Hepimiz görmüşüzdür hayatta bir kez olsun.. Dünyayı terki alem eden bir yakınımızın üzerine konan o cismi.
Hepimiz görmüşüzdür hayatta bir kez olsun.. Dünyayı terki alem eden bir yakınımızın üzerine konan o cismi.
Cenaze üzerine konan bıçak meselesi. Belki de ilk gördüğümüzde bu uygulamayı, çocuktuk ve akıl erdirememiştik.. Merak ettiğim olmuştur, böyle neden yapıldığı.
Sosyalmedyada, bu merağımı gideren bir paylaşıma rastladım geçende..
Eskilerden gelen bir uygulama ve nedeni de çok dikkat çekici geldi. İnaç meselesi.. Hurafe de denilebilir..Lakin, nedeni var ve düşününce de hayli gerçekçi.
Soru net: "Cenaze Üzerine Neden Bıçak-Makas Koyarız?"
Yanıtı çok fatastik..
Dinler tarihi uzmanı Mircea Eliade'ya göre; Hiç bir din yeterince bitmiş değildir ve hiç bir din bütünüyle yeni değildir.
Bir sonraki din, bir önceki dinin anılarını muhafaza eder.
Günümüzde yaptığımız pek çok ritüel eski Orta Asya Şaman inançları ve mitolojileri ile bağlantılıdır.
Böyle geliyor soruya yanıt.. Hem de bir uzmandan.
Bietmiyor,dahası da var. Şaman mitolojilerinde yer altına inen ruh, Erlik Han ile karşılaşır.
Erlik Han onu sorguya çeker. Fakat ölen insanın yanında kılıç, makas ve bıçak gibi "Demirden" yapılmış bir alet olmalıdır.
Çünkü Erlik Han sadece Demirden ve Demirci Şamanlardan korkar.
Türk geleneklerinde yeni doğum yapmış kadınların yanına ya da yastığının altına da demirden yapılmış bir alet konur ki, yer altına ait olan kötü ruhlar onu rahatsız etmesin.
Ne kadar güven sunanbir düyünce.. Seviyorum Şamanizmi.
Atalardan adetler, hepsinin de güven saçan hali var..
Uzman isim; "Çünkü eski Türk mitolojisinde Al Karısı, Erlik Han vb varlıklar ancak Demirden ve Demirci Şamanlardan korkar." diyerek devam ediyor, ve ekliyordu;
- İşte bu yüzden biz Türkler ölülerimizin üzerine demirden bir alet koyarız..
Ruhen rahatlamanın da bir nedeni bu tür adetler..
Uzmanın vurguladığı gibi; Dinler değişebilir, fakat Ritüeller yeni dine adapte edilerek devam eder..
Çocuk iken ilk karşılaştığımda bu manzara ile, ne deli sorular düşmüştü aklıma.. Her gün gördüğüm olsa, belki de alışırdım ya neyse...
Sonuçta, kısa süreli aralıklar ile ölümler yaşanmadı etrafta. Yakınımız, komşumuz ve nicesi.. Cenazeleri her gün görmedik, üzerine konulan bıçak ve makasları da..
Dini ritüellik bir yana, nedeni pek çarpıcı olan bu tür adetlerimiz halen yaşıyor, fakat uzak diyarlarda. Köylerimiz de mesela..
Şehir kısıminda kalmadı bu uygulamalar.
Meftayı evinde değil, buz kesmiş morgda bekletir olduk, yalan mı..
Unuttuk köklerimizden gelenleri.. Tıpkı yitirdikten sonra unutulmuşlarımız gibi..
Bahsi geçecek de hatırımıza düşecekler.. Bir tuhaflaştık yahu..
Ne adet kaldı, ne gelenek.
Unuttuk aslımızı gitti..
Bıçak, makas ve benzeri nesneler.. Oyunlarımız da kaldı, kağıt ve taş misali...
Sahi, oynayanlar var mı halen? Taş, Makas, Kağıdı..!!!