Çok okumayı sevmem. Okuyunca, dalıp gider ruhum..
Belki de vicdanım ileri düzeyde olduğundandır bu halim..
Kendimi övmeyi, vakti gelince çok severim..
İşte vakti gelmiş bir durum.. Sevgisizlere kıyamadığım doğrudur.. Vicdanım rahatsız olur, severim hemen deli gibi.
Bu dünyada, maalesif ki sevgisizliğe tanık olmuşğum çoktur, o yüzden de bu kadar iddialı konuşacağım ben şimdi.
Hatta, çektiğim hodri meydanın da asıl nedeni, tam da budur...!
"Gel de katlan.. Hadi o zaman Hodri Meydan" diyerek, iddialı bu sözümü daha da büyüteyim.
Bir de ekleyeyim; "En Çekilmez Açlıktır Sevgisizlik..." diye..
Vereceğim örnek karşısında, biliyorum ki kimilerimiz, "Ha de oradan..." diyecek.
Peki o vakit, şöyle diyeyim...
..."Dostoyevski...!"
Ne oldu, sustunuz mu?
Bence, susmayın ve düşünün..
Kalkıp, sokaklarda her gün rastladığımız, insan görünce kaçışan, kede ve köpeklerde söz etmeyeceğim.. Onlar, %100 bizim eserimiz..
En azından, Verilen bu örneği hayal edin şimdi...!
Başlayayım mı anlatmaya...? Ne dersiniz !....
Kaldıracak mı ruhunuz.. Vicdanınız ya da...!
Peki siz istediniz.. Başlayayım... Benden günah gitti...
- Ünlü Rus yazar Dostoyevski, hapishanedeki bir köpeğin yanından geçen her mahkum tarafından tekmelendiğini görür. (Hapishanede iken kendisi)
Ve devam eder, vicdan sarsan şu ifadeyle;
"Köpek mahkumlardan kaçmadığı gibi yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekmelenme pozisyonu almaktadır...."
Şaka değil, üstat söylüyor, hatta yazıyor o eserinde..
İnanmadınız mı? İnanın bence...
Devam edeyim ben o tanık olunanların kaleme alınmış hali ile..
-Dostoyevski bir gün köpeğin yanına yaklaşıp başını okşar.
-Köpek şaşkın şaşkın ona bakarak hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlamaya başlar.
-O günden sonra köpek Dostoyevski’yi her gördüğünde ondan kaçar.
Sizce niye dir bu yaşanılanın sebebi..?
Bu yok sa bir tepki mi... ?.İyi de neyin tepkisi, ya da korku mu demeliydim şimdi..!
Sonucu aktarır tahmin mi...! İşte buyurun, gözleme bağlı neden sonuç ilişkisi..
Üstada göre hem de.. Ben demiyorum üstad diyor...
-Ruhu köleleştirilmiş bu köpek bir 'sevgi açı'dır.
Açlıok zaten kötüdür, hele ki düşünün, bir sevgi açlığı...!
Konu üzerine yazılanlar, çizilenler var dı bir de.. Mesela, şu ifadeler ile gelenler...
Okuduğum bir yazıda geçiyordu.. Öyle sık okumadığım için, okuduklarımın da kime ait olduğunu şimdi hatırlıyorum desem, yalan söylemiş olurum.. Notlar aldım sadece, yazılanlardan ve benim okuduklarımdan.
Şöyle tutmuşum bir notu...
"-Bu durum insanlar için de geçerlidir. Hayatları boyunca haksızlığa ve kötü davranışlara uğramış sevgi açları iyi bir davranışla karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını bilemezler.
-Bazen kötü davrandığınız insanlar size tapar, bazense iyi davrandıklarınız sizden nefret eder.
- Böyle insanların gözünde onları aşağılamanız onlar için bir beklentidir.
-Sizi gözlerinde yüceltirler. Eşit ve iyi davrandığınızda ise onların gözündeki değeriniz birdenbire düşer
Hatırladım şimdi.. Üstadın yazdıklarından bu ifadeler.
Yani, imza ona ait.. Parantez açayım; (Dostoyevski, Ölüler Evinden Anılar)