Tam bir Türkiye klasiği.. Tutan değil, alıp satan, üreten değil, yine aynı işi yapan, yani satan kazanıyor.. Örnek çok aslında.. Ver deseler, tonlarca örnek var.
Tam bir Türkiye klasiği.. Tutan değil, alıp satan, üreten değil, yine aynı işi yapan, yani satan kazanıyor..
Örnek çok aslında.. Ver deseler, tonlarca örnek var.
Sene 90’ lar, şu sıralar adı yine dillerdeki isim.. Çanakkale ziyaretinde..
Hiç unutmuyorum, kasa kasa domates dökmüştü çiftçi.. Tam da, dönemin Başbakanı Tansu hanım seçim otobüsü ile Cuma pazarı kavşağından geçer iken..
Çanakakle çiftçisi, batak ovalılar bayta, domates üretenler vardı eylemde..
Adı, son günlerde sık dile gelen Türkiye’nin ilk ve son kadın Başbakanı Prof. dr. Tansu Çiller’e üreticinin hali, Çanakkaleli çiftçiler tarafından kısaca özet geçilmişti. Kasalar dolusu domates, yere dökülerek..
Para etmiyor, eimizde kalıyor mesajının anlatım şekli olmuştu domateslerin yerlere dökülüşü..
Benzeri bir anlatım, Kazdağ3larının eteklerinden geldi geçen gün..
Süt üretimi için tonla para harcayan besiciler, durumdan şikayetçiler..
Sorumlu tuttukları isimlerden bahisle, onca süt döküldü gtti Bayramiç’ te..
Kiminin aklına süt banyosu yamak gelmiş midir o anda, gelmiştir tabiki de..
Üretmek zor iş.. Kazanmak için verilen uğraşın adı üretim bu aralar yapılacak iş değil gibi sanki..
Kazanmak yerine, cepten çıkan paralar, birçok sektör temsilcisini batma noktasına geldiği şeklindeki ifadeleri çok işitir olduk bu aralar..
Bayramiç’ ten yükselen ses, yok pahasına satın alınmak istenen süt içindi..
Üreticiler; “Bizim hayatımız 5 tane mandıracının elinde” diyordu önce..
Sonra da; “Küçükbaş üreticilerinin derdi büyük!” vurgusu geliyordu net biçimde.
Çanakkale’de koyun ve keçi sütü üretimi yaparak geçimini sağlayan beş bine yakın ailenin mağduriyetinden söz eder iken;
“Maliyetin altında kalan fiyatlar ve çiğ süt desteklerinin yetersizliği nedeni ile üretemez hale geldi.” anlatımı geliyordu.
Adres, Bayramiç ilçesinin Söğütgediği köyü…
Burada, S.S. Söğütgediği, Bezirgânlar, Cazgirler, Hacıdervişler Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Süt Toplama Merkezi'nde toplanan süt üreticileri, mandıracıların keçi ve koyun sütüne düşük fiyat vermesini protesto ediyordu.
Onca süt döküldü gitti.. Yazık ancak, eylem başka nasıl ses getirebilir ki..?
Ya dökecek, ya atacaksın.. Olmadı, bar bar bağıracaksın..
Bağıran çağırana yoktu.. Anlamlı konuşmalar vardı. Çarpıcı idi hayli ifadeler..
Bayramiçli Süt üreticilerine, Çanakkale Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciler Birliği Başkanı Doç. Dr. Ferhan Savran, Başkan Yardımcısı İlhan Ulus, Bayramiç Ziraat Odası Başkanı İsmail Pehlivan da destek veren isimlerdendi.
Konu şu; Keçi sütüne geçen yıl 4,5, koyun sütüne ise 7,5 lira fiyat verilmesi.
Üreticiler güne dönüp konuştu.. Bu yıl mandıracıların keçi sütüne aynı fiyatı, koyun sütüne ise 7 lira fiyat verdiklerini anlattı.. Keçi aynı, Koyun 50 krş daha ucuz yani..
Haklılar bence.. Her şey ateş pahası iken; geçen yılın fiyatını sabit tutmak da nedir yahu..
Hele hele, geçen yılın altında fiyat vermek nedir..
Üretici artan maliyetler karısında bu işi yapamaz hale geldiklerini söylüyordu.. Her şey ateş pahası sonuçta..
Verilen fiyatları protesto etmek için temsili olarak süt döken üretici İsmail Karaman;
"Mandıracılar şuanda taban fiyat olarak 7,5 lira fiyat vermesi lazım.
Bizim hayatımız 5 tane mandıracının elinde.
Bunların dışında biz konuşamıyoruz. Konuşursak sütümüzü almayacaklarını söylüyorlar.
Bizi bir nevi tehdit ediyorlar" diyordu.
Elbet orta yol bulunur.. Hele hele, o yolu bulacak etkili ve yetkililer olur ise tez zamanda, üreticinin de morali yerine gelir.
Süt sağlık diyoruz, sağlık için önemli bir ürünü adeta yok etmek mi istiyoruz..?
Tekelleşmiş ise bir sektörün ürün yelpazesini alıp işleyenler, o vakit yapacak da bir şey görülmüyor da, Koskoca Bir Devletiz..
Devlet’ten büyüğü mü var..!