Yaratılanın en mükemmeli olan insan, ideallerinde de en mükemmelini araması doğal karşılanmalı, alaya almak yerine, bakır çalığı olup da yemek zehiri olan tencereleri kalaya almak gerek.!

          Yaratılanın en mükemmeli olan insan, ideallerinde de en mükemmelini araması doğal karşılanmalı, alaya almak yerine, bakır çalığı olup da yemek zehiri olan tencereleri kalaya almak gerek.!
         Uzlu ayla dalga geçenler, UZLU AYDA pişirilecek yemeği en erken yiyecek olanlardır… Çünkü onlar, Asya insan tipimizin orijinalliğini taşırlar… Taşırlar da UZ –AYDA eziyet-sıkıntı varsa, Tekirdağ Rakısı yoksa, piknik yapılacak yerler düzenlenmemişse, döner BUZLU Dünyaya geri gelirler…
        Yaratılışlarında Astronot Niyazi-lik varsa, oradaki kullanılacak dil, kelimelerden değil de hecelerden oluşuyorsa, buzlu dünyamızda iki sesi bir araya getiremeyip de arsızlığı-yüzsüzlüğü  bir araya getirebiliyorsa, UZ  AYDA yürümek zor, papuç pahalı olur…
Şoförsüz belediye otobüsü bulup, eli biletsiz gezenlere, dur dediği yerde inemeyenlere ne demeli ?! 
Dünyamızda açlık-açıklık diz boyu, pahalılık UZ AYDA yok, arsa çok, müteahhit yok, EMLİ  LAK  LAK çok, insanlarda giyim tek tip o da beyaz, dünyaya oradan bakarsan, işin AYAZ, çünkü yerin çekimi, insanın geçimi var… Dünyaya bakım dersen, gelen sesler hep aynı, dinle dursövenler-dövenler, cinli ayaklar, hinli bakışlar…
Uz-aydan dünya DÜZ MÜ, yuvarlak mı, ayarlıayarsız mı bilemem, dünyayı bozanlar, kadın cinayeti işleyen, sokakta gezerken önüne geleni şişleyen, yasak ELMAYI dişleyen orada yok… !?
Orada kişiliği olmayan, dişilik yok. Kişiliği olmayan erkek de yok… Üç öğün yemek de yok, dolayısıyla havayı kirleten yellenmek de ?!..Orada yürümek yok,  koşmak, hatta uçmak var…Buzlu dünyada koşarken, para engeli taşlara takılman olası, baş çengellerine takılman kalası… Dünyada ne var?... Dünlü-yada bu gün güzel…Dünü unutmak için UZLU AYA gidilirse, bu günü yaşamak için BUZLU-DÜNLÜ AYA döneriz ?!..
Buzlu dünyanın tuzu var, kaymak için Kartalkayası, karı görmek için Uludağ’ı, Erciyas’ı, Ağrı’sı var; hepsinden önemlisi Tarhana çorbası, nohutlu-tavuklu pilavı, kaymağı alınmış yoğurdu var… Tercih sizin, ister uzlu aya git, ister dün de bu gün de yaya olduğun buzlu dünyada kal…
Uzlu aya gideceklere  ASTRONOMbuzlu dünyada kalacaklara GASTRONOM denir. Gitmekte-kalmakta karar veremeyip de karlı-zarlı olanlara da İKİCÜKLÜNOM denir.
Bu Fransızlar var ya iki kelime uydurmuş, birine gökyüzü demiş yukarı kaldırmış, birine damak zevki demiş, tüm DİMAĞI mide ile doldurmuş… Bu yazıyı yazan kişi de uydurdukça uydurmuş… Uzlu ayda mezar yok, ölüm de yok, tıpkı Edremit-Akçay gibi (?!) mezarlık EDREMİT’TE, yaşayanlar AKÇAY’DA !?..  Nüfus var, nüfus bilimci (demograf) EMLÂKÇIDA  nefis yok, nüfuz artırıyor, insanları yoruyor…
Uzlu ayda ezan sesi duymuştu Neil Alden Armstrong (1967) !?.. Hâlâ orada CUMA var, bir cami yok, cumayı CUMARTESİ (cümertesi) yapanlar orada dövme izli DÖVİZ yapmakta, oradan da buzlu dünyaya sarkmakta, bir düşerse buzlu dünyaya ne TUZU kalacak ne UZVU ?!... dövizli köpek-böcek-kedi maması diye   kalanlar yiyecekler O UZVUZEKÂ yorgunu olan bizlere YAPAY zekâ çıkaracakları bekleyelim… Tabii, bunları ALİ dayı görmez, bizleri övmezse (!) :J)  
Bu kadar fantezi yetsin, bizler evlere oturgaçlı-götürgeçle (!?) gidelim, EVCİĞİMİZDA yemekçiğimizi yerkana, BUZLU dünyamızda Uzgöreçimize bakalım, orada ÇUKURA düşmeden, Yasaklı Elmayı TV’de izleyip de düşünmeden J) UZLU ayda olmak istemeyenlere kelâm, BUZLU dünyamızda Uzgörecine bakanlara selâm olsun…
Döşemesiz masalımsıyla İYİ PAZARLAR !... 
 

                                                                                 05.12.2021 
                                                                                 Dr. Hayrettin Parlakyıldız  
                                                                                 Kıbrıs İLİM Üniversitesi
                                                                  E-posta: hparlakyildiz@mynet.com