BENİM DE YAŞ ELLİ OLDU SONUÇTA.. HALİYLE DİKKAT KESİLDİM BU PAYLAŞIMA..
BENİM DE YAŞ ELLİ OLDU SONUÇTA.. HALİYLE DİKKAT KESİLDİM BU PAYLAŞIMA..
Sosyal medya günün her anında bizlerin şöyle bir göz atmıdan edemediği bir hale dönüştü malum..
Hep ilgi çeken, dikkat kesildiğimiz konulara rastlıyoruz her göz attığımızıda. İşte bunlardan biri; ”YAŞI 50/75 ARASI OLANLAR MUTLAKA OKUYUN” başylığı ile geliyordu.
Hafta sonu Pazar günü tatildi malum.. Kısıt vardı sokağa çıkma konusunda. Ben gibi demeyeceğim, sonuçta bir işimiz gereği hep sokaklardayız.. O anlarda, haber konusu olmayınca çevremde, elimdeki telefona odaktlandım yine.
“Bir solukta okuyacağınız çok güzel bir yazı.” Vurgusu da ayapılan paylaşıma şöyle bir göz attım..Ne de olsa benim yaşım da 50’ li buldu.
Şöyle geliyordu ilk ifadeler; “Hepsi şahsına münhasır özel üretilmiş, yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesil…....”
Bizlerden bahsediliir iken kurulan bu cümlede, çok doğru bir tabir kullanılmlış öyle değil mi.. 50’ ler ve üzeri mutlak ki ‘evet’ dedi şu an..
“PEKİ KİM BUNLAR?” sorusu altında, devam ediyordu dile gelenler..
Başlıyordu işte o ifadeler; “1945 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş en genci 50, en delikanlısı 70 yaşında HALA 18’LİK DELİ TAYLAR GİBİ İDEALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞAN HESAPSIZ BİR NESİL..?” denilerek..
Deli Tay benzetmesine de bayıldım, yalan yok..
Heli şu anlatım; “Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış…
Şeker çuvalından pantolon, canik lastikten ayakkabı giymiş…
Okulda ABD süt tozu içirilerek beslenmiş, bir garip nesil…
Hiçbirinin renkli çocukluk resmi olmamış…
Hatta hiç bebeklik çocukluk resmi olmamış…”
Bura da durmak gerek şu an.. Rahmetli babamın fotoğraf makinesi vardı.. Jüliter… 6x6 lık filmn kareleri ile çekilmiş, benim çok fotoğrafım var..
Bu konuda, sanırım şanslıyım bendeniz..
Aktarmaya çalıştığım paylaşımın devamında; “Hiç biri kreş, dershane, özel okul görmemiş…
Ama hepsi profesörlere ders verecek kadar bilgi sahibi olan bir tuhaf nesil…” şeklinde bir ifade geçiyordu ki, Şahsen benim orta okuldaki lakabım; Profesör dü.. Olamadık gerçi böyle bir üstad lakin, kendimi halen öyle hissediyorum.. Var elbet haklı nedenlerim.
“Harp görmüş, darp görmüş… Baskı, çatışma, sorguda işkence görmüş…
Karakolda sorgu da Filistin askısını, ceza evinde isyanla tanışmış.” Şeklinde bir idğer anlatılm daha geçiyordu dikkat kesilerek okuduğum paşlamın içcinde.. Tabii ben bunlara uzağım.. Hatırlamıyorum, çünkü o bir gurup yaşlara denk gelen yaşanılanlar zamanı, dünyada değildim..
“En azı 5 ihtilal, 6 muhtıra, 7 post-modern darbeden sağ salim paçayı yırtmış…” denilen cümlenin bir bölümün, 80’I ve sonrasını hatırlıyorum ebet.. O günleri bildim…
“En azı 10 ekonomik krizden nasibini almış…” denilen bir bölümü de hatırlıyorum..
Üstelik; “Tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil..” denilmesini de haklı buluyorum.. Acaba neden..?
“Ne yaptıysa yoluyla yordamıyla kendi meşrebine uygun ahlakına yakışanı yapmış.
68’liler de 78’liler de bu neslin deli tayları, ipe sapa gelmeyen savaşçıları da bu neslin temsilcileri tarihe adlarını kanları ile yazmıştır…” şeklinde kaleme alınmış bu anlatım da hayli düşündürücü geldi benim için..
Hele hele, şu yazıya dökülenler; “Bunlar bu neslin üretim harikası mı yoksa üretim hatası mı tartışılır ama bu neslin istisnasız tamamı karşılıksız hesapsız bu vatanı sevmiş…”
Bu ifadeye aynen de katılıyorum. Karşılıksız ve hesapsız, VATAEN’ ımı ölesiye seviyorum bendeniz..
1950 ve 1970 yılları arasında doğanların, gerçekten özel üretim, çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve yapmış olduklarına değiniliyordu.. Vurgu netü ve açık..
Ve de sonrası yazılanlar; “Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş…
Çoğu simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatta amelelik, pazarcılık hamallık yaparak okul harçlığını çıkarmıştır…
Ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, geneli bir baltaya sap olmuştur…
Muhanete muhtaç da olmamış, ezilmiş ama ezik kalmamış.
Dik durmuş dikleşmemiş kendi şahsına münhasır özel bir nesildir…
Görevini, sorumluluğunu bilen… Onuru için bir pireye bir yorgan yakan, öfkeli hırçın bir acayip nesil bu 1950 ile 1970 yılları arasında doğan dinazorlar…”
Şimdi ben de mi Dino oldum. Yok artık.. Yahu daha gencim, kendimi Fatih’ in İstanbul’a Feth ettiği yaşta hissediyorum. Ne dinosu.. Olsam olsam Din olurum. Sonra Dino, sonar Dinozor..
Keyif aldım sahiden de okuyur iken yazıya dökülenleri.
Hele hele şu denilenlere diyecek yok; “İyi bakın, bunlar bu son kalan kadife ye sarılmış çelik yumruk misali yumuşak gözüküp indiği yeri dağıtan bu özel neslin öfkesinden sakının.…” vurgusu.
Ardından da; . “Bunlara iyi bakın,Çünkü bunların nesilleri tükenmek üzere…
Bunların üretimi sonlandı…
Kullanım sureleri doldu, tedavülden kalkıyor…” şeklindeki anlatm..
Ben içtiğium andın hakkını vereceğim. Yurdumu, Milletimi, Devletimi çok seviyorum ve hep seveceğim..
Hele hele AY YILDIZLI Bayrağım.. Senin Uğruna ölmeye hep hazırım..