Taç çizgisine yakın geliyor meşin yuvarlak. Futbolcu ne yapsın, pozisyonu kurtarmak için müdahale edebilir. Ya pozisyon farklı bir noktada ise, her top’a girilmez elbet. Allah muhafaza, yanlışlıkla ke

Politika da böyle bir şey sanırım. Bazen, bir denilenin üzerine söylenen bir başka sözden vaz cayabilme, hat ta, 180 derecelik çark etme gibi.
Zaman içinde ve de neredeyse çoğu zaman tanıklık ettiklerimiz de yok değil bu duruma örnek göstermeye.
Fakat gerek de yok aslında örnek vermeye. Çünkülüm, herkes tanık bu hallere.
Böyle bir şey işte detaylar.
Detayları bildiğim konular üzerine konuşmayacağımı söylesem de, olmuyor kardeşim, olmuyor işte…
Facebook’ tan, önemseyerek takip ettiğim Recep ağabeyden hep söz ediyorum. Hatırlayacak olursanız, acayip takibindeyim Recep ağabeyin.
Her ne kadar son günlerde, kendisinin makale  yazmaya hazırlandığından haberdar olduysam da, biliyorum ki, ondan önce davranacağım çoğu kez, onun değerlendirmelerini yazmaya.
Dedim ya acayip takibindeyim. Ondan önce görecem yazdıkların ve de X-RAY hali olacak haliyle….
 180 derecelik dönüş ve her top’a girilmezden bahsederken, amacım bu konu üzerine bir mesaj atmak değildi. Yanlış anlaşılmasın AYRICA DA…
Recep ağabey, yani MHP’ nin İl Genel meclis Grup başkanvekili emekli eğitimci Recep Cahit Özer ‘ in atarlı hale gelişini tanık olduğum takip sırasında, dile getirdiği bir Ata sözü dikkatimi çekti.
Bu nokta da Top’a girilmez ama, hadi hayırlısı özetle…
Acayip takibindeyim Recep ağabeyin.  Kurduğu cümlede adı geçen isimi alani zikretse de kendileri, bu konuda tam malumat sahibi olmadığımdan, isimi es geçme durumundayım.
Recep ağabey isim zikredip; ‘kardeşime ithafen…” diyor ve ekliyordu;
 3000 yıllık Türk Atasözü. "Bozkurt; Kendisinin gıdıklanmasından hoşlanmaz.
 Hele söz konusu hayaları olunca; ASLA..." diyerek.
Belli ki bir hal yaşanmış. Oldukça öfkelenmiş halde Recep ağabey…
Ne oldu ne yaşandı da bu denli öfkeli anlamak göç elbet. Uzun uzun konuşmak gerek o halde.
Fakat, takibinde olduğum paylaşıların devamında rastladığım bir bölüm var ki, ‘ O ‘ da ne?’ dedirtecek bir çıkışla gelmiş Recep ağabey…
İki fotoğraflı bir paylaşım. Görünce tanımamak mümkün değil fotoğraftaki iki cismi. Çocukluk yıllarım da bendeniz de az kullanmadım onlardan.
Kendileri şöyle yazmış bu görsellerin üzerine;
“Memlekette buna benzeyen çok insan var da; söylemekten çekinirler.
 Bunu hatırlayan var mı?
Hadi ben söyliyeyim.
 Topaç..
 Bu gördüğünüz de adıma tahsisli benim topaç’ım” diyerek iki gröselden birinin üzerinde yazan ismi gösteriyor Recep ağabey…
Hemi de sahiplenerek.
Kızmış bir konuya belli. Bunun öncesinde de bir anlatım daha var.
“Allah'ıma yemin olsun” diye başlayan o paylaşıya dikkat kesilmemek elde değil.
Herkesi şahit gösteriyor. Nasıl dikkat kesilinilmez ki?
Şöyle yazmış Recep ağabey; “Bütün Türk'ler Şahit olsun.
Çanakkale için sözüm . Menfaatleri için Çanakkale'de gücün yanında yer alan adamcıklar,insan müsvetteleri, partisinden ayrılıp iktidarın yönetimlerinde yer almayı adamlık sayan g…..,
Şunu unutmayın.  Ben yaşadığım müddetçe ülkücü hareketin ve MHP'nin hiç bir noktasında olamayacaksınız.
Hainlerini, içinden çıkardığı şerefsizleri unutan bir hareket bitmiş demektir. Ki biz bitmeyiz.
 Eğer unutursak; Yüce Allah bizi kahretsin. Sizin kanınız bozuk, soyunuz bozuk.
 Allah sizin gibi menfaat için şeklini değiştiren itlerin belasını versin.
 Siyasi soysuzluğu, siyasi ahlaksızlığı Çanakkale’ ye de bulaştırdınız .
 Unutmayın ki; Bir gün mutlaka hesabını soracağız ve burnunuzdan ve k…  fitil fitil getireceğiz.
 O günü bekleyin hain şerefsizler”
Paylaşım hayli ağır sözlerle yüklü. Peki ama neden?
Bir politikacı neden bu denli isyan eder?
Çok. Sorular çok…
Haliyle de merak da çok…
Dedim ya, her Top’ a girilmez. Fakat MHP kurmayını bu denli çileden çıkaran ney di? Hadi gel de meraklanma?
Bu arada, bir Açık Mektup da vardı paylaşılar içinde.
Geç kaldım belki bu mektubu irdelemekte lakin, söz konusu Mustafa Kemal Paşa ise, geç kalınmışlık da ne?
Dikkat kesilmemek elde olmayan bir paylaşı bu. Üstelik altında imza Recep Cahit Özer.
 Açık mektup ve işte yazdıkları;
MUSTAFA KEMAL' e mektup.,
 Seni tanıyamadık.  Bir türlü anlayamadık. Yaptıklarını kavrayamadık.
 Giydiğin elbiseyl, içtiğin rakıyla yorduk beynimizi yıllardır.
 Ananın adını, Selanik'i , küçüklüğünde karga kovaladığını hatim eder gibi ezberletirdiler de;
 bir türlü Mustafa Kemal'in özünü öğretmediler bize.
 Çanakkale'de 7 düvele karşı yaptıklarını bile, Gökten inen yeşil sarıklılara bağladılar.
 Seni tanıtmadılar koskoca Türk Milletine…
 Bugün okunan ezanların bile senin kurduğun Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hürriyet içinde yaşanmasının sebebi olduğunu anlayamadık.
 Türk Mehmetçiğine Çanakkale'de verdiğin; "Ben sizlere ölmeyi emrediyorum" sözünün Çanakkale'yi Geçilmez yaptığını beynimizde şekillendiremedik.
 Boşu boşuna geçirdik yılları… Dolduramadık adının sevgisini yüreğimize.
 Para tutkusu, ev alma aşkı, kedi, inek sevgisini sığdırdık yüreklere de bir sen fazla geldin kalplerimize.
 Ama içki içtin ya…
 Bütün yaptıkların, bütün sevapların bitti.  Nasıl bir insan olduk, anlayamıyorum .
 Asker dağıtılmışken, top tüfek mermi yok ken, Vatan toprakları karış karış işgal edilmişken , yani bitmişken, yani tükenmişken,  Türk Milletine Devlet kurdun,yine de yaranamadın be Mustafa Kemal.
 Sen yaranmakta istemedin aslında. Tek derdin var dı ;
Kurduğun Cumhuriyete, temelini attığın Devlete, Kanla Vatan yaptığın topraklara sahip çıkmamız…
 Onu da bizler elhamdülillah elimize yüzümüze bulaştırdık.
 Altından girdik, üstünden çıktık , genleriyle oynadık ve gdo'lu hale getirdik.
 Affet bizi Mustafa Kemal'im.  Affet bizi Atatürk'üm.
 Çok mu karanlık izah ettim duygularımı bilemiyorum ama bir de güzel haber vereyim sana.
 Seni anlayan, seni iyi tanıyan,fikirlerini özümseyen ve seni hala çok seven insanlar da var bu memlekette.
 Ve az da olsa sayıları; Yüzdelikleri düşük te olsa;kurduğun Türkiye Cumhuriyeti Devletini parçalatmamak ve yıktırmamak için yemin etmiş Çılgın Türk'ler var Türkiye'de.
Mekanın cennet olsun Mustafa Kemal'im “
Her top’a girilmez lakin. Ben bu Top7a girdim Recep ağabey.
Ellerine ve de yüreğine sağlık VESSELAM…