Yaşamın olmasını gerektirdiği, şeklen ihtiyaç gibi bir tarzı yoktur.
Yaşamın olmasını gerektirdiği, şeklen ihtiyaç gibi bir tarzı yoktur. Normal koşullarda suyun yolunu bulduğu gibidir yaşamak. Ama içerisinde yaşadığımız çevre ve koşullar suyun yolunu hep değiştirirler. Önümüze her gün yeni seçenekler çıkar ve genelde toplum yönlendirmesiyle daha kendimizi tanımadan bunlar arasından seçim yaparak yaşamaya devam ederiz. Ailemiz dahil etrafımızdaki tüm insanlar birbirlerine şöyle yapmalısın yada böyle yaşamalısın diye tavsiyede bulunur ama aslında kimse tercihlerin nasıl olması gerektiğini bilmez. Kişi bile kendi mutluluğunun nerede nasıl olacağını asla hiçbir koşulda tahayyül edemez. Testerı yoktur. Sadece çıkarımlar üzerine dene yanıl yöntemiyle hayatına devam eder. Hayatımı nasıl idame etmeliyim sorusu da mantıklı biçimde sorulamaz, çünkü bunların cevabı ancak seçimlerimizin getirilerinin kişiye özel betimlemesinde saklıdır. Elmanın tadını kimse gerçek anlamda karşıdakine tarif edemeyeceği gibi hislerini de gerçek anlamda iletmenin hiçbir yöntemi yoktur ve aslında hisler de değişkendir. İnsanlar kendilerini 35-40 ‘lı yaşlarda iyi bir eğitim ve tecrübeyle yeni yeni tanımlamaya başlarken, bu yaşlara geldiklerinde ise hali hazırda hayatlarına yön vermiş haldedirler. Tam da bu sebepten kendileri gibi değil de yönlendirildikleri şekilde yaşam süren toplumun gerçekte % 90 ‘ ı mutsuzdur. Küçükken evden kaçan bir dağ köylüsünün, tüm seçimlerini hissettiği gibi yaptığı için bir multimilyonerden, çok donanımlı bir akademisyenden pek mutlu olması yüksek olasıdır. Uçması gereken kuş suda yüzerken, balık ta uçmaya zorlanmıştır. Nadir bir azınlık var bu yadırganamaz. Ama toplum bu eksiklik o nadir azınlık tepedeymişçesine kişiyi yönlendirmeye devam eder. İnsan sürüye değil içine ve gerçekten sevdiği insanların gözlerinin içine bakmalıdır.
Planlı yaşamak her insanın prensibidir bakıldığı zaman benimki de öyle idi son birkaç aya gelinceye kadar, Artık hiçbir hafta sonrasını planlamadan yaşıyorum.
Çevremde hayatından şikâyet eden insan görmek istemiyorum. Bencillik mi? Bence hayır. Ölüm dışında her şeyin çaresi var bu hayatta ve karşıma geçip “sıkıldım” diyen kimseyle konuşamıyorum. Ben sıkılmadım mı? Maddi manevi büyük çöküş yaşadık bu pandemide.Belirsizlik içindeyiz.
Sanırım hayatımda hiç bu kadar akışa teslim olduğum bir dönem olmamıştı. Sanırım hayatımda hiç bu kadar akışa teslim olduğum bir dönem olmamıştı., Bilmiyorum. Evet, bu dönem ben resmen kendimi tanıyorum. Hatta çevremdekiler de öyle… Onlar ben başka yönden tanıyorlar ben de onları…Sanırım hayatımda hiç bu kadar akışa teslim olduğum bir dönem olmamıştı.Çok özledim annemle babamı. Çok özledim evimi. Ama ne zaman yanlarına gidebileceğimi bile bilmediğim için bana bu soruyu soranlara o cevabı bile veremiyorum. Çünkü gerçekten bilmiyorum.
Sonbaharla ilgili “sağlıklı olma” isteği dışında hiçbir düşüncem yok. Oysa daha geçen yaz işle ilgili planlar yapıyordum. Hayallerim vardı…
Hepsi uçtu gitti.Hayalim yok demiyorum, hayalim var ancak onun büyüsüne kapılmıyorum diyeyim…
En çok söylendiğim söz olan “anda kal”ı yaşıyorum sanırım.
Bundan birkaç gün önce e-postamı kontrol ediyordum.
Bütün hepsinin silindiğini gördüm. 2020-2015 arası yok. Hepsi yok olmuş.
Normalde elim ayağım titrerdi. Titremedi.
Değiştiremeyeceğim her şeye bakışım değişti. Her şeye…
Bir de… Sabrım tükendi. Daha doğrusu sabrım yön değiştirdi. Daha önce tahammül edemediklerimi kucaklıyor, her zaman yaptıklarımı da elimin tersiyle itiyorum.
Dışarıdan her şey çok laylaylom görünüyor biliyorum. Hatta aileme karşı bile öyle. Yediğim kazıkları saysam kimse inanmaz.Şimdi bile Denize karşı bu yazıyı yazmak büyük bir nimet ve bunun sonuna kadar farkındayım.
Onları da bir kenara atıyorum. Bazı yaşananları olmamış gibi düşünüyorum.
Haksızlıklar olmuyor mu? En alasını görüyor ve “Of neden” yerine “Ay hep öyleydi devam da edecek” diyorum ve konuyu kapatıyorum. Şu an yazarken aklıma geldi yine sinir oldum da beş dakika sonra geçeceğini biliyorum artık bu duygumun.
Negatif yönde değişen huylarımdan biri, tahammülümün azalması. Şu çok alakasız zamanlarda patlama huyumu değiştirsem şahane olacak da işte onu da yapacağım. Zamanla…
Size de olmuştur. Siz de bu dönemde hayatınızdan insan çıkarmışsınızdır. Çok üzüldüm ama bazı tanıdıklarıma güvenim kalmadığı için hayatımda yerleri olmayacak artık.
Bir diğer yandan da tatile memleketimden başka biryere geldiğimde bana çok sevdiğim bir fırsat sunuldu ve deli gibi çalıştım bilgisayar başında. Öyle iyi geldi ki…
Çalışmayı çok sevdiğim için iş olmadığında fenalık geçiren ben, bir ay öyle meşguldüm ki bana ilaç oldu. Hani en iyi sakinleştiriciyi verseniz öyle etki etmez. Şimdi o iş bitti, bir ay daha buradayım o zaman da çalışmamanın tadını çıkarmayı deneyeceğim.
Hayatımda bir ay çalışmadığım olmadığı için (lohusalık hariç) bakalım o nasılmış, onu göreceğim.Bir de heyecanlıyım. Üç gün sonra annemler de gelecekler. Gerekli tüm izinleri aldılar. Şu an arkadaşlarım yoldalar. Onların döndüğü günün ardından da sonra kuzenlerim, abimler… Köydeki tüm pansiyonları doldurduk resmen.
Anneme çok sarılıp onu iyileştirmek istiyorum. Yaşadıklarını geri getiremem, ama ona sarılıp tüm pozitif enerjimi verebilirim. Burada olmak ona da iyi gelecek biliyorum.
Bugüne öyle tatlı başladım ki… Üst kattaydım, kayınvalidem “Burcu” diye seslenince korktum bir şey oldu diye. Hiç öyle çağırmaz dı çünkü.
Sonra dedim kendime: “Bak, negatif olaylar hep var ama ne güzel şeyler de oluyor. Bir süre sadece bunları görsen, bütün pozitif enerjiyi depolayıp öyle dönersin Çanakkale’ye…”
Okul konusu da çok soruluyor da şu anda hiçbir fikrim yok. Telafi programı yok kızımın okulunda, 31 Ağustos’ta açılacağını biliyorum sadece. O da eğer okullar açılırsa. Şimdiden panik olmak istemiyorum. O zaman gelsin, göreceğiz.
Sağlık olsun da, ne okulun geç açılması önemli ne de diğer işler güçler. En büyük duam, her zamanki duam sağlık.
SEVGİYLE KALIN..