Yaz aylarını kim sevmez ki..?
Denizin çivit maviliğine dalmayı hayal edenler bir yana, hafif esintili yaz akşamlarında, kumsalda yakılan bir küçük ateşin etrafında gitar solo..
Bir de, biz Çanakkalelilerin, ‘Boklu Kebap’ özlemi..
Şöyle ızgara üzerine istiflenmiş anlı şanlı Sardalye.. Kim istemez ki..?
Yaz aylarını iple çekenler gibi, gelmesin derdinde olanlar da var..
Geçenlerde, bir serzenişte bulunulmuş.. Bir metin hazırlanmış, sorunlarını kaleme alanların , şikayet konusuna şöyle bir göz attım da, ‘haklılar yahu..’ diye geçirdim içimden.
Yaz diyoruz ya, özlüyoruz ya.. Gelmesin derdinde olanların da bence haklı bir nedeni var.
Şöyle anlatmışlar, yaz gelmesin istemlerini nedenini;
“Yazın okulların tatil olmasıyla 696 khk M.E.B geçici işçilerin iş akdi askıya alınmaktadır.
M.E.B. çalışanları olarak 10 ay geçici olmak; yani Temmuz ve Ağustos aylarında işsiz kalmak bizi derinden etkilemektedir.”
Şöyle bir düşününce, işsiz kalmayı.. İnsanın bir anda kalp atışları hızlanıyor.. Faturalar geliyor aklıma.. Ev kirası, elektrik ve benzeri zorunlu giderler.. Para yoksa ne olacak..?
Ve, okuduklarım arasında; “Zaten aldığımız asgari ücret ev giderleri kira faturalar kredi kartı aidatları derken ay başını getiremiyoruz.” şeklinde bir cümle daha geçiyordu.
Bunları özetle dile getirseler de, yaz gelmesin demelerinin haklı nedeni karşısında, şahsen ben de bir an kara kara düşündüm.. ‘Ne yapsınlar..’ deyiverdim bir an.
Ofisteki arkadaşlar, “Abi, kendi kendine başladın yine konuşmaya..!” uyarısı yaptı.. Benden az bahsettim konudan..
Herkesin, dediği: “Haklılar..”
Ve yine döneyim, serzenişin kaleme alındığı o metne:
“MEB çalışanları olarak devletimizden tek isteğimiz bu iki aylık sürede bize yardımcı olmaları ve çalışma süremizin 12 ay olması ve geçici ibaresinin kaldırılmasıdır.
Yaz aylarında iş arıyoruz.
Kimse bu iki ay için bize iş vermiyor.
iş bulamıyoruz.
Bu iki ayda kendi kurumumuzda çalışmak istiyoruz.
Devletimizden yardım istiyoruz.
İşsizlik ödeneğinden faydalanamıyoruz.” şeklinde dile gelen taleplere..
Umarım, bu çağrı işitilir ve çözüm bulunur..
Yaz gelmeden, yaz istememenin nedenlerini okuyunca, hak vermedim değil tüm bu sözlere.
Ve, zorunlu sorunu bekleyenlerin; “Siz kadrolusunuz diyorlar. ama iki ay işsiz kalıyoruz.
Devletimizin bu iki ay M.E.B çalışanlarının mağduriyetini gidereceğine inanıyor saygılar sunuyoruz....” şeklinde sonlandırdıkları sözlerini işitip, çözüm bulunması dileğiyle, ben de bu güne özel konuya ilişkin noktayı atayım..
Yaz kapıda.. Yaz mevsimine özel meyve sebzeler, çoğumuzun adeta gözünde tütüyor..
Ben en çok, Sardalye derdindeyim.. Kilosu kaça çıkacak, satın alabilecek miyim şeklinde düşünenlerdenim.. Oysa ki, ben bir Çanakkaleliyim..
Çanakkaleli olup da, Sardalye alıp alamayacağım günleri düşüneceğimi, bu anları yaşayacağım, aklımın ucundan dahi geçirmezdim.
Gümüş çaparisi ile, kamışı daldır çıkar, takır takır sardalye tuttuğum günleri hatırlıyorum da, ne günlerdi o günler yahu demeden edemiyorum.
Gümüş de tutardık bolca.. Bazen koltuk iskelesinden, bezen de Kepez limanından.. Kepez limanına, şimdilerde girmek, iskelesinde avlanmak ne mümkün..
Sardalye tutabileceğim noktalar araştırıp, bolca gümüş çaparisi edinip, ver elini tutmaya o vakit..
Bugünlerdeki hedefim sanki sadece bu.. Hadi hayırlısı..
Çipura, Karagöz, Sarıgöz, Melenur..
Hele hele Menekşeler.. Gözümdü tütüyor da, tutmaya da vakit yok kahretsin ki..
Nasip artık bazı şeyler.. Tutması gibi, yemesi de keyifli balıklar..
Bakalım, siz de var olacaksınız bu sene..
Müsilaj bas mas ise Boğazımızı, belki…