Bir asır geçmiş, ya da bize öyle geliyor.. Kenarında insanlar... Halbuki, deniz çok da uzakta değil..  Ben diyeyim, 50 siz deyin 20...

Bir asır geçmiş, ya da bize öyle geliyor.. Kenarında insanlar... Halbuki, deniz çok da uzakta değil.. 
Ben diyeyim, 50 siz deyin 20
Uzaklık ölçüsü olarak, metre kullanmıyorum..
Belki de adım... 50 olmadı, 20 adım uzakta deniz.. Buna karşın, iki yakasında da neşe dolu insanlar..
Hep derlerdi; "Kenarında toplanırdık, su' yu da berrak, doya doya iç..." diye..
Mesire yeri iken, kirliliğin merkezine dönüşümün adı, SARIÇAY....
Belki de, o gün öyle tanımlanıyordu, renginden dolayı..
Öyle ya, o vaktiler baraj da kurulmamış.. Yağmur suları, çamurlu geliyor, rengi de Sarı' ya dönüştürüyor.. Al sana, SARIÇAY..
Berrak iken çoğu kez, yağmur suları ile bulanıklaşan su.. Olmuş galiba, isim babası..
Geçmişe özlem duyan sözleri işitmeyenimiz yok. Hatırlıyorum da, 1990' larda da çok revaçtaydı;
“Nerede o eski bayramlar..” sözünü etmek.
Bayramları özleyen bir toplum, Sarıçay' ın o günleri nasıl özlemesin..?
Kordon tazelendi.. İkinci kordon oluştu güzelim Çanakkale'de..
Şu sıralar, halen dahi akşamları bile mesire yeri gibi..
Güzel şeyler, güzel sözler ile dile geliyor.. Neden gelmesin ki ayrıca..
Aynı güzellik, Sarıçay' ı da kapsasa, kim bilir ne övgüler gelir...! (Kim bilir...!)
Bir bilen elbet.. Bir bilen diye bahsettiğim isimler çoğaldı bu aralar..
Çanakkale'nin,  1950 ve 1960' larında genç olup, o günleri anlatırlardı da, pek inanamazdım.. Çünkü ben 71’ liyim.. Yaş daha yeni yarım asır..
Peki ya, yarım asrı geçmiş, hatta ikince çeyreği de tamamlamış isimlerin özlemi..!!!
Güzellikler özlenmez mi hiç..!
Hele ki, Çanakkale' nin güzelliğine güzellik katan detaylar..
Çanakkale sevdalısı bir isim: Ahmet Kolkoparan.. Yine yaptı yapacağını, 1900' lerin başı diyerek, bir fotoğraf paylaştı.. Ne güzel bir fotoğraf o öyle.. Yer: SARIÇAY..
Mesire yeri olduğunu gösterir bir belge.. Hani, 'bir bilen' lerin, hep bahsettiği ve de örneklediği o günlere ait.
Gerek yaşı, gerek işi, ve de gönül verdiği hizmetle geçen yıllardan kaynaklı,  Çanakkale' yi karış karış bilenler boşa konuşmamışlar meğer..
"Mesire yeri idi , Hıdrellezleri de orada kutlardık" şeklinde sözleri, uzunca süredir işitmeyenimiz yok SARIÇAY üzerine..
Lıkır lıkır içilen su' yu ve SARIÇAY gerçeği ..
Hatta, içinde balık bile tutuluyormuş o yıllarda..
Çamaşır yıkama var mıydı, onu bilemiyorum..
Çünkü detarjan yok, kül varmış o günlerde, çamaşır için.. Doğal olarak, yıkanabilirmiş..
Öyle ya, su akıyor denize.. Tamamı Küllü su... Ne müsilaja neden olur, ne de kirliliğe..
Gel de özleme eskileri.. Ne güzel bir şehirmişiz meğer biz 120 yıl kadar önce..
1900' lerin başı diye tarihlenen fotoğraf karesi, pek ilgimi çekti.. Bayıldım tek kelime ile..
Güne dönelim birazcık.. Eski, ne de olsa çok geçmişte kaldı..
Üzerine sünger çekileli çok zaman olmuş belli ..
O günlerin bir kısmına tanıklık edenler, boşa aramıyorlarmış meğer geçmişi..
"Nere de o eskiler" sözünü laf olsun diye  etmiyorlarmış üstelik, bence de kesinlikle..
Bahsettiğim fotoğrafı görüp, geçmişe özlem duymamak, pek akılcı olmazdı ayrıca.
Sen ne güzellikmiş sin öyle be SARIÇAY… Ne de mutlu anların adresi olmuşsun meğer..
He hatıralar birikti kim bilir senin kenarında.. İki yakalı, sahilin ve de o yıllardaki güzelliğin..
Çanakkale’nin keyfine ayrı bir varılan halin ve sen SARIÇAY..
Gel de arama şimdi eskiyi.. Eski SARIÇAY’ ın bu hallerini..
Sağlıkla kalın, geçmişi aramaya devam bu aralar.. Neden ise artık.. Hoşça kalın..  
 
Açıklama yok.