ŞİMDİ ÇOK ANLAMLI BİR NEDENİM VAR..! EKİNDE BİR SORU, SORUNUN CEVABI İSE HAYLİ KOLAY; 'EVET..'
Kim sevmez ki ayrıca, Kuru fasulyeyi..
Okuduğumda hayli etkilendiğim bir paylaşımda; "KURU FASULYE SEVER MİSİNİZ?" sorusu yer buluyordu..
Ve bir asır öncesine dayanan bir anlatım ile, Şehitler coğrafyasından söz ediliyordu..
Destanın, Zaferlerin şehine aitti hikaye bahsi geçen bu hikaye..
Komşu ilimiz Balıkesir' den de söz edilen bu hakiye, şu cümle ile anlatılmaya çalışılıyordu önce;
"Çanakkale Savaşı başladığında Edremitli Halil Çavuş 47-48 yaşlarındadır.
Oğlu Ali ise 19-20 yaşlarında bir delikanlı olup Çanakkale'ye gitmiştir.
Bir gün Halil Çavuş'un hanımı dükkana korku ve heyecanla gelerek; 'Bey... Bey eve iki asker geldi. Seni sordular, hemen askerlik şubesine gidecekmişsin. Acele git hele yoksa Alim'e bir şey mi oldu?' der.
'Tamam hanım sen sakin ol' der önce bey, sonra da; 'Ben şimdi gider, öğrenir gelirim. Canım çekti sen akşama ocağa kuru fasulye koyda yiyelim.'
Halil Çavuş alelacele dükkanı toparlayıp askerlik şubesine giderek kendisini tanıtır.
Komutan ayağa kalkar. 'Sen nerede kaldın Halil Çavuş yürü...
Bütün Edremitliler Çanakkale'ye gidiyor. Koş yetiş!' der...
Halil Çavuş şaşkınlık içinde komutana; 'Aman bey eve varıp haber vereyim. Helalleşeyim komutan' der.
Komutanın yüzü birden sertleşir.. 'Mümkün değil, kafileden kopma. Koş! Eve biz haber veririz.'
Söz konusu Vatan sonuçta, denilen olacak. Çanakkale' ye koşulacak..
Ve koşar Halli çavuş cehpeye..
Komutan de dediğini yapar elbet.. Eve haber ulaşır; ‘Kocanızı Çanakkale’ye gönderdik’ diye
Halil Çavuş evine uğrayıp helallik alamadan Çanakkale’ye savaşa gider.. Vataındır sonuçta söz konusu olan..
Aradan zaman geçip savaş sona erdiğinde, Çanakkale’ye gidenlerden bazıları geri döner.
Ve tabiki, bir çoğu dönemez. Çaakkale' de kefnesiz yatan kahraman olmuştur hedr biri..
"ÇANAKKALE GEÇİLMEZ" dedirtip, eve dönenlerin arasında Ali de vardır.
Ali, babası ile cepheye koşandır, Halil' in oğludur..
Halil evine hiç dönememiştir. Kabrinin yeri bile yoktur...
İsimsiz kahramandır çünkü Halli, Çanakkalemde Vatan toprağının bağrına emanet aldığı bir yiğittir.
Ve şimdi pek bilindik hikayenin devamı.. Yörede çok işitilendir..
Alıntı ettiğim anlatımda; "Bundan sonrasını Ali’nin torununun ağzından dinleyelim.“ vurgusu geliyordu.
Ve torunun dedikleri; "Ben o Ali’nin torunuyum!
Nenem, hayatı boyunca her akşam kuru fasulye pişirdi.
Kendisi ağzına o yemekten tek bir lokma koymadı. Hep bize yedirdi.
Nenem ölene dek her akşam o boş tabağı sofraya koydu ve kaldırdı. Koydu... ve kaldırdı...
Benim nenem hayatı boyunca sofraya boş tabak koydu.
Çatalı kaşığı yanında hazır boş tabak, dedemizin tabağıydı.
Ölüm döşeğinde bile; 'Dedenizin tabağını koyun.' pek içten dediğiydi.."
Hikaye bu.. Şimdi diyeceklerim var benim.. Ben, çok severim kuru fasulyeyi..
Bir sır vereyeim mi? Ben, bir nedensiz severim kuru fasulyeyi. Ve şu dakikadan sonra, bir yüce nedenim var..
Çanakkalemde , bu vatan için canlarını seve seve vermiş, Çanakkale toprağına kefensiz düşmüş kahramanlar.. Unutulmadınız hiç.. Unutulmayacaksınız da..
Nedensiz sevmemin bir nedeni varmış meğer..Seviyorum ben kuru fasulyeyi, her daim de seveceğim NOKTA...