6' LI MASAYA, ZEHİR ZEMBEREK TARİF; 'BUNLAR RİYARBAKIR ANALARINA KUMPAS KURAR, SELO'YA SELAM ÇAKAR...!'
Ver ileri demokrasi der iken, biraz olsun bahsedecekelrimi yumuşatayım istedim.. Denilenler benim sözün değil, ayrıca belirteyim.. İşittim, aktarayım istedim..
"Ver ileri Hayri kaptan..!" bilindik efsane bir sözdür.. derincenin ra9hmetlik kaptanından bahsedilir iken, hep dile gelen bir sözdür.. Ver ileri Hayri kaptan..
İlri demokrasi de, cümle içinde geçen, bahsedilendir, siyaset lafı açıldığında.. Şimdi konu ile ne alaka sa artık..
Neyse, belki birz zırvaladım.. Sonuçta bu gün haftanin ilkg ünü.. Tatil bitti, mesai başladı.. Haliyle; OLACAK O KADAR..
Olacak o kadar demiş iken, rahmetli Kırca'da gelmedi değil aklıma.. Olacakları, yaşanacakları, gelecek zamları tahmin eden, ünlü bir isimdi kandesi.. Tahmin de, ee olacak o kadar..
Güncel mesele, 6' lı masa..Adı söyle olmasa da siyasetin dilinde böyle kaldı.. 6' lı masa..
Ak Parti kurmaylarından; TBMM içişleri komisyon başkanı sayın vekil bir ropörtajında demiş.. Dediğini işitince, irkilmedim değil.. Nasılyani de oldum.. Yalan yok..
6 Muhalefet parti liderinin birleşiminden söz etitği ropörtajında, AK vekil Celalettin Güvenç,
"Bu öyle bir proje ki..!" vurgusu yapıp, eklemiş..
"Bunlar Diyarbakır analarına bile kumpas kurar..! Selo'ya selam çakar.."
Bu sözün açılımını zorlasak,akıl yanar, olan da başımızdan uçar gider diye düşündüm.. İyisi mi, yorumlamaya, açmaya kalkma yayım.. Bi gram kalmıştı, o aklımı da başımdan etmeyeyim.
Siyaset uğruna, conta yakmayayım şu an.. Rahmetli 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel' in efsane o sözü ile, "Dün dündür, bu gün bu gündür.." diyen çıkar, biz de bir güzel arada kalırız, ne me lazım..
EDEBİYATI SEVİYORUM.. HELE Kİ, TARİFSİZ ANLAM YÜKLÜ O İFADELERİ !..
Geçen faceebok'dan da paylaştım.. Bayılıyorum ben Ninal Atsız'a..
Öyle güzel tarif ediyor ki bazen ruh halimi, onun eşsiz güzellikteki dizeleri, iyi ki de diyorum..
İyi ki’ leri var ise insanın, pişmanlıkları yoktur.. Yaşamıştır, iyi ya da güzel.. Anıdır ardında kalan.. Hoş anı..
‘Nalet’ ve ‘Lanet’ arasında edilenlerde vardır da, konumuz o değil.
Nihal Atsız dedim.. Seviyorum ruhunu.. Hayranım..
Dedim ya, bir paylaşımımda bahsettim diye.. Merak ettiniz mi hiç..
Sosyalden arkadaşlığımız yok ise, belki de görememişsinizdir.. Şöyle dedim ben geçen de;
“At'a gerek yok. Sözler dört Nala…”
Belki de, az ettim lafı.. Daha da genişletmeme gerekir idi konuyu.
Sonra dedim ki; “Nihal Atsız, sen hep içimizde ebedi yaşa..” amin inşallah
Büyük usta, Yazmış içinden geçeni, söz uçar da yazı böyle Baki kalır yani... Yürek meselesi tam da bu olsa..
O dizelerden söz ettim.. Aruz vezni ile kaleme alınan, yüzdü yüz Aruz..
Üzerine günlerce laf edebileceğim anlatım.. Yine itiraf ediyorum; Hayranım sana Nihal Atsız..
Sözlerin güzelliğine, derinliğine, eşsiz anlamına bakın hele..
Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın,
“Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin…”
Belki de ilk duyanlar; ”Hoppala, bu da ne demek?” demeyin. Sorgunuz boşa.,. Yaşanılmış ise, anlamak mümkün bazen.. Öyledir edebiyat.
Ve, o sözün üzerine gelen anlatım..
“Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin...”
Vallahi de öyle de, hadi neyse..
Şöyle dedim ben de; “Kalem yazmış, Ruh ürpermiş...Rahmetin bol, mekanın cennet ola..”
Bu arada, bir de şöyle bir olay ola.. Geçende okumuştum, aretliğimin biri yazmıştı.
“Gaz lambasını bilmeyen, Lambada üşüyen alevi ne bilir..”
Vallahi on numara.. Hele ki, alev ve üşümek..
Bilmeyen nereden bilsin, değil mi..
Gaz Lambasından habersiz, ne alevi, ne üşümesi sorgusana takılır da, Alsana, yeni bir conta yanma vakası…
Şaka bir yana, edebiyat anlayana..
Atsız’ dan bir mısra daha;
“Ruhun mu Ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim bir korla tutuştu..
Pervane olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu…!”
Yeni içinden çıkılamayacak bir durum ve edebiyat..
İyi haftalar herkese.. Bol kazançlar.. Bu günlük benden bu kadar..