'Manevi Başkent' diye gelince, anlayan anladı aslında sözün hangi yana gittiğini. O vurgu yerine; 'Barışın Şehri' gelse idi, o anda da anlaşılırdı, sözün hangi yana gittiği..
'Manevi Başkent' diye gelince, anlayan anladı aslında sözün hangi yana gittiğini.
O vurgu yerine; "Barışın Şehri" gelse idi, o anda da anlaşılırdı, sözün hangi yana gittiği..
Hafta sonuna saatler kala, mübarek Cuma gününde, tansiyon yükselten bir durum karşısında olacak ki, hayli manidar bir cümle kuran isim oldu, ÇTSO başkanı sayın Selçuk Semizoğlu
Sosyal medyadan yükseltti sesini Başkan Semizoğlu. Dün de, bu çıkışa ilişkin, siyaset kamuoyunda oluşan meraktan söz ettim bendeniz.
"ARİF' E TARİF GEREKMEZ ELBET..."! başlığı yer aldı yazımda, devamında da;
"ÇTSO BAŞKANI İSİM VERMESE DE, HAYLİ NET YAZDI; 'KİM ÜZERİNE ALINIYORSA...!' " şeklindeki ifadeyi aktardım sizlere.
Söze başlar iken; "Vurgusu, herkesin ifade ettiği türden geldi.. Hep savunulandan örnek verdi önce, ardından da lafını hayli sağlam etti.
Paylaşımında, büyük harfler kulandı ÇTSO Başkanı.. Tam olarak şöyle geliyordu kurduğu cümlesi; "HER FIRSATTA TÜRKİYENİN MANEVİ BAŞKENTİ DEDİĞİNİZ YER MEMLEKETİM ÇANAKKALE DANIŞMANLA YÖNETİLMEYİ HAKETMİYOR.."
Ardından da, eleştirdiği ‘danışman’ dan bahisle;
"KİM ÜZERİNE ALINIYORSA..." vurgusu geliyordu Başkanın…” ifadeleri ile özetledim gündem olan çarpıcı çıkışı..
Siyaset kamuoyu, bir anda ÇTSO Başkanının o paylaşımına odaklandı.. 'Kim o danışman?' sorusuna yanıt arandı adeta tüm cuma günü..., Dün de olduğu gibi..
Merkez sağ siyasetçileri, pek güzel bir yaklaşım ile Analizliyordu göndermeli sözün kime, hangi tarafa gittiğini.
Sol mu, Sağ mı..?
Sağ siyaset dilinin ağırlıklı olarak kullandığı ifade ile, 'danışman' çıkışına imza atan ÇTSO başkanının, İktidar kanadından söz etitği neticesini çıkartıyordu pek çok isim.
Böyle derler iken de: " 'Barışın şehri' vurgusu yapıp, bu sözü sıkça edenler dese idi, CHP' kanadının danışmanları diye düşünülebilirdi.." diyorlardı, Çanakkale' nin 'leb' demeden, leblebi' yi bilecek kapasite düşünebilen birçok ismi..
Kısacası, 'danışman' çıkışı, Cuma olduğu gibi, dün de gün boyu dillerde idi..
Siyaset kamuoyunun, üzerine türlü görüşler beyan ettiği konu başlığına dönüşen bu çarpıcı çıkış, belli ki daha uzun süre gündemin 'en' i olacak..
Böyle bir kanıya varmamın nedeni çok elbet..
Biz gazetecilerin kulağı deliktir.. İşitmediğimiz çok azdır..
Çünkü; yaşanan, tartışma çıkaran, ya da eleştirilen birçok konudan haberdar olmayı, bizati bizleri arayıp, ihbar niteliğinde bilgi paylaşan tanıdıklara borçluyuz.
Çok konu da, çok bilgiler yükledik dağarcığımıza.. bazen hard disk erör verir oldu.. Bilgi yüklendikçe zihne, kapasite benzerliklerle doldu.. Sanki, hafıza diyor ki: 'Bu da aynı benzer bilgi, sil ki disk genişlesin..'
'danışman' çıkışı, belli ki sağ siyaseti kapsıyordu. Çünkü, 'Manevi başkent' vurgusu, sağ' dan gelendir..
Bu durumda, akla takılan sorular azaldı elbet..
Siyaset kamuoyu, AK Parti vekillerinin danışmanlarından mı, yoksa, İl ya da Merkez ilçe başkanlarının danışmanlarından mı bahsediliyor, sorusuna yanıt aradı..
AK Parti Kurmayı, Çanakkaleli vekil Bülent Turan gibi, Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu' da, meraklı gözlerin üzerlerine çevrildiği isimlere dönüştü önce..
Sonra da, İl başkanı Makas ve Merkez ilçe Başkanı Yavaş vardı meraklı gözlerin hedefinde.
Denilse ki, (direk olarak soru bendenize gelse mesela, danışmanı olanlardan) soru;
"kim bu 'danışman'.." DİYE, verecek yanıtım %99.9 doğru çıkar da... SORULMADAN yanıt sunmak benim işim değil..
Danışmanı olan kimse arayıp sormadı.. Sorsalar, tahminden öte, direk yanıt verebilecek kadar, siyasetin nabzını tutan, konuşulanları duyan, hafızasında türlü bilgi biriktirmişliğim var sonuçta.
GÜÇLÜ BASIN HERKESE ŞART; NOKTA...
Çanakkale için, her daim elini taşın altına koyanlarız..
Çanakkale basını, gündem yaratacak bir konu olmasa da elinde, dedikodu asla ve kata yapmazdı evvelde..
Bir şeyler oldu, Çanakkale basınının anlayışı değil de, basın mensubu adı altında ismi türeyenler bi hayli fazlalaştı sanki..
Geçimimi, mesleğimden kazanıyorum.. Alaylı gazeteciyim, okullu değil..
Mesleğin; anlatılmaz, yaşanır ruhunu, ben gibi geçimini gazetecilik ile sağlayan rahmetli ustalarım gibi yaşayan oldum hep.. Bizler azaldık.. On desem, eh işte, o kadar kaldık..
Aklıma gelmiş iken; basın hele ki güçlü basın, herkese gerek..
Şartlar şimdilerde daha da zor, giderler hayli katlandı..
Diyebiliriz ki; yerel BASIN, tam bir ekonomik savaşta..
Basın yaşamalı, herkes için yaşamalı.. Sadece birileri için kaynak telaşı ise; bence HİÇ yaşanmamalı..
Garip ama gerçek.. Siyasetle başlayıp güne, seçim kazanamayınca Genel Müdürlüğe..
Herkese gerek Basın, Sadece birileri için kaynak yaratmada; bir dönemin seçim kaybetmiş genel müdürleri de olmamalı..
Sadece işi düşüldüğünde varlığı aranan değil; herkes için yaşatılan olmalı ÇANAKKALE ‘DE YEREL BASIN..