DEDİĞİN GİBİ; KOŞU BİTSE DE, KOŞAN ATLARIZ EVELALLAH...

2012' de kaybettik bir ustayı.. Adam gibi adam, Şiirin efendisi..  TÜRK savunucusu tarifsiz bir değer... Abdurrahim KARAKOÇ...
Yeri geldiğinde derim hep şu sözü; "Gaz Lambasını bilmeyen, içinde titreyerek üşeyen alevi nereden bilsin...!"
Rahmetliyi  anlayamayan, dediğini nasıl anlasın ki..! Mihriban' mı desem, diğerleri mi..
Hele hele, koşu bitse de, koşan atlar vurgusu..
Bunları anlayamayan,  ölesiye Vatan sevgisini de anlayamaz, öyle değil mi!!!
 "Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız" şiirini okumadıysan, oku bir an önce..
 Oku ki, tonlarca ağırlıkta basan her bir sözü, zihnine iyice yerleştir derim.
Ölüm yıl dönümü Üstad' ın... Mekanı cennet olsun, Nurlarda yatsın inşallah..
Şahdamardan nüfus eden dizelere geleyim şimdi.
Üstadın 'ŞAHDAMAR' ismi ile kaleme aldığı şiirine.
"Siz hürsünüz; siz şartsız ve kayıtsızsınız.
Bir balığın; bir siyah, bir kara balığın, İncecik kılçığı üzerine yemin edersiniz; (K) harfi üzerine yemin edersiniz.
Rakı içen kadınların, çiçek yiyen kızların İyilikleri, günahları ve çeyizleri üzerine yemin edersiniz.
İstakozların; kırmızı ve mavi istakozların. Bir mavzerlik peygamberlikleri üzerine,
Küçük ve büyük, acılı ve acısız. Yeminler yeminler yeminler edersiniz.
Siz siz üzre yeminler edersiniz. Biz hayret eder, kuvvet eder, dudağımızı bükeriz;
Dudağımızı kör makaslarla dilim dilim ederiz.
İki tane elimiz var deriz; Bin tane elimiz olsaydı
Bini birbirinin aynı olurdu deriz. 999 elimiz kağıt gibi yansın..
Bir elimiz güneş gibi dursun...  Biz elbette dudak büker, hayret ederiz.
Biz inkar eder, inkarı severiz; Bayram hediyenizi iade ederiz.
Biz mahcup ve onurlu çocuklarız. Başımızı kaldırıp bir bakmayız.
Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz.  
Siz güvercinleri gözlerinden vurursunuz.
Siz ekmeğin hamurunu, aşkın hamurunu samandan yoğurursunuz.
Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz.
Toprağı zindana koyduk biz, Üzerine yedi kilit vurduk biz..
Kaç gelinin alnında kaç yumurta kırdık biz.
Varsın yarın takılsın benim çene kemiğim, Bir köpeğin ön dişlerine.
 Ve Fahriye'nin kürek kemiği tam ortasından kırılsın
Biz inkar eder, şah inkarlar severiz. Kafamızı kaldırıp bir bakmayız.
Ruhumuzun içinde kar yağar, Anamızdan doğduğumuz geceden beri..
Heybemizi emektar makinelere yükleriz, Fikirlerimizi tifil vinçlere, İri buğday tanelerinin trenleri yürüttügünü bilmeyiz
Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız. Biz kirli ve temiz çamaşırları, Aynı zaman aynı minval üzere katlarız.
Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız
Siz kalbe hançer gibi giren, Siz kalpten ağaç gibi çıkan
Siz bize şahdamarımızdan yakın, Siz yüzükler içindeki kan..
Siz inançların sedef kabuğunu, Ebabil kuşlarının gagalarıyla kıran
Bununla beraber üzülmediğinizi biliyoruz...
Gün gelecek toprağın altına uzanacağız.
Her gece saat beş sularında sizi, Toplardamarlarımızın içinde bekliyeceğiz..."
Şiirleri şarkı olmuş, dilden dile dolaşır olmuş bir üstad.
Kimi sözü, sevgiye bir işaret.. Kimi sözü, sevmeye mahkum..
Ne vakit dinlesem Mihriban’ı, gözlerim ayrı bir doluyor.. Lambada üşümüş halde, titreyen o alev gibi, Ne yalan söyleyeyim; tarifsiz bir üşüme tutuyor zihnimi..
Rahmetle anıyorum seni üstad.. Her daim Nurlarda yat...