VERİLEN MESAJ ÖYLE KIYMETLİYDİ Kİ…!

Aktarılan yaşanılmışları kaleme alan hepimizin tanıdığı bir isim..
Hikaye gibi görünse de yaşanılmışlar, sonunda verilen mesaj hakikaten çok kıymetli idi
Okuduklarım ardından bu başlık, kendiliğinden geliverdi;
“ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR…”
Hikaye bu ya… Yıl; 1750…
1750’ de geçiyor kaleme alınanların öyküsü..
Bahsedilen kişi,  Alman Prusya Kralı Büyük II. Frederick
Kral, Berlin yakınlarındaki Potsdam Ormanları' nda gezinirken, bir değirmenin bulunduğu alçak bir tepe üstünde konaklıyor, öyle uzun uzun bakıyor.. Duraklama sırasında başlıyor manzaraya uzun uzun bakışlar.
Bu hikayeyi kaleme alan Sunay Akın. Ve şöyle dile getiriyor o anı; ‘Manzara güzel, hava nasıl ferahtır.’
Ardından , soluksuz okuduğum bu hikaye geliyordu, Akın’ ın kaleminden.,.
Başlayayım ben de ara ara, araya girerek aktarmaya; HİKAYE BU YA…
- Yazlık sarayımı burada yapalım! der, sessiz ve sakin kapanıp okumayı çok seven, kütüphanesiyle ünlü Prusya kralı..
Bu arada, geçenlerde ‘Kim Milyoner Olmak İster’ yarışma programında, Prusya krallığının hangi ülke sınırları içinde olduğu sorulmuş, yarışmacı da, Joker kulanmış olsa da, Rusya deyivermişti.
Neyse, ben döneyim hikayeye..
Kral’ ın duraklayıp, saray yaptırma planları yaptığı o bölgede, bir değirmen var..
Ve kral der ki adamlarına;
- Değirmeni satın alıp yıkın, yerine saray yapın!
Merakla, devamını okuduğum bu anlatım, Sunay Akın’ dan geliyordu bir yazısında.
Sonra ne mi oluyor..? Olan şu;
-Adamları değirmenciye gider ve kralın bu isteğini iletirler.
-Değirmenci malını satmak istemez.
-Kral değirmenciyi huzuruna çağırtır;
- Yanlış anladınız herhalde beyefendi, ben satın almak istiyorum orayı. Kaça satarsınız? diye sorar.
-Değirmenci der ki; Yanlış anlamadım efendim.
Adamlarınıza da söyledim.
Değirmenim satılık değil! Der…
Hikayenin devamı, daha da bir merak uyandırıyor. ‘Sonra ne olacak?’ merakı, bende de hasıl oldu gitti bir anda.
Olan şuymuş sonra, sayın Akın’ ın da kaleme aldıklarında geçtiği gibi;
- Beyefendi inat etmeyin! Paranızı fazlasıyla vereceğim, diye ısrar eder Kral..
-Değirmenci direnir; Sen koskoca kralsın, paran çok. Git Almanya’nın istediğin yerinde saray yap!
Burayı benden önce babam işletiyordu.
O'na da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım.
Değirmenin bahçesinde dedemin, babamın mezarları var. Ben de ölünce yanlarına gömüleceğim. Burası bizim aile ocağımız. Satılık değil!
Anladığım; Kendisine sunulan teklife, bunca hayır anlamı taşıyan karşılık veren ifadeler kullanan değirmenci, sabrı taşırmış elbet..
Tabi bu arada, Sabrı tükenen ve sinirlenen Kral Frederick ayağa fırlamış ve gürlemiş, anlatıldığına göre..
- Sen benim Prusya Kralı Friedrick olduğumu bilmiyor musun yoksa?
Bu söz sert çıkış üzerine, Değirmenci;
- Senin kral olduğunu biliyorum ama ben de bu değirmenin sahibi Sans Souci’ yim.
Koskoca krala, atarlanan isim.. Değirmenci.. Ben olsam Kral, ben de öfkelenirdim sanırım bu durumda.
Kral da öfkelenmiş, sayın Akın’ ın kaleme aldıklarından, bunu afak ettim.
Ve kral’ ın, öfkesi şöyle geçiyordu bahsettiğim bu yazıda; Kral, öfkeden deli olur;
- Madem benim kim olduğumu biliyorsun, o halde zorla alabileceğimi de biliyor olmalısın.
Bakalım o zaman ne yapacaksın?
 
Kral haklı.. Peki ya, bu durum karşısında değirmencinin tutumu..
Okuduğum yazıda, Değirmencinin hiç telaşa düşmediği ve tarihe geçecek ve dünyanın her yerinde Adalet’in sloganı olacak ünlü lafını söylediğinden söz ediliyordu..
Daha da meraklandım okuduklarım karşısında.. Sahi; Ne demiş olabilir ki Değirmenci..!
Şöyle demiş, - SEN KRALSIN AMA.. BERLİN'DE DE HAKİMLER VAR!.
Artık araya girmeyeyim, Sunay Akın imzalı yazının devamına döneyim..
-Kral, kendi ıslah ettiği adalet sistemine ve o düzenin yargıçlarına halkın nasıl güvendiğini ve mahkemelere kralın bile laf geçiremeyeceğine inandığını anlar ve adamlarına, ayni tarihe geçen sözünü söyler;
- Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar, kral bile olsa adaletten üstün değildir!
Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz.” Kral II. Friedrich bu yel değirmeninin Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister ve sarayını hemen onun altına inşa ettirir.
Değirmencinin ismini, Sarayının da adı yapar.. “SANS - SOUCI SARAYI”
Saray ve değirmen günümüzde hala bir “Adalet Simgesi” olarak o tepede arka arkaya duruyorlar.
Ne güzel bir adalet ki.. Kralın arka bahçesinde bir değirmenci olabiliyor.
Ne güzel bir adalet ki, bir kralla, bir değirmenciyi komşu ve dost yapıyor..
Belki de sabahları Prusya Kralı II. Frederick, arka bahçeye çıktığında, değirmenci O'na seslenirdi;
- Hey Frederick, sımsıcak ekmek yaptım, göndereyim mi?
Belki, Prusya Kralı II. Frederick anlatırdı;
- Adalet her sabah bana, taze ve sıcak bir ekmek kokusuyla gelirdi..
VE GELELİM, GENÇ OSMANLI SUBAYINA…
Akın’ın kaleme aldığı, benim de sosyal medyada paylaşıldığından bir solukta okuduğum o yazısında;  -Yıllar sonra genç bir Osmanlı subayı, bir yılbaşı gecesi Berlin’de bir davete katılır.
Arkadaşlarına bu hikâyeyi anlatır ve teklif eder; - Haydi gidelim ve bu sarayı görelim!
Değirmen de hala duruyormuş, sarayın arkasında..
Kimse yılbaşı balosunu bırakıp o soğukta dışarı çıkmak istemez.
Genç subay kararlıdır. Tek başına çıkar gider. Tek başına bu eşsiz anıta bakar..
O genç subay, Mustafa Kemal’dir.
Ve Kurucu Lider Mustafa Kemal ATATÜRK, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm mahkeme salonlarında, yargıçların arkasındaki duvara asılacak sözü yazdırır; ADALET, MÜLKÜN TEMELİDİR! (Sunay AKIN)
Soluksuz okuduğum bu yazılanların sonunda, dilimden dökülüverdi, hem de seslice şu ifadelerim.. 
“Boşuna öğünmüyorum ben her daim Türk olmakla.. İyi ki, önderimizsin Yüce ATATÜRK’üm..”