Hali ile, Halimiz ortada..!
Bir paylaşımdan alıntı ettim yine.. Bu gün günlerden Pazar..
Her birimizi, çocukluğa götürecek ifadeler ile gelen o paylaşımdan, alıntı ettim izniniz ile..
Buyurun, keyifle okuyun: “Çocuk iken izlediğimiz Tarzan neredeyse yarı çıplaktı.
Külkedisi eve ancak gece yarısından sonra dönerdi.
Pinokyo deseniz, durmadan yalan söyleyen bir veletti ve Batman arabayı saatte 300 km hızla kullanırdı.”
O vakitler, çocuk iken yani, belki de rol model aldıklarımız olmuşlardı hepsi..
Üstelik; Çizgi de olsa her biri, kahramandı bizim için..
Hayal alemi büyük çocuklardık biz.. Neler düşlerdik izlediklerimiz karşısında.. Uzay yolu mesela..
Kaptan Körk, Mistır Spak. Hele hele Maya.. Hani izlediği varlığa dönüşen Maya..
Bahsettiğim paylaşımda; “7 herifle beraber aynı evde kalan Pamuk Prenses’i hiç yazmayayım.” Diyordu, hikayelerden söz eden kişi..
7 Kocalı Hürmüz de, acaba Prenses Pamuktan mı esinlendi !.. Bu soru, benim de hep aklımda..
Gelelim bir çizgi kahramana daha; Red Kit’in ağzından sigara düşmezdi hiç.. Temel Reis’ in hep pipolu hali.. Ve kolları da dövmeli idi.
Rol modellerimiz böyle olunca, bizde cigara, pipo ve dövme meraklısı olduk..Subliminal mesajları aldı beynimiz, büyüyünce de uyguladı.
Kahraman diye önümüze konulan Keloğlan’sa safın önde gideniydi.. Öyle değil mi.. Saflaşanlarımız, Keloğlanı rol model almış olamaz ya neyse..
En sevdiğim çizgi filmden de söz ediliyordu bu paylaşımda.. Tontonlar.
Hatırladınız mı..? “Hop hop değiş Tonton” sözünü..
Bu şekilsiz de, duruma göre anında, şekilden şekile giren biriydi. Kül Kedisi'ne aşık olan herif de elinde ayakkabı teki, kapı kapı gezip, bu bahaneyle birilerini yürüyordu mesela..
Polyana' yı dert manyağı yaparlardı da, o yine de ''iyi düşünelim iyi olsun'' derdi.
Bundan etkilenmiş olacağız ki, bizde de ayın söz: “İyi düşün iyi olsun Hacı..”
“Ormanları sevin” derlerdi de, ama Nasrettin Hoca bindiği dalı keserdi ve bize öğretilen şarkılardan bir tanesi de “Baltalar elimizde kalın ip belimizde." ormana ağaç kesmeye gittiğimiz şarkıydı.
Belki de bundandır, katliamlara sessizliğimiz.. Bahane yşoksa, ses de yok.. bahane? anladınız siz… .
Çocuktuk hepimiz.. hepimizin de başına gelendi; Kıyafetler, seneye de giyelim diye, hep iki beden büyük olurdu…
Biz o kıyafetlerin içinde, çoğu kez cücük gibi kalırdık…
Gerçi ben şanslıydım.. He yenisi aldı anne babam.. Öyle ya, bir evin bir oğluydum..
Lokmalarda aksine küçük olurdu. Tabaktaki yemek bitirilmese arkamızdan ağlardı. Öyle büyüdük..
Bir de, fazla peynir yeme, kurt yapar mevzusu var ki, ona hiç girmeyeyim..
Hatırlayacaksınız.. şu konuyu da es geçmeyeyim..
Kahve içer isek arap olurduk. Paşa çayı diye iğrenç bir suyla damak zevkimiz de yok edildi.
Çocuktuk ve ailemiz; Bizi “Paşam, prensesim” diye severdi ama hepimiz emir eri gibi dakka başı bakkala koşturulurduk.. Güzel di be, keşke yeniden çocuk olsam, annem babam da olsa, ben yine koşsam bakkala..
Demeden edemeyeceğim.. Sanki zamanında bütün bunları bize yaşatmamışlar gibi, bizden normal olmamızı kimse beklemesin.. Bizim nesil, tuhaftı.. denilene inanır, hayal kurardı..
Ya şimdi..? Şimdi hayal kurmaz olduk.. Yerine, birazcık kurnaz-laş-tık..
Bedavaya da alıştık.. Dün işittim ki, bir ünite kan verene, 5 litre yağ verilecekmiş..
Yağ vermeden; kan vermeyi beceremedik ise, vay halimize..
Kan hayattır, hayat kurtarmaktır.. hayat sunmaktır.. Yağ da neyin nesi..
Buraya da eşantiyon ekler isek, sunacak hayat mı kalır…!
Korkum şu ki, yarın bir gün; şunu yapana 5 litre benzin, bunu yapana, bir büyük rakı da denilecek sanki..
Çocuktuk izledik.. çocuktuk hayal kurduk.. büyüdük artık.. Pinokyo’ ya gelince.. Tahtadan çocuk mu olur kardeşim…
Hepsi yalan çıktı.. Kahramanlar çizgide kaldı.. Çizgi silindi gitti.. Yerine, sınır zorlayan hikayeler, bilim kurgular..
Düşündükçe, mantıklı gelenler.. Mantığı zorladıkça da, kafayı çizdirenler..
Yahu, keşke çocuk kalsaydık. Hep, ne güzeldi o güler, salçalı emek anneden, su sokaktaki çeşmeden..