Ramazan kelimesi; “ yaz sonunda yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur” mânâsında “er-ramza” kelimesinden veya “Güneş ışınlarından yanıp kızması” anlamına olan “er-ramaz” kelimesinden alınmıştır.
Ramazan kelimesi;
“ yaz sonunda yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur” mânâsında “er-ramza” kelimesinden veya “Güneş ışınlarından yanıp kızması” anlamına olan “er-ramaz” kelimesinden alınmıştır. Bu yağmur, yeryüzünü nasıl tertemiz yıkarsa, kızgın yer, orada yürüyenlerin ayaklarını nasıl yakarsa, Ramazan ayı da, bu ayda yapılan dinin kurallarına uygun işlerle inanmış kişileri günah kirlerinden öylece temizler,”
Ramazan ayının önemli bir boyutu da lâiklik anlayışını ve davranışını toplum açısından etkin kılmak; “ hoşgörünün, dostluğun, güvenirliğin ” bireysellikten kurtarılarak, toplumsallığa yönlendirilmesi olmalıdır.
Anadolu insanının bayramı; gurbette olan çocuklarıyla, yaşadığı yerde, büyüdüğü ve büyüttüğü evde, oturduğu sofrada buluşmasıyla başlıyor.
Yurt dışında bayramlar, bir taraftan burukluk verirken insana, burukluğu yaşatmayan, adına yurt dışı dense bile her şeyiyle bizimle olan “harsta” beraber, “hastalıkta” beraber, “işte, fikirde, dilde ve aşta” beraber yer vardır: KUZEY KIBRIS…
MERHABA, bayramı bayram bilenler ve bayramı gönülden görenler… Dünyanın her yerinde bayram sevinci, huzur ve mutluluk aynıdır.
İnsan; huzura, sevince, bayrama, mutluluğa en çok yakışan ve en çok ihtiyacı olandır…
Tüm bu duyguların, düşüncelerin farkında olmamıza rağmen, zaman zaman yanlışlıklara düşeriz, bayramlar geçer, yeniden küser, kavga ederiz… Ne garip, ne ilginç bir duygudur, bir türlü bilemeyiz; bayramı oluşturan biz, bayramı bir türlü bayram gibi kutlamayan biz, bayramda kimler geldi-gelmedi çetelesini tutan biz, bayram sonrası gelmeyenlere-aramayanlara tavır koyup - küsen biz… Bayramlar üzerine hadisler dinleyen, özlü sözleri araştıran, üzerine yorum yapan, ama bir türlü davranış değişikliğine gidemeyen yine BİZ…
Bu günkü yazımıza başlığı farklı koymak, bu farklılığı da sizinle paylaşmak istedik. Nedir bu farklılık, hepsi bayram değil mi ? diye sorabilirsiniz…
Biz de hemen cevaplayalım:
1- Mart 2020’den Mayıs 2021 arsında PANDEMİLİ bayram (milli ve dini),
2- “Bayramda özünü bilmek” anlayışıdır. İnsan özünü bilince, bayram-la-ş-mak da güzel olur… Özünüzü bilmek zihinsel, duygusal ve Hacı Bayram-sal bir kavram, düşününüz…
Bayram kelimesini tüm yazarlarımız kullanırken, farklı bir bakış açısıyla Can Yücel’le hatırlatmak istedim.
“ Nefes almak bayramdır meselâ; günün birinde soluksuz
kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni
kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini
bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara
düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede
üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle
okşayan ANNE bayramdır.
Ona güvenmiştim, yanılmamışım sözü bayramdır.
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış
ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son
taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda
karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi,
nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta
ölebilmek de bayram..” (Can Yücel’e rahmet !..)
Bayram birleşme, dayanışma günleri olup ayrışma günleri değildir. Hacı Bayram Veli’nin;
“Ayıp ve kusurIarını gördüğünüz arkadaşIarınızın, komşuIarınızın, sırIarını ifşâ etmeyiniz, çünkü gördüğünüz bu sırIar, size emânettir. Emânete hiyânet ise, çirkin bir harekettir.
Hiddet ve kin, hakîkatIeri gören gözIeri kör eder. Öfke, iyi düşünmeyi daraItır, yanıItır.” der, bu da bayramla gelen ve süreklilik kazanması gereken bir davranış olmalıdır.
Kullandığımız kelimelerin içinde bizleri biz yapan kavramlardan biri de, bayram kelimesinden türetilen BAYRAM-LA-Ş-MAK değil mi?
Buradaki “Ş” ekinin bizleri birbirimize yaklaştırdığını ve bizleri kötülüklerden uzaklaştırarak, aradaki kırgınlıklarımızı kaldırdığını biliyor musunuz?
Ben, bildiğinizi bilmemize rağmen, günümüz içinde herkesin geçim derdine düşüp de unuttuğunu sanıyorum. Bunun için o tek harften oluşan ve toplumu kaynaştıran “Ş” ekinin yarattığı güzelliği, bizlerin tekrar hatırlamasını ve bayramda herkesin birbiriyle kucaklaşarak, bayram-la-ş-ma-sını dileyelim…!
Anadolu’da bayram yaşanıyor, ama ya ŞEHİT ailelerimizde…?! Onlar, bayramı mezarlıkta toprağı düzelterek, yıkık evlerinde göz yaşı dökerek; “ halısı hasır, halısı çul,
oğlu şehit, torunu yetim, gelini dul ” olarak kutluyor…!?
Bayramınızı içtenlikle kutluyor, KKTC’ye, canım Türkiyem’e nice bayramlar diliyorum; bayramda ÖZÜNÜZÜ bilmeniz dileğiyle…
( Parlakyıldız, gazetevitamin.com/yazılarından )
16.05.2021
Dr. Hayrettin Parlakyıldız
Kıbrıs İLİM Üniversitesi
E-posta: hparlakyildiz@mynet.com