Iyi gözlem, tarafsız bakış ve yazılan reçete demeyeceğim...
Iyi gözlem, tarafsız bakış ve yazılan reçete demeyeceğim... Çünkü bahsi geçenlerin tedavisi bence kesinlikle olanaksız. O nedenle teşhis gelir, tedavi amaçlı bir reçete yazılsa dahi, pek kıymeti Harbiyesi olmaz diye düşünüyorum..
Gözlem yapabilme doğuştan bir yetenek. Kendimi övmeyeyim lakin, bende de az buçuk vardır iyi gözlem yeteneği..
Neyse bahsedeceklerime döneyim.. Kayseri’den duygu, düşünce, değerlendirme ve yorumlarını kaleme alıp, bizler ile paylaşan Mehmet ağabeyin yazdıklarına geleyim.
‘KÖR TUTTUĞUNU ÖPMÜYOR. ISSIRIYOR.’ şeklinde başlık ile yazıyordu mesleki büyüğüm Mehmet Uzel.. Sıkça, kendisinden gelen dikkat çekici aktarımları sizlere aktardığım Mehmet ağabey, bakın neler yazmış.. Okuyunca pek hoşuma giden anlatımları dilim döndüğünce sizlere aktarayım iyisi mi..
Mehmet ağabey; “Yemek içmek artık sadece ekonomisi iyi olanlara mahsus..” diyordu ki, vallahi ben katılmıyorum bu görüşe diyemiyorum..
Öyle çok örnek sıralanabilir ki bu nokta da, örnekleri sıralamaya kalksam, sayalar yetmez.
Mehmet ağabey; “Şimdi bide paket servis ayağı oldu tutturabildiklerine” diyerek, başından geçen bir konudan örnek veriyordu.
Başlıyordu anlatmaya, şöyle ki; “Geçen ofise yemek istedik gelen kurye ‘işlerimiz eskisinden daha güzel oldu, keşke paket servise devam etsek’ diyor..
6 TL lahmacun 10 TL olmuş.. Ya arkadaş,. Ramazan geldi her türlü yalanı söyleyeceksin üstüne bide yeminler edeceksin, şimdi uyanıkların kullandığı bir ağız var ‘bunlar bir yıl önceki fiyatlar şimdi bu fiyatlara alamayız’ Şimdi gıda ürünlerine gizli gizli zam yapacaksın.. Özellikle bu ayı fırsat bilen gıda yardım paketi hazırlayanlar kalitesiz, kullanma tarihi geçmiş, fii tarihinden kalan gıda ürünlerini paketleyip verecekler.. Sürekli etiket değiştirip haksız kazanç elde edeceksin. Sonrada oruç tutup namaz kılacaksın ..
Allah’ı kandırdığını sanacaksın. Her haltı ye, yalanı söyle, hileyi yap oruç tut.
Tabii bunları yapmayan, harama el uzatmayan namuslu esnaflar da var..
Bir çay 3-6, bir kahve 8-10 lira olmuş bu memlekette.. Tavuk dürüm bile fakir yiyeceği olmaktan çıkacak bu gidişle..
Yani dışarıda yiyecek adına seyyar satıcıdan başlayıp, kafanızı sokacak bir dükkan bulduğunuzda, lokantaya ulaşamadan hesabınız darmadağın oluyor. Restorantlar için tek kelime etmiyorum.. Meyve sebze işlerini yazmaya gerek yok, pazar yeri bile artık zenginlerin uğrak mekanları oldu..
Demem o ki, bu şehirde inanılmaz bir başıboşluk var. Kör tuttuğunu öpüyor resmen şimdi ısırmaya başladı.... Ev kiralarından, gıda sektörüne, yiyecekten içecek sektörüne kadar fiyat terörü yaşanıyor..
Hesap yapan yok, kaça aldın kaça satıyorsun diyen yok.. Marketler zaten sürekli etiket değiştiriyor.. Ve sürekli yeni şubeler açıyor durmadan..
Hijyen falan hak getire.. Kullanım tarihi geçmiş mallar raflarda aslanlar gibi duruyor.. Kokmaya yüz tutmuş gıda maddeleri etiket okuma merakı olmayanlara rahatlıkla satılıyor. Senede bir kere denetim yapıldığında, nedense herkesin önceden haberi oluyor ve tedbirini alıyor..
NİYE KOLAY HASTA OLUYORUZ..
Özellikle son dönemlerde niye kolay hasta olmaya başladık dersiniz.. Bağışıklık sistemimize ne oldu.. Niye enfeksiyonlara karşı dayanıksız hale geldik.. Çocuklarımız niye çabucak hasta oluyor.. Grip desen değil, sıcak çarptı desen o da degil, ama kuru öksürük, nefes almada zorlanmak, vücut direncinde düşüş ve yatağa mahkum olmak..
Ben ne bilim adamı, ne de tıp adamıyım.. Ama ortada garip bir durumun olduğunu görebiliyorum..
Kanser hastalığında artış da kafamızı karıştırıyor.. Geçenler Kayseri Lösev den Arzu hanımla konuştuk, Kayseri'de 2000 e yakın kayıtlı kanser hastası varmış.. Bence bu olay çok düşündürücü.. Mideler bozulmuş durumda.. Akciğerler aldığımız nefeste bile zorlanıyor.. Bir garip durum var ortada ..Ne var ki kimse çıkıp açıklama yapmıyor..
Acaba diyorum, yediğimiz gıdalardan dolayımı vücudumuz ve organlarımız ciddi bir saldırıya maruz kalıyor.. Kullandığımız ilaç etki etmiyorsa bunun sebepleri nedir? Yoksa Sebzede, meyvede, nohutta, soyada, mısırda ayçiçeğinde, buğdayda ve tüm bakliyat ürünlerinde kullanılan tohumlar mı bizleri bu hale getirdi. Bir gıda mühendisi arkadaşım, Türkiye’ deki tohumların çoğu yabancı kaynaklı.. Hastalığı beraber getiriyor. Sonuç olarak tohumculuk pazarının %70 yabancı firmalara aitmiş. Ve bu firmaların ülkemize sattığı tohumların İsrail menşeli olduğu söyledi..
Evet, önce insanları kanser yapacak tohumları sonra ilaçlarını satıyorlar…
Benim bildiğim eskiden Halk sağlığı kurumları vardı.. Şimdi bunlar ne iş yapıyor?
Bunlar eskiden pastane, lokanta, gıda üreten firmaları gezerlerdi.. Tarım il müdürlükleri kontrollere çıkıyorlar yalnız küçük esnafları kontrol etmek yetmiyor.. Bunları üreten fabrikaları kontrol etmek gerekir.. Halen şehrimizde NBŞ kullanan gıda üreticileri var.. Artık bunlara dur demek lazım.. Türkiye’de kanser hastalığının en fazla görünen illerin başında Kayseri gelmektedir..” diyerek..
Sanki diyorum, bizlerin de sık sık dile getirdiklerinden bahsediyor bu ifadeler.. Bir çoğumuzun ikili üçlü sohbetlerde anlattıklarımıza benziyor bu sözler.. Yanış mıyım?
Hastalığa neden olabileceği varsayımı yaparak, değerlendirmede bulunduğumuz daha pek çok konu var aslında.. Lakin, ben Bilimsellikten yanayım.. Gerçi, Bilimin dediklerini de pek tınlamayız ya neyse..
Ben yine de söz edeyim.. Konu Corona olunca, istesek de istemesek de kulak kabartmaya başladık şu aralar..
Uzman isim, ÇOMÜ’ lü Profesör AlpeR Şener’ in son paylaşamı diyemeyeceğim, çünkü hemen her gün yeni bilgiler sunuyor Alper hoca.. Bir yenisi diyerek, Alper hocanın dediklerini aktaracağım.. Bir solukta okumayın, bence dinlene dinlene, anlamaya çalışarak titizlikle okuyun..
ÇOMÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener’ in, Covit-19 Günlükleri başlıklı bir yeni paylaşımında; “Aşılanma sırası” diyor ve ekliyordu madde madde.
Alper hoca, özetle merak edilen bir konuyu daha açıyordu diyebilirz. İlk madde; “1. Tüm dünyada bir sıralama var, bu gayet doğal” diye geliyor ve sonrası maddeler de sıralanıyordu, hepimizin anlayabileceği ifadeler ile.
Şimdi hayli dikkat kesilip, bir göz atıverin bence bu sıralanan maddelere;“2. Sıralama; ölüm oranlarına bakılarak belirlenmiştir...yangında ilk kurtarılacaklar gibi, düşünün... 3. Çoğu ülke aşı öncelik sıralamasını başladığı gibi devam ettirmiyor, ettiremez de...çünkü salgın dinamik ve insan davranışları değişken...sahada ki görülen öncelikler ve aşı tedarik zinciri hesap edilerek sıralamada değişimler yapılıyor...bizde ilk örnek öğretmenler oldu, mesela...
4. Bizde ki aşı sıralaması önceliğine sonradan alınan gruplara bakıldığında – öğretmenler - kolluk güçleri- haber/medya çalışanları- ...en son turizm sektörü çalışanları girdi... 5. Şimdi gelelim itirazlara...bu değişimler gerekli mi? EVET neden mi?
- Bir yıldır her kapanmaya itiraz var mı? VAR. - Maske takmam, özgürlüğümü kısıtlıyor diyen bir grup var mı? VAR.
- Bizi eve hapis ettiniz, buna ne gerek var diyen var mı? VAR - Filyasyon ekiplerini kovalayan, döven, hakaret eden, yanlış bilgi veren var mı? VAR - Karantinada olup kaçan var mı? VAR - Sokağa çıkma yasağını delmek için her türlü yolu deneyen var mı? VAR. - Kurallara uymayıp, ceza yiyince; kolluk güçlerine her türlü nezaketsizliği yapan var mı? VAR. - Evde kalın dedikçe, gizli gizli ev gezmesi yapan var mı? VAR. - Karantinaya alındığı yurt/ hastaneden kaçıp sonra özgürlüğümü kısıtladılar diye hekimi şikayet eden var mı? VAR. - Sadece işi iyileştirmek olan ve hayatını nerdeyse bu işe adamış kişilere hakaret eden bir troll grubu var mı? VAR. - Aşı gelmiş, hala olmayan kaçan var mı? VAR
- Aşılar ile ilgili bilip bilmeden spekülasyon yapan ve bunlara inanıp bilim insanlarına hakaret eden var mı? VAR. Yani var oğlu var. Sonuçta burada devlet üstüne düşeni yapmış mı? YAPMIŞ
Ben artık bu itirazları .. ‘Hoşafın yağı kesildi’ ne benzetiyorum.” diyordu Alper hoca..
Yaşa hocam yaşa.. Ne de güzel özetlemişsin birilerini. Ağzına sağlık.. Daha ne denilebilir ki, değil mi? Sizleri bilmem ama, durum tam da bu denilenler gibi kardeşim. Haydin hoşça kalın..