Gereksiz fakat gerekli bilgiler hep ilgi çeker. İşte buna bir örnek; 'Yükseldikçe ocak az süre yanacak...'
Gereksiz fakat gerekli bilgiler hep ilgi çeker. İşte buna bir örnek;
"Yükseldikçe ocak az süre yanacak..."
Su kaynatacakınız. Çanakkale gibi, deniz seviyesinde yaşıyorsanız, odoğal gaz yada, mutfak tüpü çok süre açık kalacak. Kısacası, 5 dakika üzeri ocak yanacak.
Zam sağanağından biliyoruz ki, mutfak tüpleri de hayli etkilendi. 200 küsür lira olmuş büyük tüp. Küçük tüp ne kadar o halde?
Tüp çabuk bitmesin istiorsak, suyu biraz yüksek noktada kaynatıp, suyun kaynama noktası için gerekli ısıyı da azaltabiliyormuşuz.. Tam zihni sinirlik hikaye.
O nedenle dedim, gerekli bilglier gereksiz de olsa, en azından yüz gülümsetiyor..
Ençok da gülmeye ihtiyaç duyduğumuz şu sıralar, gerekli de olsa, bu gereksiz bilglier bence işe yarıyor, gülümsemek için.
Sosyal medyada paylaşılan şu bilgiyi fark edince, biraz bahsedeyim dedim kendimce.
SUYUN KAYNAMA NOKTASI..
Suyun kaynama derecesi deniz seviyesinden itibaren her 304 metrede bir 0,5 derece eksiliYORMUŞ,OH OH NE GÜZEL, TAM TASARRUF KONUSU..
Yani; 3952 metre yüksekliğe ulaşılınca, su 86 derecede kaynarmış.
Bir başka deyişle; Everest Tepesinde. Ki orası hayli yüksek; (8848 metre )
Bu yükseklikte suyun kaynaması için 70 derecelik ısı yeterli oluyormuş..
Hep düşünürdüm, camp malzemeleri arasında yer alan, minnacık gaz ocakları ne işe yarar diye.. Öyle ya, küçücükler.. N ekadar iş görebilir ki bu minnacık ocaklar..
Dağcılar kamp kurar yükseklere.. O minnacık ocakların bir kıymeti oluyor ayrıca.. küçük ya, taşıması da kolay...
Tasarruf şu süreçte daha bir elzem.. Su dan tasarruf da şart.. Hani bazen reklam konusu bazı temizlik ürünlerinedn bahsedilir iken, Bulaşık makinesinde yıkamanın önemine işaret ediliyor ya.. Elde yıkarsan üç beş bulağı, tüketeceğin onlarca litre su ya vurgu yapılıyor ya.. boşa değil işte o reklamlar..
Özetleyeyim şimdi; Su' yu tasarruflu kullanmakta fayda var.
Hatırlayınız.Geçen yıl yaz sezonuna daha aylar var iken, yağış almaz isek yaz aylarında başa gelecek sıkıntı hep gündem olmuştu.
Atikhisar barajının, kalan kapasitesi üzerinden, 'Şu kadar günlük suyumuz kaldı" başılkları yer bulmuştu pekçok haberde.
Çeşitli önlemler de alınmıştı o ara.. Araç yıkamadan tutunda, benzer işlemlerin yapıldığı iş yerlerini kapsayan türlü yasaklar gelmişti. Kuyu kullanmıyor ise iş yeri, şebeke suyundan faydalanıyor ise, yasaklanmıştı araç yıkamaları.
Aylar geçti, yağışlar yetişti imdadımıza. Atikhisar' ın rezervi istenilen noktaya gledi, sonra unuttuk bir anda tasarrufun önemini.
Yaz ayları boyunca, sıcaktan bunalıp bol bol duşa da girdik, aarabaları da balkonları da bol bol su ile yıkadık.
Tasarruf; zorunluluk halinde değil, akılda hep olmalı diye düşünüyorum.. Ya siz..!!!
Tasarruf, cep yakan bir çok üründe de gerekli bu durumda. İhtiyaç değil ise gerçekten, araçlara da binmemeli mesela..
Öyle ya, Benzin, LPG ve Mazot fiyat artışında birbirleri ile yarış halinde..
Yürümek spor ayrıca. Pek çok hastalığa önlem olarak dile gelen yürüyüşleri fazlalaştırmalıyız kısacası.
Sağlık için yürür iken, yakıt tasarrufu da yapıp, gelir sağlığımızı da korumuş oluyoruz. Ne güzel değil mi..!!!
Tasarruf, hepimizin yeni sloganı olsun. Kalın sağlıcakla..