8 Mart için en çok da demet demet dağıtılan Karanfiller dikkat çekiciydi. Ucuza mı getirdik ne?

Elbette, bazen simge oluyor bir dal Karanfil. Bazen de gönül alma için doğal bir yaklaşım. Mesele aslında düşünmek ve verilen değeri göstermek. Hatırlamak kısacası.
Kadınlar unutulmadı. Ev de, mesaide, hasta yatağında. Siyasetçiler de gösterdi kendini, STK’ lar da. Kısacası, Çanakkale 8 Mart’a özel bir hatırlama yarışındaydı.   
Onlarca açıklama, onlarca kutlama geldi 8 Mart’ ta. Fakat içlerinden biri vardı ki, dikkat kesilmemek elde değildi. Geleceklerinin hayali ile geldikleri Çanakkale’ de öğrenim gören öğrencilerdi kutlamayı yapanlar. ÇOMÜ’ nün gençleri.
Kentin dinamiklerinden, bilim yuvası Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) ‘ nin, Siyasal Bilimler Topluluğu mensubu gençleri, belli ki harçlıklarından arta kalanlarla elde demet demet karanfillerle yollardaydı.
Bir fincan kahvenin Kırk yıl hatırı olması gibi, yarım elmanın, gönül alma anlamına geldiği gibi, ince düşünmüştü gençler.
Öncelikli ziyaret noktaları, Huzurun kenti Çanakkale’ de, huzuru var eden emniyet mensuplarıydı gençlerin.
Mesaide yakaladıkları kadın polislerin yüzünü güldürüp, moral motivasyon’  a imza attı ÇOMLÜ’ nün gençleri.
Devamında ise, Devlet hastanesi’ n de şifa arayan ablalar, anneler, ninelerdi. Morale ihtiyacı olan hastalar dı ziyaret edilenler.
Sonrasında Çanakkale valiliğinde çalışan emekçi kadınlardı, karanfil uzatılıp,  yüzleri güldürülenler.
Çat kapı ev misafirliğine, gidilip kapıdan uzatılan tek karanfil ile Çanakkale kadınıydı 8 Mart’ ı unutulmayanlar.
Gençler... Geleceğin güvencesi gördüğümüz gençler. Ellerinize, yüreğinize sağlık… Bu ziyaretlerini,  tamamıyla beklenti dışı, ince düşünerek yerine getirenler. Gözlemlediğim kadarı ile; İnanın Çanakkale kadını, kadın olup 8 Mart’ı bir ayrı kutlananlar oldu…
Annenize, ablanıza, ninelerinize duyduğunuz özlemle yaklaştığınızı, ziyaret ettikleriniz de anlamış olmalı ki, gözler bir başka doluydu.
X      x      x
MİDİLLİ’ YE BİR İKİ, PETRA’ YA BİR İKİ…
İyi de ne zaman. 10 yıl oldu bu istem. Bu kadar mı zor bu ‘sefer’ arkadaş…?
Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası (ÇTSO) tarafından, Midilli seferlerindeki ısrarcılık da tam 10 yıla gelinmiş. Pes yani pes.
 
Okudum da gelen ısrarcılığı anlatır açıklamayı. ‘O kadar mı olmuş?’ demeden de geçemedim.
 
ÇTSO Genel sekreteri Sema Sandal ablamdan geliyordu istemin detayları. Ha bu arada, geçmiş 8 Mart’ ın kutlu olsun Sema abla….
 
“MİDİLLİ SEFERLERİ BU SEZON BAŞLAMALIDIR…” vurgusu ile gelen açıklamaya şöyle bir göz gezdirdim de, talep, ‘Midilliyi alalım, bizim olsun falan değil’ Midilli ile bir bağ kuralım dı vesselam… Midilliye karşı oturan coğrafyamızın insanları, her gün baktıkları o adaya bir gün gidebilmeli bence de…


Nasıl ki, Komşular kafalarına estikçe gelebiliyorlar ise, bizde yapmalıyız ne var ki bunda?
 
Neyse, ben döneyim denilenlere.
 
ÇTSO Yönetimi, 10 yıldan fazla süredir başlaması istenen, ancak karşılıklı görüşmeler, yazışmalar ve ziyaretlerden öte bir yol alınamayan Midilli seferlerinin bir an önce başlamasını istediklerini, bir kez daha yazıya döküp, adeta ‘Biz istiyoruz da’ diyerek, kamuoyuna bilgilendirme yapıyorlardı.
 
Konu ile ilgili çalışmaların, sektör temsilcisi Meclis Üyeleri ve Sivil Toplum Örgütü temsilcileri ile birlikte ÇTSO Yönetim Kurulunda,  değerlendirildiğinin, seferlere talip olan Firma ile de sat de verilip, tam dört saat süren bir toplantı yapıldığı anlatılıyordu gelen açıklamada.
 
10 yıldır devam eden ısrarcılığın, nedeni ve hatta bu seferlerin neye yarayacağı da özet geçiliyordu, 10 yıldır, artık tak dedirttiği için muhtemel kaleme alınan açıklamada.
 
Özetlemek gerekirse nedenleri ve de denileni, ÇTSO;  “Bölge ekonomisine ciddi katkı sağlayacağından kimsenin şüphesinin olmadığı seferlerin, bu sezona yetişmesi için en uygun lokasyon, gerekli izinleri alınmış ve yatırımları tamamlanmış olan Küçükkuyu'dur” saptaması yapıyordu.
 
Seferleri yapabileceğinde mutabık kalınan, ne var ki isim geçmeyen Firma ile yapılan görüşmeden bahsedilerek;
 
“Küçükkuyu' dan Midilli Petra' ya yapılması planlanan seferlerin Çanakkale'ye en fazla katkı sağlayacak şekilde programlanması talep edilmiştir” de deniliyordu.
 
Tüm tur programlarının Çanakkale odaklı, konaklamalı ve de Avrupa' lı turisti de hedef alacak şekilde, bölgede başka bir lokasyon dahil edilmeden planlanması taahhütü alındığına da dikkat çekilen o açıklamayı paylaşayım da, bende bir Midilli gezisi yapma arzusunda olan bir Çanakkaleli olarak, üzerime düşeni yerine getireyim bu vesileyle.
 
Açıklama şöyle devam ediyordu; “ Bu çalışmalar sırasında Çanakkale içerisinde acentelikler verilmesi, rehber, tur aracı ve transfer aracı ihtiyaçların Çanakkale'den temin edilmesi planlanmıştır.
Ayrıca; söz konusu Firmanın; İskele hinterlandı, Midilli'ye uzaklığı ve kara ulaşım ağı dikkate alındığında ikinci en uygun nokta olan Büyükhusun'da yapılacak iskele çalışmalarına maddi destek sağlama ve Büyükhüsun tamamlandığında,  Küçükkuyu' dan yapılan Midilli seferlerini iptal ederek Büyükhusun' dan devam edeceğinin teyidi resmi yazı ile alınmıştır” diye…
 
Anlaşılan o ki, süreç de son nokta. İyi de beklenen ne?
 
Elbet vardır bir nedeni. Ben döneyim, ÇTSO nun sözlerine.
 
Deniliyor ki açıklamada, “Çanakkale'de konaklama süresini ve turizm hareketliliğini artıracak, İlin tanıtımına katkı sağlayacak olan Midilli seferlerinin başlaması için geciken her gün İlimiz ve Ülkemiz ekonomisi için bir kayıptır”
 
Bu denilenleri okuduktan sonra, bendenizin aklında bir soru oluştu. Yani bile bile zarar var. İyi de, Zararın hesabı kime?
 
Ben de başıma iş çıkarıyorum durduk yere. Aklıma gelen ve yönelttiğim sorular ile. Bana ne ki…
 
Neyse, ben yine döneyim denilene; “Seferlerin bir an önce başlaması için en ivedi çözümün acilen hayata geçirilmesi gerekmektedir.
 
Turizm sektör temsilcilerinin de gereken her türlü desteği vereceğine olan inancımız ile Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası olarak Midilli Seferlerinin hızla başlatılması ve iyileştirilmesi için yapılacak çalışmalara elimizden gelen destek verilecektir”
 
Altyapı ve üst yapıya dair bu denli destek var iken, köstek mi var bu işte? Şeklindeki soruda gelmedi değil aklıma.
 
Bekleyip göreceğiz artık. Fakat bir 10 yıl daha beklemek var ise bu işin sonunda, Midilli bizim için rüya galiba.
 
Belki insafa gelinir de, yakında şöyle bir ses duyarız iskele meydanında;
‘Midilli’ ye bir iki. Midilli’ ye bir iki. Midilli’ ye bir iki’