Gündeme dair söz edecek olsam, sanırım kullanacağım en güzel ifadem şu olacak; '19 MAYIS’A, FERİŞTAHINIZ GELSE GÖLGE DÜŞÜREMEZ….!'

Gündeme dair söz edecek olsam, sanırım kullanacağım en güzel ifadem şu olacak;
“19 MAYIS’A, FERİŞTAHINIZ GELSE GÖLGE DÜŞÜREMEZ….!”
Anlatacağım, neden böyle bir ifade kullandığımı, lakin önce bir başlık daha atayım;
“Bİ RAHAT DUR BE KOMŞU...” diye de vurgulayayım.
Gündeme ilişkin açıklamalardan söz ederek,  attığım ilk başlığın nedenini kısaca anlatmaya çalışayım.
Başkent gündemine damga vuran sözlerden biri idi, Dışişleri Bakanlığı’nın: "Yunanistan'ın mesnetsiz ve hezeyan dolu açıklamalarını külliyen reddediyoruz" demesi.
Rutin ziyaretlerimden birini yaptım yine, Haber Ajanslarının, biz abonelerine servis ettiği haber bültenine göz atıyor iken.
Başkentli meslektaşım, Abonesi bulunduğumuz İHA’nın muhabiri, Mevlüt İşli’ nin haberinden bahsedeceğim ve böylelikle, attığım başlıklardan birinin nedenini anlatmış olacağım.
Haber tam olarak şöyle idi, - Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Yunanistan Meclisi ve makamları tarafından 19 Mayıs 1919’un yıl dönümü bahanesiyle yapılan ve tarihi bütünüyle çarpıtmaya yönelik mesnetsiz ve hezeyan dolu açıklamaları külliyen reddediyoruz" denildi.
Habere konu Yunanistan Meclisi açıklaması geçiyordu bu aktarmaya çalıştığım haber metninin devamında.
Ve şöyle geliyordu o açıklamanın geçtiği haberin devamı;
- "Dönemin emperyalist güçlerinin maşası olarak Anadolu’yu işgale yeltenen Yunanistan’ın bu topraklarda doğrudan gerçekleştirdiği mezalimi unutmaması gerekirken, Yunanistan Meclisi ve makamları tarafından 19 Mayıs 1919’un yıldönümü bahanesiyle yapılan ve tarihi bütünüyle çarpıtmaya yönelik mesnetsiz ve hezeyan dolu açıklamaları külliyen reddediyoruz. Aynı şekilde, Türkiye karşıtı lobilerin hiçbir tarihsel dayanağı olmayan çarpık iddiaları Yunanistan dışında da gündeme getirerek üçüncü ülkeleri aldatma çabalarını da kınıyoruz"
Geçmişe dönelim bir de..  19 Mayıs 1919’ un 4 gün öncesine..
Cümle alem biliyor..  15 Mayıs 1919'da İzmir'de ve Anadolu'da insanlık suçlarıyla tarihi kayıtlara da geçen yaşanılanları.  
Hal böyle iken, Komşu Yunanistan’ ın,  mağdur olduğunu ileri sürmesi gerçekten hiç inandırıcı değil ve hayli uzat inandırıcılıktan.
Dışişleri, bu konuda veriyordu ayarı: "Yunanistan’ın işgalinin daha ilk aylarında gerçekleştirdiği mezalimin ulaştığı dehşet verici boyut karşısında Müttefik Devletleri, Tahkikat Komisyonu kurarak bu insanlık suçlarını araştırmak durumunda kalmış ve mezalime sahne olan bu işgalin utanç verici bir istilaya dönüştüğünü raporunda ortaya koymuştur. Yunan liderliğini kendi tarihiyle yüzleşmeye, Tahkikat Komisyonu raporlarına da yansıyan Yunan mezalimini hatırlamaya, Lozan Barış Antlaşması’nın 59. Maddesinde de işlediği fiillerin savaş hukukuna aykırı olduğu tescil edilen Yunanistan’ı, tarihi gerçekleri kabullenmeye davet ediyoruz" denilerek..
Ağzına sağlık.. Bu noktada yaptığım kendimce bu yoruma,  Biliyorum ki Tarihi okuyan cümle alem katılacak..
Gelelim Başkent gündeminin öne çıkan bir diğer açıklamasına. İletişim Başkanı Fahrettin Altun: “Korkak bir açıklama” vurgusu yapıyordu Başkent’ ten..
Ekliyordu sonra da; - “Cesur ve sözünü sakınmayan liderimizi Yahudi karşıtlığıyla suçlayarak mücadelesini lekelemeye çalışmak son derece dehşet verici bir durum. Bu aslında dünyanın dikkatini, İsrail’in işlediği insanlık suçlarından başka bir yöne çevirmek amacıyla yapılmış korkak bir açıklama” diye.
Aktarmaya çalıştığım edimiş bu okkalı sözleri,  Başkent’ li meslektaşım Derya Yetim kaleme almıştı, dikkat kesilerek okuduğum o haberde.
Haberden bahsedeyim şimdi. Şöyle geliyordu sonraki cümle;
-Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yahudi karşıtı söyleme sahip olduğu şeklindeki ifadelerine ilişkin yaptığı açıklamada, “ABD’nin Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’in Filistinli sivillere uyguladığı şiddetle ilgili sözlerine dair açıklaması kabul edilemez. Çocukların öldürülmesini kınayacak cesareti ve edebi olmayanların kimseye ders verecek ahlaki bir duruşu yoktur” ifadelerini kullandı.
“Cesur ve sözünü sakınmayan liderimizi Yahudi karşıtlığıyla suçlayarak mücadelesini lekelemeye çalışmak son derece dehşet verici bir durum. Bu aslında dünyanın dikkatini, İsrail’in işlediği insanlık suçlarından başka bir yöne çevirmek amacıyla yapılmış korkak bir açıklama” ifadelerini kullanan Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sadece, ABD yönetiminin de İsrail’in artan işgalinde ve apartheid rejiminde suç ortağı olduğuna dikkat çektiğini ve buna devam edeceğinin altını çiziyordu.
Hayli net ifadelerde bulunan sayın AltunŞ “Ne zaman haklı bir eleştiri yapılsa, İsrail de müttefikleri de dikkatleri uyguladıkları işgal, şiddet, apartheid rejimi ve insanlık suçlarından dağıtmak için ‘Yahudi karşıtlığı’ diye bas bas bağırmaya başlıyor. Bu artık çok bıktırsa ve bayatlasa da bizi, zalimlere zalim demekten alıkoymayacak.
Mevcut Amerikan yönetiminin sessizliğinin, suç ortaklığının ve hatta ‘meşru müdafaa’ kisvesi altında İsrail’in eylemlerini teşvik etmesinin savunulur bir yanı yoktur. Liderimiz Erdoğan’ı Yahudi karşıtlığıyla bağdaştırmaya çalışmak da suçluluk psikolojisinin açık bir göstergesidir.
Uluslararası topluma ve vicdan sahiplerine, İsrail’in işgaline ve masum sivillere yönelik saldırılarına karşı çıkma çağrıları yapmaya devam ediyoruz ve edeceğiz. İsrail’e karşı çıkma cesareti olmayanlar, asıl şiddetin kışkırtıcılarıdır.
Apartheid bir rejimin, işgal ettiği topraklarda masum insanlara zulmetmesine olanak sağlamak ve sonra da dönüp bu zulme karşı çıkanları suçlamak ikiyüzlülüğün dik alasıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın sözlerinin yanlış aksettirilmesi girişimlerini kesinlikle reddediyoruz.
Müslümanları öldürmekten keyif aldığını söyleyen bir İsrail Başbakanı hakkında konuşmak Yahudi karşıtlığı değildir, bazı İsrailli liderlerin nasıl bir zihniyete sahip olduğunun talihsiz gerçeğidir.
Sayın Cumhurbaşkanımız, İsrail’in Filistinlilere yaptığı zulme karşı çıkarken, İslamofobi ve yabancı düşmanlığının yanı sıra Yahudi karşıtlığına da sürekli karşı çıkmıştır. Filistin’in yanındayız, adaletin yanındayız, insanlığın yanındayız.”
Günümüze dönüp, kendimce bir kısa değerlendirmede bulunacağım. “Yanu Erdem, sorduk mu senin değerlendirmeni” diyebilirsiniz. Lakin, sorsanız da, sormasanız da
Diyeceğim ki bendeniz; ‘Mazlumun yanında, tarih boyunca yek vücut yer almış tek Millet, bizleriz Evelaallah…’