Öğrencilik yıllarında, görev aldığı ÇOMÜ toplulukları ile Çanakkale Kara Savaşları'na özel sayılamayacak kadar çok etkinliğe imza atan bir genç.
Öğrencilik yıllarında, görev aldığı ÇOMÜ toplulukları ile Çanakkale Kara Savaşları'na özel sayılamayacak kadar çok etkinilğe imza atan birg enç.. Şimdi, orta yaşa ulaştı.. Benim aklımda, halen gençlik yılları..Adı İsmail Sabah..
Öğrnim gördüğü Çanakkale Onseki Mart Üniversitesinde (ÇOMÜ) üstlendiği grövelere deyinmeden, tanıdığım vaktiler hayli genç, şimdi orta yaşa gelmiş İsmail sabah7 ın bahsetitği bir konudan söz edeceğim..
Aslında bu konuyu, 14 Mart Tıp Bayramına özel aktaracaktım.. Planlama hatası yaptım, bahsetmede geciktim..
İsmail; "Yıllar evvel Alçıtepeli bir arkadaşımın tarlasına gece uğradığımzda ilk kez görmüştüm." diye giriyordu söze ve önemli konudan bahsetmeye..
"Orman içerisinde bir kabir ve başında kırık bir mezar taşı vardı.
Üzerinde '16 Haziran sene 331'de şehid olmuştur Fatiha' yazısını okuduktan sonra, bir şehit mezarı olduğu ortaya çıkmıştı. " ifadesini kullanıp, Orman içinde kalmış, şehit mezarına dikkat çekiyordu..
Ve o an aklına gelen sorulardan söz ediyordu İsmail:"Ancak kimdi, neden buradaydı?" diyerek..
Gelibolu'da anısı olmayan ne ziyaretçi, ne araştınmacı, ne akedemisyen, ni bilmem kim insan yoktur.. Özel bir alandır çünkü Gelibolu..
Kimsenin farketmediğni farkedebilirsiniz bir anda..Bri keşfe imza atabilirsinizk.. Halen dahi de öyle..
Yıllar öncesinden söz eder iken İsamil, merak içinde yaptıkları araştırmaya dikkat çekiyordu sonra..
"Civar köylerden özellikle yaşlılara bu mezarı sorduğumda hep aynı cevabı aldım." diyordu önce, sonra da o cevaptan söz ediyordu..
"Mezar için; 'Biz oraya yılanlı mezar deriz, çünkü baş ucundaki taşı kırılmadan önce üzerinde bir dala sarılmış yılan vardı' ifadesini işittik hep." diyordu İsmail..
Ve, akla bir anda gelen..Ondan da söz ediyordu İsmail.. Diyordu ki; "Bu benzeri cevaplarla bana Yunan Mitolojisinde şifa ve tıpla ilişkili bir tanrı olan Asklepios'un asasını tarif ettiklerini anlamıstım.
Aynı figür Mekteb-i Tıbbiye Arması üzerindede vardı.
Bu düşüncelerle dikkatimi Çanakkale Muharebelerinde şehit düşen doktorlar üzerine yoğunlaştırdım.
Bilinen 8 şehit doktorun mezarının olduğu bölgeye yakın görev yapmış bir isim vardı.
Tabip Binbaşı Mehmet İsmail Bey.
Ancak orada da bir sorun vardı.
MSB listesinde rumi 19' da şehitti.
Böylelikle uzun bir süre daha aramaya devam ettim.
Alan Başkanlığımızın da desteği ile MSB'den Mehmet İsmail Beyin zayiat kaydının aslını elde ettiğimizde durum ortaya çıktı.
Hatalı okuma sonucunda şehadet tarihi 16' sı yerine 19 yazılmıştı.
Osmanlıca belgede 16 rakamı çok açıktı. Bunun üzerine zayiat listesinde görülen son görev yaptığı birlik olan 126. Alay'ın Atase arşivinden harp ceridelerini temin ettik.
Zığındere Muharebelerinin ilk günü olan 28 Haziran 1915'te düşmanın şiddetli saldırısında Tabip Binbaşı mecruh olmuştu.
Bir sonraki gün ise yani hem mezar taşında hem de tabur zayiat defterinde yazıldığı gibi rumi 16 Hz. Miladi 29 Haziran'da şehit olmuştu.
Yeri, mezarı ve ismi bilinen ilk ve tek şehit doktordu.
Konu basına yansıyınca ailesi tarafımıza ulaştı. Resmi evrakla torunu olduğunu belgeleyen Tankut Amcayı dedesinin kabrine götürdük ama bizi asıl heyecanlandıran Tankut amcanın dedesinin fotoğraflarının olduğunu söylemesiydi.
Tabi hemen bir kopyalarını istedik. Fotoğrafların gelmesiyle Mehmet İsmail Beyin kendisini de görmüş olduk.
14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle kendisini ve tüm şehit doktorlarımızı rahmetle anar, vazifesi başında olanlara da başarılar dilerim. Bayramları kutlu olsun, iyiki varlar. #14MartTıpBayramı #Çanakkale"
14 Mart'lara özel, Çanakkale Şehidi, Memet İsmail bey' in kabri başında törenler yapılsa, Şehit Tıbbiyelilerimiz başta, cephede ateş altında şifa sunmaya çalışan tüm Tabipleri anabilsek her 14 Mart' ta.. Bu düyünce hep aklımda.. Olur mu olur.. beki seneye olmaz, sonraki sene olur.. Bir gün olsun da..