümün parçası hâline gelmesidir. Burada somut beklentimiz açıktır. Batı’nın öncelikle güvenli bölgelere saldıran ve eli kanlı rejime payanda olan YPG’ye karşı net bir tavır takınması gerekmektedir. Bunun yerine meşru Suriye muhalefetine gerekli destek sağlanarak barış ve istikrara yatırım yapılmalıdır. İlaveten, Batılı ülkelere insani krizin sonlandırılması noktasında üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirme çağrısında bulunuyoruz. Türkiye’nin yükünün paylaşılmaması, Avrupa’ya yönelik yeni göç dalgaları ortaya çıkarabilecektir. Son olarak, Batı’nın Suriye içerisindeki güvenli bölgelere yatırım yapmasını ve bu barış projesini net bir şekilde desteklemesini talep ediyoruz. Suriye için demokratik ve müreffeh bir gelecek alternatifi olduğunu tüm dünyaya göstermek zorundayız"
Türkiye'nin insani yardımlara öncülük ederek, terör örgütlerine karşı ön safta yer alarak ve diplomatik süreçlere aktif katkı sunarak Suriye’de gerekeni yapabilecek tek ülke olduğunu kanıtladığını anımsatan Erdoğan,
"Biden yönetimi, kampanya döneminde verdiği sözleri tutarak, Suriye’deki trajediyi sonlandırmak ve demokrasiyi müdafaa etmek için bizimle birlikte çalışmalıdır.
Türk milleti, Suriyeli komşularının çıkarlarına hizmet eden, bölgesel barış ve istikrara katkı sunan her girişimi desteklemeye hazırdır" diyerek, önemlibir çağrıya imzasını attı..
Belki uzun oldu atardıklarım.. Ancak, tarihe de not düşmek gerek.. Haydin hoşça kalın..