Zordur gidenin ardından yaşamak. Zordur, hatırına düştüğünde, yaşanan anıları hatırlamak.. Tekrar derin tarifsiz bir üzüntü çöker yüreğe...
Zordur gidenin ardından yaşamak. Zordur, hatırına düştüğünde, yaşanan anıları hatırlamak.. Tekrar derin tarifsiz bir üzüntü çöker yüreğe...
Gazeteci arkadaşım.. Uzun süre birlikte haber mesaisi yaptığım.. Bazı biralı sohbetler, bazen bir dal cigara, üç beş bardak çay.. Muhabbet koyu olunca, zaman nasıl geçerdi anlamazdık valla..
Bir meslektaşımın, dönüşü olmayan yolculuğa çıkan arkadaşımız için yazdıkları vardı dün..
Diyordu ki; “RUHU DELİ, YÜREĞİ YUFKA ADAM…”
Ve dahası; “GAZETECİ BİR ADAM....” vurgusu..
Zamandan söz ediyordu, gittiğinden bu güne geçen süreden söz ediyordu, şaka gibi..
Tam 5 yıl olmuş Orhan gideli.. deli dolu hakikaten de yüreği yufka adam dı Mutay..
Gelibolu’dan Doğan ağabey yazıyordu Orhan’ ın ardından.. Temerli gidişinin yıl dönümünde; “BU DÜNYADAN GÖÇELİ 5 YIL OLDU..” diyordu Mutay için...
Kısacası, bu dünyadan bir Mutay geçti.. Adı Orhan, Ruhu hep deli, Yereği ise yufka..
Doğan Zelova, rahmetli Orhan Mutay için; “RUHUN ŞAD OLSUN ORHAN MUTAY ARKADAŞIM” odior7du önce, ardından da Mutay’ ın yaptığı son paylaşıma vurgu yapıyordu ayrı bir delice..
Mutay’ ı aramızdan, korkunç bir trafik kazası ayırmıştı.
Ve o kazadan, sadece saatler önce yaptığı bir paylaşımı vardı Mutay’ ın.. Ruhu deli de olsa, şair di bir yanı da..
Düşününce, anlamı çok derindi dediklerinin.. İçinden geçip ruhundan süzülen sözleri yazıya dökmüştü Mutay..
Şöyle demişti bir anda; "Toparlan ey ruhum gidiyoruz…
Er ya da geç, Vakti.. saati geldiğinde!…"
X X X X
BİZDEKİLER BİRER EFSANE,
YA ONLAR…!
“ÖRÜMCEK VE YARASA ADAM..!”
Arada Süpermen’i de atlamamak gerek.. Hele ki Zeyna’ lar, Zagor’ lar falanlar filanlar..
Geçende bir anlatıma rastladım sosyal medyada.. Başlık pek ilgimi çekti, hiç yalan yok..
“OSMANLI'NIN SÜPER KAHRAMANLARI “diye geliyordu başlık..
Ve ardından, sıralanıyordu efsane kahramanlar.. TURHANOĞULLARI, MALKOÇOĞULLARI EVRENOSOĞULLARI, MİHALOĞULLARI…
AKINCILAR… Sözü edilen, o efsanelerdi.. Ve destur çekilip kurulan o cümle;
“Allah bu akıncı ailelerine öyle bir güç vermiş ki, 7 gobek Kahraman yetiştirmişler…”
Tarih yazmışlar, tarihe geçmişler.. Dalga geçer gibi edilen sözleri işitince kulaklar, ayrı bir delleniyor ya, insan neyse..
Anlatımın devamında; “ Hani derler ya Tanrıdan kut almış bu aileler kesinlikle kut almıştı…”
Günümüzde halen birileri, küçümsüyor olsa da geçmişte tarih yazanlarımızı, tarih onları da gün gelecek, af etmeyecek..
Anlatım pek ilgi çekici ifadeler ile sürüyordu.. Deniliyordu ki mesela;
“Özellikle Balkanlar’ ın fetihleri bu aileler olmadan imkansızdı…
Akıncılık sadece Türklere has askeri bir sınıftı. İşte bu Büyük akıncı aileleri de bu ocakların komutanları idiler.”
Fetih için keşif etmek.. Fetih için, gözünü kırpmadan ölmek.. Yalan dolan değil hikayeler gerçek..
Gelelim, birilerinin örümcek ve Yarasa adalarına.. Bumlar kim sahi..?
Subliminal mesajlar için birer aracı olmaktan başka, kimi çizgi kimi hayali kahraman..
Bizde öyle mi ya.. Gerçekte olmayan değil, tarih yazanlar.. Dilden dile kulaktan kulağa yayılan efsanevi kahramanlar.
Akıncı tarifi var bir de.. Akıncı olabilmek için en önemli şartın, Türk olmaktan geçiyor olması.
Kısacası; Devşirmelerden hatta Arnavut ve Boşnak gibi Müslüman toplumlardan dahi akıncı olunmaz, olunamazdı.
Bu konuda kaleme alınmış bahsettiğim bu paylaşımda; “Devşirmelerin devletin her kademesine, sadrazamlığa bile yükselebilme ihtimali varken, akıncı olmaları imkansızdı.
Akıncılar sürekli ordu birliklerine dahil değildi.
Osmanlı ordusunun öncü kuvveti olan akıncıların vazifesi, başlarındaki beylerin önderliğinde sınırları korumaktı.
Akıncılar, bulundukları toprakları korumanın dışında, dışarıdan gelebilecek saldırılara ve tehditlere karşı caydırıcı bir güç konumundaydılar.
Rumeli’nde sınır boylarına yakın yerlerde yaşayan akıncılar, bölgelerinde sorun çıkaran düşman ülkelerine ani baskınlar tertipleyerek onları yıpratırlardır. Bu akınlar sırasında aynı zamanda düşmanın durumunu, yolları ve kuvveti hakkında bilgi toplamak gibi gerekli istihbarat görevini de yerine getirirlerdi.” Deniliyordu..
Akıncı olunmuyor kısacası, doğuluyor..